1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
197
Okunma
"Bir zamanlar bir adam varmış. Bu adamın kalbinde derin bir sevgi varmış, ama bu sevgiyi dışa vurmakta zorlanıyormuş. Onu seven bir kadın varmış ve bu kadın, adamın sevgisini hissetmek için can atıyormuş. Ancak adam, kadına olan sevgisini hiç belli etmemiş. Bu durum kadını çok üzmüş ve bir gün dayanamayıp, adamdan ayrılmış. Veda bile etmeden gitmiş.
Adam, kadının gidişiyle kala kalmış. Kendini bir başına bulmuş ve ne yapacağını bilememiş. Sonunda, duygularını ifade etmek için yazmaya başlamış. Önce kendi adına, sonra ondan giden kadın adına yazmış. Acısı yavaş yavaş söner zamanla alışır sanmış.
Ancak her yazdığı sözcük, acısını tekrar canlandırmış. Bu yüzden bir gün yazmayı bırakmış. Her sözcükte tekrar canlanan acılar, canından can almasın diye.
Şimdi o adamın, hem kendine hem de sevmeyi unuttuğu kadına yazdığı son şiir var. Bu şiir, onun son vedası. Bu şiir, onun kaybına dair son sözleri."
Bir adam varmış, kalbi boş, gözleri dolu,
sevdiği kadını kaybetmiş, dünya ona çok büyük.
Her gece ay’a bakar, gözleri yıldızlara dalıp gider,
ve her bir ay ışığı, kaybettiği aşkın anısını getirir.
Gözlerinde bir zamanlar aşkla parlayan kadının yansıması,
şimdi sadece bir hatıra, bir gölge, bir hayal kırıklığı.
gülüşü,dokunuşu,sözleri,
artık sadece bir rüya, bir özlem, bir arzu.
Ayrılık sevmeye dahil değil mi?
Ağlamak için gülmek mi gerekli?
hatırlamak en kolayı,
güneşin altında kalmış bir çiçek misali.
Bir kadın varmış, kalbi dolu, gözleri boş,
sevdiği adamı kaybetmiş, dünya ona çok dar.
Her gece yıldızlara bakar, gözleri boşluğa dalıp gider,
ve her bir yıldız, kaybettiği aşkın anısını getirir.
Gözlerinde bir zamanlar aşkla parlayan adamın yansıması,
şimdi sadece bir hatıra, bir gölge, bir hayal kırıklığı.
gülüşü,dokunuşu,sözleri,
artık sadece bir rüya, bir özlem, bir arzu.
Sevmek ayrılığa dahil değil mi?
Gülmek için ağlamak mı gerekli?
unutmak en zoru,
yağmurun altında kalmış bir mum misali.