0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
139
Okunma
Kişiler
İHTİYAR – Açlıktan bayılacak kadar yorgun, onurlu bir yaşlı adam
KADIN – Çocuğuyla yardım kuyruğunda bekleyen
BÜROKRAT – Gıda yardımı dağıtımından sorumlu, talimata uyan memur
ULUSLARARASI GÖZLEMCİ – Süslü cümlelerle susan, hiçbir şey yapmayan temsilci
SPİKER – Olup biteni duyurmaya çalışan ama duyuramayan kişi
ÇOCUK – Konuşmayan ama her şeyi anlatan varlık
SİVİL HALK – Suskun, kalabalık, kırgın insanlar topluluğu
TELEFONDAKİ BAKAN – Sadece sesi duyulan karar verici
Dekor
Sahne boyunca kıvrılarak uzayan bir yardım kuyruğu. Herkesin elinde bir şey: paslı kova, plastik bidon, boş tencere. Sahnenin bir köşesinde dev bir afiş:
“YAŞASIN İNSANİ YARDIM!”
Altında küçük harflerle: “(Yardımın içeriği değişebilir)”
SAHNE 1: KUYRUK
KADIN (çocuğunu taşırken):
Beş saattir bekliyoruz. Bugün yağ mı gelir, yoksa yeniden sabun mu verirler?
(Susup çocuğuna bakar.)
Dün sabunu rendeleyip çorba yaptım, iyi geldi biraz.
İHTİYAR (kısık sesle):
Benimkilerden biri rüyasında ekmek görmüş. Sabah ağlayarak uyandı.
(Paslı kovasını yere bırakır.)
Şu kovaya bir kere dolu denk gelmedi.
SİVİL HALK (mırıldanır):
Sus… Kameralar var. Yardım geliyor, yeter ki sırada kalalım...
SAHNE 2: YARDIM DUYURUSU
BÜROKRAT (megafonla):
Saygıdeğer yardıma muhtaç halk! Yardımlar yolda!
Ama unutmayın: Önce kayıt, sonra dağıtım, sonra tasnif, sonra onay…
En sonunda da: belki bir kutu bezelye!
KADIN:
Çocuk üç gündür sadece toprak yiyor.
BÜROKRAT (gülümseyerek):
Demek ki hâlâ alternatif beslenme çözümleri mevcut. Bu da bir başarıdır.
SAHNE 3: BAYILMA
İHTİYAR birden sendeleyip yere düşer. Kovası yuvarlanır, teneke sesi yayılır. Sessizlik.
KADIN (eğilir):
Nefes alıyor. Ama... çok yavaş.
BÜROKRAT :
İki gün önce bir çocuk bayıldı. Kuyruğu bozmamıştı ama. Onurluydu çocuk…
BÜROKRAT (megafonla):
Bayılanlar için ayrı yardım yoktur. Bayılmadan sabretmek esastır.
SAHNE 4: ULUSLARARASI GÖZLEMCİ GELİR
ULUSLARARASI GÖZLEMCİ (sahneye girer, kibar ama kayıtsız):
We are very, very... concerned.
Yani gerçekten üzgünüz. Ama şimdi, önemli olan eşitliktir.
KADIN:
Süt verin çocuklara.
ULUSLARARASI GÖZLEMCİ:
Süt verirsek ötekiler kıskanır. Hepinize süt veremeyiz, o hâlde hiç kimseye vermeyelim.
(Başka kutuyu gösterir.)
Bakın burada plastik eldiven var. Hijyen çok önemli!
SİVİL HALK (acı bir kahkahayla):
Temiz açlık olsun diye!
SAHNE 5: TELEFONDAKİ BAKAN
BÜROKRAT, bir kenara çekilir, kulaklıkla konuşur.
TELEFONDAKİ BAKAN (ses dışarıdan gelir):
Görüntüler iyi çıkıyor mu?
Bir-iki çocuk gülsün. Gülmese de photoshop’la ekleriz.
Ve sakın çikolata vermeyin, duygu sömürüsü olur.
BÜROKRAT:
Emredersiniz efendim. Aç ama dengeli. Çaresiz ama umutlu. Göze hoş görünür.
SAHNE 6: SPİKER VE “YARDIM” KUTULARI
SPİKER (mikrofonla halka yaklaşır):
Sayın halk! Yardımlar elinize geçti mi?
VATANDAŞ (yorgun):
Geçmedi ama sesini duymak da güzel.
SPİKER:
Ne çıktı kutulardan?
Kutular açılır:
(Broşür): “Açlıkla Baş Etme Yöntemleri”
Boş konserve kutusu
Bayrak (sloganlı): “Daha kötüsü de olabilirdi”
Tek kullanımlık umut
SAHNE 7: SON
KADIN: İhtiyar hâlâ kalkmadı.
ÇOCUK kovanın yanına gider. İçine bakar. Sonra sessizce der:
ÇOCUK (kısık sesle): Kokusu... ekmek gibi. Tadını ne zaman verirler?
SİVİL HALK (bir ağızdan):
Önce imza at… sonra sıraya gir… belki öbür dünyada verirler.
BÜROKRAT (megafonla):
Sıradaki!
IŞIKLAR YAVAŞÇA SÖNER.
Yalnızca İHTİYAR’ın PASLI HAMUR KOVASI AYDINLIKTA KALIR.
BİTTİ