Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
hayalihanım
hayalihanım

BÖLÜM 28

Yorum

BÖLÜM 28

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

210

Okunma

BÖLÜM 28

Mete balık tutmak için buluşacakları sahilde bekliyordu. Denizin akıntısında insan cesedine benzer bir şey gördü. Üzerinde yaz mevsimi olmasına rağmen, kışlık kıyafetler vardı. Sahile doğru sürüklenen cesedin suratı tanıdık gelince, iyice denize yaklaşıp inceledi. Jale’nin cesedi, akıntıya kapılmış gidiyordu. Hiç düşünmeden üzerindeki kıyafetlerle denize atladı. Jale’nin yanına kulaç atarak yüzmeye başladı. İçinde derin bir sızı vardı. Her şey daha yeni yoluna girmişti, çok erkendi, onu böyle kaybedemezdi. Yoğun duygularla onu sahile taşıdı. Nabzını yokladı, bedenini inceledi. Gözünden akan yaşlar Jale’nin suratını ıslatıyordu. Ölmüştü. Hayatının baharını yaşayamadan ölmüştü. Mete’nin gözyaşları Jale’nin güzel ama soluk yüzüne düştükçe, sevdiği kadının bir ışık huzmesi gibi şeffaflaşmaya başladığını fark etti. Şaşırmıştı ama ağlamaya devam ediyordu. Mete ağladıkça, gözyaşları onun kabanını ıslatıp eritmeye başladı. Ağlamasını durduramıyordu, hiç çekmediği kadar büyük bir acı kalbine doldu. Zehir gibi yanan kalbi, kederini gözlerinin çeşmesinden incimsi bir suyla ona akıttıkça üzerindeki kıyafetler eridi, çıplak bacakları çok uzun bir balık kuyruğuna dönüştü. Vücudu içinde ışık barındıran şeffaf bir bedene dönüştü. Uzun balık kuyruğuna dönüşen bacakları uzadıkça mavi bir hal aldı. Gözü kapalı yatan bu ilahi varlık, gökyüzüne yavaşça havalandı. Kuyruğunun ucu yere dümdüz bir şekilde değdi. Havada kendiliğinden ruhani bir kuvvetle asılı halde dururken kuyruğu yukarı doğru kıvrıldığı anda gözleri hafifçe aralandı. Uzun sarı saçları kendiliğinden örülüp uzuyor, yer çekimini hissetmiyormuş gibi havada öylece süzülüyordu. Saçlarından gelen mis gibi bir kokuyla mest olmuş halde, dayanılmaz derecede çekici olan bu kadının uzun örgülü saçlarına hayranlıkla bakakaldığından başındaki taca benzeyen zarif boynuzların nasıl çıkmış olabileceği konusu onun için bir gizem olarak kaldı. Kalbinin derinliklerindeki acının soğuduğunu hissetti. Gökyüzündeki kadının kokusu ile sarhoş olmuş gibiydi. Bu koku, o kadar saf ve temizdi ki kendi vücudunun kokusunu bastırdı ve onu en az bebeklik zamanlarındaki kadar masum ve temiz hissettirdi. İçinde uyanan koruma içgüdüsü ile onu sarıp sarmalamak istedi fakat o anda havada süzülüp giden mavi ve uzun balık kuyruğu hızla gözden kaybolduğundan, onu yakalamak için kıyıya koştuğunda sadece akıp giden dalgalardan birinin o olup olamayacağını düşündü.
İlginç bir şekilde, aniden kendisini emniyette bir koltukta oturur halde buldu. Masasının üzerindeki naylon torbayla oynayan polis, “Otopsi incelemeniz tamamlandı. Ölüm nedeninin zehirlenme olduğundan şüpheleniyoruz.” Mete ona uzatılan küçük naylon torbayı inceledi. İçerisindeki eski bir kitap sayfasından yırtılmış “XV ŞEYTAN” yazısını içinden okudu. Polis, “Jale Hanımın cebinden bulduk. Anlam veremedik, sizin bilginiz dâhilinde olan bir şey var mıdır?”
Mete rüyasından elini göğsünün üzerinde tutarken uyandı. Kalp atışı o kadar şiddetliydi ki panik atak geçirdiğini sandı. Derin nefes alıp, kendini sakinleştirmeye çalıştı. Elleri titriyordu, vücudunun uyuştuğunu sezdi. Jale, “Ne oluyor Mete? İyi misin? Yüzün kireç gibi olmuş, solgun görünüyorsun.” Mete, “İyi ki varsın sevgilim. İyi ki benimlesin. Beni hiç bırakma olur mu?” Jale elindeki kitabı teknenin beyaz deri minderine bıraktıktan sonra ona dönüp sarıldı.
“Seni hiç bırakmayacağım, söz veriyorum. Yeter ki sakinleş.” Masanın üzerindeki bardaklardan içi dolu olanı alıp içmesi için ona uzattı. Titreyen elleriyle bardağı kavradıktan sonra tamamını içip masaya tekrardan bıraktı. Jale’nin yanında duran kitabın açık halde ters çevrilmiş kapağına gözü takıldı, üzerinde “Gılgamış Destanı” yazıyordu. “Tamam, iyiyim. Kalbim yavaşladı, bir an hiç durmayacak sanmıştım. Çok acayip bir rüya gördüm, o kadar gerçek dışıydı ki anlatamam. Sen tuhaf ama bir o kadar çekici bir yaratığa dönüştün. Gökyüzünde havalandın, nasıl desem? Böyle denizkızı gibi bir şey oldun. Sana sarılmak istedim, çok farklı bir kokun vardı. Seni yakalamak için arkandan koştum ama ben daha yetişemeden havada süzülüp, denize dalıp gözden kayboldun. Muhteşem bir şeydin aşkım, çok güzel bir kadın olmuştun.” Jale, “Ben çirkin bir kadın mıyım?” Mete, “Tabi ki değilsin, ama rüyamdaki halini görsen inanmazdın. Bir melek gibi ilahi bir güzelliğin vardı, tam anlamıyla ışık saçıyordun. Ama rüyamın başlangıcı çok saçmaydı aslında, şimdi hatırladım. Sen ölmüşsün, denizde boğulmuş gibi sürükleniyorsun. Ben seni karaya taşıyıp, nabzını yokluyorum. Vefat ettiğini anlayınca, ağlamaya başlıyorum. O kadar çok ağlıyorum ki, sen gözyaşlarımdan bu anlattığım yaratığa dönüşüyorsun. Sonra da sen meğerse gerçekten ölmüşsün, ben büyük ihtimalle sinir krizi geçirip bayılmışım. Ayıldığımda emniyetteyim. Polis seni kaybettiğimden bahsedip, paltonun cebinden çıkan eski kâğıt parçasını bana gösterip sorular soruyor. Ne sorduğunu hatırlamıyorum, ama kâğıt parçasının üzerinde “XV ŞEYTAN” yazılıydı. Eski bir kitaptan koparılmış gibi sarımsı bir renkteydi ve üzerindeki yazı biraz silikti o nedenle zor okunuyordu.”
Jale, “Çok tuhaf bir rüyaymış...”
Gözleri ona dolu dolu bakan Mete, Jale’nin elini nazikçe tuttu,
“Evet... Çok tuhaftı. Ama şunu bilmeni istiyorum; o rüyada bile, sen olmadan hiçbir şey tamamlanmazdı.
Sen hayatımın en kıymetli parçasısın, Jale.
Sensiz geçen her an, kalbimde derin bir boşluk açıyor, nefes almak bile zorlaşıyor bazen.
Elini tuttuğumda, dünyadaki tüm karmaşa susuyor; sadece senin varlığınla doluyorum.
Sana ne kadar ihtiyacım olduğunu anlatacak kelimeler bulamıyorum...
Ama gerçek şu ki, sensiz yaşamak benim için mümkün değil.
Sen benim hem sığınağımsın, hem en büyük gücüm, hem de hayatımın anlamısın.
Kaybetmekten en çok korktuğum şey sensin...
Ve seni düşündüğüm her saniye, kalbim sana daha da sıkı tutunuyor.”
Bir anlık sessizlikte gözleri tekrar buluştu, Mete’nin gözlerinden akan birkaç damla yaşı gördüğünde içi sızladı. Mete’nin sesi boğuk ama kararlıydı, “Jale... Seninle geçirdiğim her an, hayatımın en gerçek, en saf parçası oldu.
Sensiz dünya, suskun ve renksiz bir yer gibi geliyor bana.
Karanlıkta yolumu kaybetmiş bir adam gibiyim, sen ise o kayıp yolu aydınlatan tek yıldız...
Bazen düşünüyorum da, nasıl olur da böyle derin, böyle tarifsiz bir sevgiye denk geldim diye.
Seninle her nefeste yeniden doğuyorum, sen benim var oluş sebebimsin.
Ve bil ki; ne olursa olsun, seni kaybetmek...
Beni ben olmaktan çıkarır.
Sen benim kalbimdeki en kıymetli melodi, hayatımdaki en güzel anlamsın, Jale...”
Jale, onun gözlerinde kendini gördüğü o an, bu çekime karşı koyamayacağını fark etti.
Sessizce yanağına dokundu, ardından dudakları buluştu.
Gözyaşları, bir süre sonra ikisinin de yanaklarından süzülmeye başladı.
Ama bu gözyaşları, tarifsiz bir mutluluğun, kalbin derinliklerinden kopup gelen sevginin ifadesiydi.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bölüm 28 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bölüm 28 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BÖLÜM 28 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL