0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
343
Okunma
DUMLUPINAR ZAFERİ VATANIMIZIN BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLADI
YAHYA AKSOY
"Hattı müdâfaa yoktur,sathı müdâfaa vardır. O satıh, bütün vatandır.Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk edilemez./ Biz de Mehmetçiğimizi anmak için büyük,çok büyük âbideler yapmalıyız, fakat bu bir zaman ve mekân mes’elesidir.Ancak …Bu toprakların Türk dududları içinde kalmasıle, Mehmetçik en büyük âbideyi bizzat kurmuştur…” Atatürk (1)
"...Siz Ona ATATÜRK diyorsunuz ; biz Ona ATAŞARK DİYORUZ. 1935, Mısırlı kadınlar meclisi
“Afyonkarahisar, Dumlupınar büyük meydan savaşında zal,m ve gururlu bir ordunun temel kuvvetlerini inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve soylu ulusumuzun özverilerine layık odlunuzu kanıtlıyorsunuz. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu geleceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanında beceri ve özverilerinizi yakından gözlüyor ve izliyorum…Ordular ! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri ! Başkomutan Mustafa Kemal , (2)
İnönü zaferi için,İsmet Paşa’ya, M.Kemal tarafından yazılan tebrik : “Bütün dünya tarihimde, sisizn İnönü Meydan Muharebelerinde üstlendiğiniz görev kadar ağır bir görev üstlenmiş komutanlar az görülmüştür…Siz orada yalnız düşmanı değil ,ulusun tersine dönmüş kaderini de yendiniz. Düşman ayakları altındaki bahtsız topraklarımızla bişrlikte bütün vatan en ıssız sınırlarına değin zaferinizi kutluyor, düşmanın saldırganlık hırsı ,direnç ve vatan sevginizin yalçın kayalarına çarparak paramparça oldu.”( 3)
“ Büyük Türk ulusu! Ordularımızın yetenek ve gücü düşmanlarımıza dehşet, dostlarımıza güven verecek bir olgunlukta kendini gösterdi. Ulusun orduları 14 gün içinde büyük bir düşman ordusunu yok ettiler…” ( 4)
DUMLUPINAR ŞEHİTLİĞİ BABA-OĞUL ANITI...MUHTEŞEM DESTANIN SEMBOLÜDÜR.
1912 yılında daha oğlu Mehmet 8 yaşında iken Balkan Savaşı’na katılmak için köyünden ayrılan, daha sonra sırasıyla Galiçya, Hicaz, Yemen, Kafkasya’da 11 yıl cepheden cepheye koşarak çarpışan, Çetmili Kara Ali Çavuş (Çetmi, Konya’nın Beyşehir ilçesine bağlı bir kasabadır. Günümüzde Akçabelen Mahallesi olarak geçer.) ve oğlu Onbaşı Mehmet’in muhteşem destanını sembolize eder.
Çetmili Kara Ali Çavuş, Anadolu’da millî mücadele başlayınca, Doğu Cephesi’nden Kurtuluş Savaşı’na koşmuş, Başkomutan Meydan Muharebesi’nde 19 yaşındaki Alay Sancaktarı Mehmet Onbaşı ile karşılaşmıştır. Mehmet Onbaşı, onun 11 yıl önce bırakıp gittiği oğludur. Bu büyük asker, 31 Ağustos 1922 günü, 11 yıl sonra kavuşabildiği oğlunun kollarında şehit düşmüştür. Oğlu kahraman Onbaşı Mehmet de 9 Eylül 1922 günü İzmir’e giren birliğin başında şehit olmuştur...
“Mustafa Kemal hem asker hem de devlet adamı olarak büyük bir muzaffer liderin tüm özelliklerine sahip , olayları soğukkanlı değerlendirebilen bir realist, bir o kadar da esnek bir takdisyen idi…” Uusı Suomi,Finlaniya-11 Kasım 1938
Alman biyografi yazarı Emil Ludwing Atatürk’ü tanımlamakta: “ Bir adam ki , hayal gücü bakımından yanında Napolyan bile yaya kalır.”
İsmail Soysal’ın “Tanıtma ve Türkiye’nin Tanıtılması “ eserinde , Prof.Bedrettin Tuncel, sunuş bölümünde şöyle demekte: ”Kurtuluş savaşımız Atatürk’ün yanında izlemiş gazetecilerin yazılarını,kitaplarını incelemeden bu Savaş’ın tarihini yazmak kolay değildir.30 Ağustos zaferimizle sonuçlanan askerî hareketlerimizi,bizim bir insanımız, gazetecimizmiş gibi, içtenlikle, coşku ile cephelerden Paris,Cenevre gibi merkezlere ulaştıranları biliyor muyuz,tanıyor muyuz ? Ganlıs’leri, Schlicklin’i duyduk mu ?” Yeni Türkiye’nin şafak vakti “ alt başlığı ve Gazi’ye sunduğu kitabı kaç kişi bilir? Orada, Büyük Zafer’den sonra,Türk ordusunun kovaladığı tarihin en korkunç “işgal” gücünün, kaçarken bile neler yaptığını kaç kişi okumuş ve gerçekleri değerlendirmiştir?...”(5)
"...İstanbul’daki güzelliğe saldıran çirkinlik, İstanbul’daki san’atı boğan çirkinlik...Bu dillere destan şehri bu iki kat çirkinlikten nasıl kurtarmalı?... Biri Çanakkale’de düşmanı geçirtmeyerek,biri Dumlupınar’da düşmanı tepeleyerek, ey İstanbul’u iki defa kurtaran; kurtardığın şehri, iki katlı çirkinliğin elinden de kurtar." 1935 lerde “Tunadan Batıya” eserinde tarihi gerçekleri büyük bir öngörüyle kaleme alan yazar İ.H.Sevük’e minnet borçluyuz…”
"Dumlupınar zaferi vatanı bütünlüğünü kurtarmıştır. Millet bütünlüğünü kurtaran eğitim birliği ve laisizmdir. Laisizmin manâsını iyi anlayalım..." ( 6)
Eğitim birliği ve laisizme en uzaktan bile dokunmak millet hükmüne ihanet demektir. 6 (6) 2 s.42
Atatürk ömrü hürriyet şartlarını hazırlamakla geçti. Çok sıkıldığı vakit politika arkadaşlarına " Hepinizi bırakıp millete giderim... " dedi. s.29
Yurt kurtarıcılığının bütün şan ve şerefini ortaya sürerek birbiri ardına devrimlerini gerçekleştirdi...
Atatürk milliyetçiliğinin ırkçılık ve mezhepçilik dışında kurulmuş olduğunu iyice hatırlamak isteriz. Atatürk milliyetçiliğinde , Türk’üm diyene, " Hayır sen Arnavut veya çerkez yahut boşnak aslındansın ;yabancısın " denemez. Atatürk milliyetçiliğinde , Sen Sunnisin,müslümansın,sen alevsin,bizden değilsin " denemez.20.yy.da din ve mezhep kavgası yapılamaz. Atatürk laisizm ile bu ayrılığı ortadan kaldırmıştır. Eski ocak ırkçılığı devrinde ,Türk bütünlüğünü nerede ise il il,ilçe ilçe bülüp dağıtmakta idik. Atatürk bu parçalanmanın önüne geçmiştir. Müslümanız ,müslümanlığı bilmeliyiz ; Atatürkçüyüz, Atatürlçülüğü bilmeliyiz. 20.yy. da ilim ve din karşı karşıya gelmez.
Atatürk bir Yeni Çağ reformcusu ve devrimcisi idi. Binlerce yıllık tarihinde ve ilk defa evet ilk defa Anadolu’yu tek bir millet bütünlüğünün yurdu yapmıştır. Boyları onun ayak bileklerine ancak yetişen politika cüceleri bu bütünlüğü tehlikeye sokmuşlardır... s.41
Atatürk ,Türklüğü akıl hürriyeti içinde ,her türlü baskıları silkeleyerek bir Yeni Çağ insanlığı karakterleri vermek isteyen bir medeni milliyetçi idi. Daima söylediklerinin ve yazdıklarının arkasındadır. En büyük kahraman o, 26 yaşındaki Mustafa Kemal’dir. Yalnız millî kurtuluşu göz önünde tutar. Hayâl uğruna bir damla Türk kanı akıtmaz. s. 45
1923’ten ölünceye kadar kendisi ile birlikte bulunmuştum. Bugünkü gençliğe gerçek Atatürkçülüğü kavrayabildiğim kadar (Atatürkçülük Nedir ?) anlatmak için bu denemeyi yaptım. " diyen Falik Rıfkı Atay ,Atatürk’e dair en değerli eserlerini , Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar gibi yakın çalışma arkadaşları ile birlikte ulusumuza armağan ederek tarihimize en büyük hizmeti vermiştir...
Millî şairimiz M.Akif Ersoy un ifadesiyle, “ Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar/ Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var/Ulusuan,korkma ! Nasıl böyle bir imanı boğar/”Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar..”
New York Times 11 kasım 1038 baskısında Atatürk’ü tanımladı:“…Elinde 20 bin savaş yorgunu askerle birlikte Avrupalı dev güçlerle mücadeleye girdi… eski imparatorluğun harabeleri arasından Türkiye’nin en önemli bölümünü bağımsızlığına kavuşturdu ve bir cumhuriyet olarak yeniden kurdu. Bu başarıyla ne kadar büyük bir askeri lider ve ne kadar bir büyük devlet adamı olduğunu kanıtladı.”
“ Atatürk’ün hayatı ve eseri yalnız Türkiye için değil, dünyanın bütün hür ulusları için de ilham kaynağı olmakta devam edecektir. Çankayşek (MÇD Başkanı- Vatan, 10 Kasım 1963 )
“Ulus sevgisi kadar büyük bir sevgi yoktur…”diyen Başkomutan Mustafa Kemal,İlk hedefine ulaşmak üzere 26 Ağustosta topların çelik ağzı ile hücum emrini vererek tüm silah arkadaşları ve kahraman Mehmetçikleri ile birlikte 9 Eylül 1922 ‘de zalim düşman kalıntılarını İzmir’den denize dökerek hedefine ulaştı. Vatanımızın bütünlüğü güvence altına alındı. Uluslararası Lozan Anlaşması ile perçinlendi. Lozan Antlaşması (Dönemin Türkçesi ile Lozan Sulh Muâhedenâmesi), Lozan Barış Konferansı sonrasında 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri tarafından Leman Gölü kıyısında B.Rivage Palas’ta imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. “İzmir’in dağlarında ve tüm Türkiye’de özgürlük bayrağı altında tam bağımsızlık çiçekler açtı… 30 Ağustos Zafer bayramımızın 103. Yılını gurur ve heyecanla kutlarken. İ.Habib Sevük’ün ifadesiyle; “Çanakkale’de düşmanı geçirtmeyerek, Dumlupınar’da düşmanı tepeleyerek”, ülkemizi kurtaran Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle ve özlemle anıyoruz. Ulusal zaferler gurur günüdür, en büyük bayramdır. Kutlu olsun. Sonsuza dek en büyük gururla ,coşkuyla ve ulusal bilinci yücelterek kutlansın.
____________________________________________________________________________
(1) Nutuk- AHHB.S 165,Arı İnan- Düşümceleriyle Atatürk ,s. 97/(2) Eylül 1922 .SD.4. s.449-/ (3) 1 Nisan 1021; N.Cilt 2.s.580 /(4) 13 Eylül,1922,SD .3 s.459/ (5) Prof.Bedrettin Tuncel-Unesco Türkiye Millî Kom. Başkanı-1976- İsmail Soysal- Tanıtma ve Türkiye’nin Tanıtılması Sunuş.TMK. yayını -390 sy./ (6 )F.R.Atay ,Atatürkçülük Nedir, Pozitif yn.s. 42
.