Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Gurbet Adam
Gurbet Adam

Bir Taburelik Dünya

Yorum

Bir Taburelik Dünya

( 1 kişi )

1

Yorum

4

Beğeni

5,0

Puan

702

Okunma

Bir Taburelik Dünya

Bir Taburelik Dünya


Sabahın ilk ışıkları, kenar mahallenin paslı teneke çatılarından yansıyıp, toz içinde uyanan sokaklara ürkekçe süzülüyordu. Hava henüz serin, ama yorgundu. Herkes gibiydi: Sessiz, solgun, suskun.

İşte oradaydı: Yeditepe’nin arka yüzünde, kimsenin görmek istemediği bir caddenin köşesinde, tahta bir taburenin üstünde oturan yaşlı adam. Adını kimse bilmezdi. Ona sadece “Rasim Dede” derlerdi. Yüzü buruş buruştu, ama buruşukluk yaşlılıktan değil, yıllardır üstünden geçilmiş hayatın kırışıklığıydı.

Dükkan dediği şey, üç tarafı naylon örtüyle çevrilmiş, önünde çarpık bir tente sallanan seyyar bir ayakkabı tezgâhıydı. Çekiç, zımpara, tutkal… Hepsi oradaydı. Raflarda yer yoktu çünkü umutlar raf istemezdi. Yerde biriken talaşın arasına karışan düş kırıklıkları, gündelik ekmek parasına kesilmiş küçük konuşmalarla yoğrulurdu.

Çocuklar okula giderken onu geçerdi. Bazısı selam verir, bazısı sadece geçip giderdi. Rasim Dede’nin gözü onlarda değil, ayaklarındaydı. Her biri, başka bir hikâye yürütüyordu. Delik ayakkabılar, yamalı bez çantalar, eğik boyunlar… Fakirliğin sesi hep ayak ucundan yükselirdi.

Bir gün, belediye zabıtası geldi.

"Bu kaldırım senin babanın tapulu malı mı Rasim Efendi?"

Adam başını kaldırmadan cevap verdi:
“Benim babamın mezarı bile tapusuz.”

Zabıta kahkaha attı, sonra ciddileşti. “Toplan burayı. Düzensiz görüntü oluşuyor.”

Oysa düzen denen şey, onların göremeyeceği yerlerde bozulmuştu. Rasim Dede, o taburenin üzerinde oturarak değil, yıllar önce fabrikası kapandığında çökmüştü. Emeği çalınmış, tazminatı verilmemişti. Kıdemi, kıyıya vuran bir balık gibi nefessiz kalmıştı. Önce umutları sonra evladı sonra eşi… Her biri tek tek çekilmişti hayatın üzerinden. Geriye bir tabure, bir çekiç ve konuşmayı çoktan unutmuş bir kalp kalmıştı.

Ama o gün, Rasim Dede gitmedi.

Taburesini kaldırımdan alıp, dükkânının arkasındaki duvara dayadı. Ceketini çıkardı, astı. Sonra yavaşça oturdu yere. Yüzünü güneşe döndü.
“Gölge etmeyin yeter,” dedi. “Zaten güneş bize hep yan durur.”

Ertesi sabah onu orada bulamadılar. Tabure hâlâ yerindeydi. Üzerinde bir çift ayakkabı. Dikkatli bakan biri, sol tekin içine sıkıştırılmış küçük bir kâğıt parçasını fark ederdi.

Kâğıtta şöyle yazıyordu:

“Ben gittim. Ama buradayım. Her kaldırım taşında, her eski ayakkabının ucunda, her çekiç sesinde.
Bu dünya, bazılarımız için sadece bir taburelikti.”

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Bir taburelik dünya Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir taburelik dünya yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir Taburelik Dünya yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Kaelis
Kaelis, @kaelis
8.8.2025 13:07:37
ne kadar güzel, ne kadar zarif bir anlatım!
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL