0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
107
Okunma
Akşam trafiği başlar, herkes bir telaş içinde.. eşinin hazırladığı akşam yemeğine yetişmek için kimisi koşar adım, kimisi günün yorgunluğunu evinde geçirmek için... Bu gidiş gelişler kişiden kişiye göre değişiyor; gece ve gündüz çalışanları ayırmak gibi. Tabi herkesin kendine göre bir işi vardır illa ki...Asıl amaç hayata karşı bir mücadele içinde olmak ve geçimini sağlamak için çalışmak, yapılan araştırmalar sonucunda dünya genelinde zamanını en çok trafikte geçiren Şehirlerin başında hiç şüphesiz İstanbul gelir. Tahmini 3 ile 4 saat arasında... Bunu çekilmez hale getiren nedir desek, (sanki siz de aynı benim düşündüğümü söyler gibisiniz) iş imkanı cevabını veririz. Gün içinde sayısı 25 ile 30 milyon diye düşündüğümüz bu kalabalık ve bir o kadar da kişiye göreceli olan bu şehir, zannımca her kesime hitap ediyor. Tıpkı klişeleşmiş neyi ararsan osun sen sözü gibi. Herkes kendince bir şeyler arar ve bulur ve hep devam eder. Bunu değişik meslek gruplarında görebiliriz. Kimisi gece çalışan bir aşçı, veya uykusu kaçmış bu yaz akşamında balkona çıkıp elinde fincanı ile kahve için ev ahalisi, ya da sokakta halk için huzur sağlayan kıymetli Polislerimiz (kırsalda da Askerimiz) veya haftasonunun rahatlığı ile derin bir uyku çeken diğer çalışanlar.. söz gelimi herkes farklı şekillerde... Günün sıcaklığı, geriye gecenin sakinliğini ve serinliğini bırakır. Beton arasından kendine yer bulan bir açacın rüzgârın hafif esintisiyle sallanan yaprağı sanki ben olmadan nefes size zor dercesine kendini belli etmek için mi oynar? Ya da sizin yeriniz evleriniz doğa bana ait mi mesajı veriliyor? Her şeyin bir zorluğu var, önemli olan zorluğun üstesinden gelip kolaylaştırmak ve kendin için düzenlemen... Ve gece yarılandı; şehir kocaman, kimisi geceyi dışarıda geçirmek için sabahlayacak, kimisi de erkenden uyanıp pikniğe gitmek için uyuyacak...