0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
184
Okunma
Ülkemizin bugünkü ekonomik durumu, maalesef içimizi acıtan bir tablo çiziyor. Enflasyon, adeta bir canavar gibi her şeyi yiyip bitiriyor, ceplerimizi boşaltıyor, sofralarımızı küçültüyor. Dün aldığımızı bugün aynı fiyata bulamazken, temel ihtiyaçlar bile lüks haline gelmiş durumda. Bu durum, özellikle sabit gelirli bizler için katlanılması güç bir hal alırken, alım gücümüzdeki düşüş geleceğe dair tüm umutları da beraberinde alıp götürüyor. Her gün artan fiyatlar, zaten dar olan bütçeleri iyice sıkarak, insanları temel ihtiyaçlarından kısmak zorunda bırakıyor.
Bu ağır ekonomik koşulların en acı sonuçlarından biri de maalesef artan intihar oranları. Yaşam mücadelesinin bu denli ağırlaştığı bir ortamda, bazı yurttaşlarımız çaresizlik içinde son çareyi intiharda buluyor. Bu durum, sadece bir istatistik değil, aynı zamanda toplum olarak yaşadığımız derin travmanın bir göstergesidir. Evine ekmek götüremeyen, çocuklarının geleceği için endişelenen, borç batağında boğulan insanlarımızın sessiz çığlıkları, aslında hepimizin vicdanında yankılanmalıdır. Bu tablo, ekonomik sorunların sadece parasal değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik yıkımlara yol açtığını kanıtlıyor.
Ülkemizde açlık sınırı ve yoksulluk sınırı kavramları da ne yazık ki sadece istatistiksel veriler olmaktan çıkıp, günlük hayatın acı gerçekleri haline gelmiş durumda. İnsanlar, asgari ücretle bile zar zor geçinirken, pek çok aile açlık sınırının altında, yani temel gıda ihtiyaçlarını dahi karşılayamadan yaşam mücadelesi veriyor. Yoksulluk sınırı ise o kadar yükseldi ki, orta sınıf bile kendini hızla bu çizginin altında buluyor. Bu durum, sosyal adaletsizliği daha da derinleştiriyor ve toplumda büyük bir eşitsizlik uçurumu yaratıyor.
Bu tablo karşısında sessiz kalmak, görmezden gelmek mümkün değil. Memleketimin bu acı tablosu, hepimizin yüreğini sızlatıyor. Bu duruma acil çözüm bulunması, vatandaşın derdine derman olunması elzemdir. Aksi takdirde, bu sessiz çığlıklar daha da yükselecek ve telafisi mümkün olmayan yaralar açacaktır. Umudumuz, bu zor günlerin geride kalması ve geleceğe daha umutla bakabileceğimiz, refah seviyesi yüksek bir Türkiye’ye ulaşabilmek.
5.0
100% (2)