0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
116
Okunma

Bir Sandalyelik Umut
Meltem Mesture Güven
Bazen bir sandalye bile büyük gelir insana...
Hele ki o sandalye, karşısında boş kalıyorsa.
Ayten Hanım, 78 yaşında, incecik, zarif bir Anadolu kadınıydı. İstanbul’un arka sokaklarından birinde, üç katlı eski bir apartmanın zemin katında yaşardı.
Ev dediğin; bir soba, bir yatak, bir masa ve iki sandalyeden ibaretti.
Ama bir de duvarda siyah-beyaz bir fotoğraf vardı; düğün günlerinde, kocası Hasan Bey’le çekilmiş. Ayten Hanım en çok ona bakardı.İyi ki sevdim seni dercesine.
Hasan Bey, 1989’un mart ayında, bir sabah işe gitmek üzere çıkmıştı evden. Bir daha da dönmemişti.
Ne bir cenaze, ne bir iz…
Ayten Hanım onu yıllarca gözleriyle aradı. Her otobüs durağında, her hastane köşesinde...
Ama yoktu.
Belki gitmişti.
Belki gitmek zorunda kalmıştı.
Ama o hep “gelecek” diye yaşadı.
Yıllar geçti.
Evlenmeyen tek çocuğu Ayşen de Almanya’ya göç etti. Arada telefon eder, bazen mesaj yazar, bazen de sadece susardı.
Ayten Hanım, onun da artık orada kaybolduğunu hissederdi.
Ve her gün, sofraya iki tabak koyardı.
Bir tabak kendine, bir tabak ona.
Boş sandalyeye.
Konuşurdu da bazen:
“Bugün bakkalda yumurta pahalıydı Hasan Bey. Ama bir tane alıverdim sana… Sevdiğin gibi haşladım.”
Mahalledekiler alışmıştı bu hâline.
“Yaşlılık işte…” deyip geçerlerdi.
Ama o sandalye, Ayten Hanım için hâlâ umut demekti.
Bir gün kapı çalarsa.
Biri gelirse.
O boşluk dolarsa.
Sonbaharın ilk sabahıydı. Ayten Hanım, o gün uyanamadı.
Gözleri açıktı ama bedeni sessizdi.
Yüzünde ise belli belirsiz bir gülümseme vardı.
Masada yine iki tabak duruyordu.
Sandalye yine boştu.
Ama belki de bu kez gerçekten gelmişti.
Gözle görülmeyen, ama kalple hissedilen biri.
Ayten Hanım güçlü bir kadındı.
Bir ömür özlemle yaşadı.
Gözyaşlarını içine akıttı.
Hasan Bey’i hiç unutmadı.
Sevgisini tüketmeden, ömrünün sonuna vardı.
Kavuştular mı bilinmez. Ama belki de hiç ayrılmadılar. Onu yalnızca Allah bilir...
Meltem Mesture Güven
5.0
100% (1)