İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
TİLHABEŞLİ FİLOZOF

Sevgi İmtihan Olunca

Yorum

Sevgi İmtihan Olunca

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

295

Okunma

Sevgi İmtihan Olunca

Sevgi İmtihan Olunca

İman, İmtihan ve İnfak Neyi Sevdin, Ne Uğruna Tükendin?
(Teğâbün Suresi 14-18)

Aileden Gelebilecek Tehlike "Düşman" Olabilen Eş ve Evlatlar
"Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının..." (Teğâbün 64/14)

Bu ayet, ilk bakışta çok sert gelebilir. Zira Kur’an, en çok sevdiğimiz, en çok sarıldığımız, hatta uğruna kendimizi feda etmeye meyilli olduğumuz insanlara karşı “düşman olabilirler” uyarısı yapıyor.

Nedir bu düşmanlık?
Bu düşmanlık, hanenize kılıç çekmek değildir.
Bu düşmanlık, evladın sizi öldürmesi değildir.
Bu düşmanlık, imanınızın altını oyan, sizi Allah’a olan sadakatinizden saptırabilecek kadar güçlü olan bağlardır.

Düşünün:
Bir adam hacca gitmeye niyetlenmiştir. Ama eşi onun yokluğundan şikâyet eder:
“Çocuklar ne olacak? Tatil yapamıyoruz zaten! Hem senin işin de aksar!”
Adam, içine yerleşen bu gizli bıçağı fark etmez. Hacca gitmez. Ama niyetindeki hac, kalbinden alınmıştır.

Ya da bir genç kız tesettüre girmek ister.
Ama ailesi der ki:
“Sen daha küçüksün, modern görünmelisin, biz seni öyle büyütmedik.”
Bu korku, bu baskı, imanın üstüne örülen bir taş olur.

İşte bu yüzden Kur’an, aileyi mutlak sevgi alanı değil, imtihan alanı olarak gösterir. Zira birinin seni çok sevmesi, Allah’tan seni uzaklaştıracak şekilde sevilmene neden oluyorsa, bu sevgi seni yüceltmez, boğar.

Allah demiyor ki: “Onları terk edin!”
Hayır! Ayetin devamı şunu der:

“Ama affeder, hoş görür, bağışlarsanız… Allah da bağışlayandır, merhametlidir.”

Yani dengeyi kur.
Ne inkâr et sevgiyi, ne de esir ol ona.
Sev ama serbest bırak.
Bağlan ama boğulma.
Şefkatli ol ama sahici kal.

Mal ve Evlat En Sevdiğin Şey, En Büyük Sınavın Olabilir

“Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.” (Teğâbün 64/15)

Hayatın özü: "Sahip oldukların mı seni yönlendiriyor, yoksa sen mi onların şükrünü ediyorsun?"

Mal…
Nice insanın imanını eriten zehirli bir bal.
Helâl kazandın diyelim. Ama nerede kullandın?
Paran mı seni yönetti, sen mi parana hükmettün?

Bugün bir adam evine helâlinden para getiriyor.
Ama “Bu kadarı bana yetmez” diyerek rüşvete göz kırpıyor.
“Çocuklarım daha iyi okullarda okusun,” bahanesiyle zekât vermiyor.
Oysa bu çocuklar onun imtihanıydı.
Çocuklara gösterdiği ilgi, Allah’a olan ilgisini gölgelediğinde,
Artık çocuk o adamın duası değil, düşmanıdır.

Çocuk, nimet olduğu kadar sorumluluktur.
Evlat yetiştirmek, yalnızca diplomalı robotlar üretmek değildir.
Evlat, sadece başarı madalyası değil;
secdeye baş eğen bir kalp olarak büyütülmelidir.

Ve mal…
Eğer senin kazandığın şey hakkı susturuyorsa,
Eğer malın seni cimriliğe ve gösterişe sürüklüyorsa,
O mal senin dua kapın değil, cehennem kapındır.

Gücünüz Yettiği Kadar Allah’a Karşı Gelmekten Sakının!
“O hâlde, gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın...” (Teğâbün 64/16)

Allah, bizden mükemmeliyet değil, samimiyet ister.
“Gücünüz yettiği kadar” diyor.
Yani kalbinin yettiği kadar,
Bileğinin yettiği kadar,
Aklının, vaktinin, rızkının yettiği kadar sorumlusun.

Ama şu soruyu sor kendine:
"Gücüm yettiği kadar mı çabalıyorum, yoksa işime geldiği kadar mı?"

Bir öğrenci sabahlara kadar sınava çalışabiliyor ama sabah namazına uyanamıyor.
Bir kadın saatlerini alışverişe, diziye harcayabiliyor ama 5 dakikalık bir Kur’an dersi “çok uzun” geliyor.
Bir adam futbol maçı için stadyumda donarak bekleyebiliyor ama bir yetime giydirirken “kendine zor yetiyorum” diyor...

Allah senin gücünü senden iyi bilir.
Ama sen gücünü nerede kullandığını unutursan,
İmtihan kaybedilmiş demektir.

Ve Allah hatırlatıyor:
"Kendi iyiliğiniz için harcayın."
İnfak; karşıya yapılan iyilik değil,
kendine yapılan yatırımdır.
Cimrilik; başkasından esirgemek değil,
kendi ebediyetini aç bırakmaktır.

Nefsin Cimriliğinden Korunmak Kurtuluşun Kapısı
“Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”

Burada “cimrilik” sadece paraya ait değil.
Sevgi, merhamet, zaman, enerji, özür…
Neyi vermekten sakınıyorsan, işte orada cimrileşmişsindir.

Bugün insanlar yalnızca parayı biriktirmiyor,
Sevgiyi bile bencilce saklıyor.
“Ben sevdim ama o hak etmedi,”
“Ben iyilik yaptım ama karşılık göremedim…”

İşte tam da burada Kur’an diyor ki:
Sen Allah için verirsen, insanın cevabını aramazsın.
Senin amelin Allah’a yönelirse,
Sonuçtan korkmazsın!

Ve kurtuluş; bu iç cimrilikten kurtulmakla başlar.
Yani içteki zinciri kırmakla…
Vicdanı serbest bırakmakla…
Sevdiğini Allah için sevmekle…
Verdikçe çoğalacağına inanmakla…

Güzel Borç Kat Kat Geri Dönecek Yatırım
“Eğer siz Allah’a güzel bir borç verirseniz, Allah onu size kat kat öder ve sizi bağışlar…” (Teğâbün 64/17)

Allah’a borç vermek” ne demek?
Elbette Allah hiçbir şeye muhtaç değildir.
Bu ifade, bir teşrif, bir onur, bir inceliktir.
Yani:
Senin infakını, sadakanı, emeğini öyle değerlendiririm ki...
Sanki bana borç verdin, ben de sana kat kat geri ödedim gibi olur.

Bugün insanlar bankaya yatırımla gururlanıyor.
Ama Allah’a verilen yatırım —infak, sadaka, iyilik—
sonsuz kazanç garantili bir yatırım.

Hiçbir banka,
kat kat geri ödeme, affetme ve cenneti bir arada sunamaz.

Ama insanlar gözle görüleni,
Gaybı bilen Allah’a tercih eder hâle geldi.
İşte bu yüzden Kur’an en sona şu mesajı bırakır:

O, Gaybı da Bilir; Hakkı da Hükmeder

“O, gaybı da görünen âlemi de bilendir, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Teğâbün 64/18)

Sen sadece bugünü görürsün,
Ama Allah sana görünmeyeni, yarını, kalbindekini, gözyaşındaki niyeti de bilir.

Sen infak ettiğinde "azaldım" sanırsın,
Ama Allah bereketi çoğaltır.

Sen evladını korurken Allah’ı unuttuğunda,
Evladın bile seni Allah’tan uzaklaştırabilir.

Allah hâkimdir — yani hüküm O’nundur.
Senin her tercihin, bir mahkeme kararı gibi değerlendirilecektir.
Ve Allah hakîmdir — yani yaptığı her şeyde bir hikmet vardır.
Sen anlamasan da, o sınav senin hayrınadır.

Neyi Sevdin? Ne Uğruna Tükendin?
Kur’an’ın bu kısa pasajı;
bir Müslümanın en temel üç alanını ele alır:

Aile

Mülk (mal)

İradeli kulluk (itaat ve infak)

Ve bu üç alanda insanı uyandırır,
“Sevgin, sadakatin ve yönelişin Allah’a mı bağlı? Yoksa seni sevenlerin rızasına mı?”

O hâlde:
Evladına tapar gibi değil,
Evladını Allah için sever gibi yaklaş.

Parana sarılır gibi değil,
Paranı Allah yolunda serbest bırakır gibi yaşa.

Ve kulluğunu bir angarya değil,
Rabbin yolunda şerefli bir hizmet gibi gör!

Erol Kekeç/20.06.2025/Sancaktepe/İST

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Sevgi imtihan olunca Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sevgi imtihan olunca yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sevgi İmtihan Olunca yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL