0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
172
Okunma

Karakterler, kapağın arasına gizlenmiş bir hayat sürer.
Ayraç, onların dünyasına uzanan ince bir iptir.
Okur o ipe dokunduğunda, hepsi heyecanlanır.
Birinin ellerine, gözlerine, kalbine kavuşacaklarını hissederler.
Ama biri kapağı açmadan önce… panik başlar.
Her biri sessizce rollerine geri döner.
Susar, saklanır, sır olur.
Kimi zaman bir fincan kahve dökülür sayfaya.
Kahvenin kokusu yayılır içeriye.
Karakterler bayılır bu kokuya.
O an, sayfanın içi kısa bir rüya olur.
Bazen bir köşe kıvrılır.
Onlar sarsılır.
“Deprem mi oluyor?” diye fısıldaşırlar.
Oysa sadece okurun içi titriyordur.
Ve sonra...
Bir kalem dokunur sayfaya.
Okur birkaç kelime bırakır kenara.
Karakterler toplanır, “Ne yazdı?” diye sorarlar birbirlerine.
Birinin onları duymuş olması,
bazen bir ömrün tamamlanması gibidir.
Ama hikâyeler beklemeyi bilir.
Kitap kapağı kapanır.
Rafa kalkar.
Ve içeride yine sessizlik olur.
Ta ki biri kapağı tekrar aralayana kadar.
Ve her şey, yeniden başlar.
5.0
100% (1)