Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Nurgül KAYNAR YÜCE
Nurgül KAYNAR YÜCE

ZORDUR ANADOLU’DA KADIN ŞÂİR OLMAK

Yorum

ZORDUR ANADOLU’DA KADIN ŞÂİR OLMAK

( 1 kişi )

2

Yorum

6

Beğeni

5,0

Puan

279

Okunma

ZORDUR ANADOLU’DA KADIN ŞÂİR OLMAK

ZORDUR ANADOLU’DA KADIN ŞÂİR OLMAK



ZORDUR ANADOLU’DA KADIN ŞAİR OLMAK

Türkiye’de özellikle Anadolu’da kadın olmak başlı başına zor iken, kadın şair ya da yazar olmanın zorluğunu varın siz düşünün.
Cenabı Allah Rahim sıfatından vererek kadına doğurganlığı bahşetmiş, doğurganlıkla birlikte annelik duygusunu da vermiştir.
İnsanı dünyaya getiren, besleyen, büyüten kadındır. Yani anadır.
O halde şunu dememizde bir sakınca yoktur sanırım. Kadın duygu yönünden erkekten daha üstün bir şefkate, merhamete, vicdana ve sabıra sahiptir.
Şiir de duygu işi olduğuna göre hiç şüphesiz ki kadın yazarsa bir erkeğin yazdığından çok daha duygulu şiirler yazabilir.
Her çocuğun ilk öğretmeni annesi olduğuna göre, bir kadının neler yazabileceğini takdir edersiniz şüphesiz.
Ama ne var ki yazmaya gelince hiç de tahmin ettiğiniz gibi olmamış, ayıp kisvesi altında duygu ve düşüncelerini dile getirmesi bastırılmış, hoş karşılanmamıştır.
Yazmanın yolu yaşamaktan ziyade okumaktan geçer. Yıllarca okuyarak edindiğiniz birikimleri, Allah’ın size vermiş olduğu duygu ve şiirleştirme yeteneği ile birleştirerek dışa vurma, kalema alma ihtiyacı hissedersiniz. Yazmaya başlayınca da bu sizin bir yaşam biçiminiz haline gelir.
Düşünsenize hepimiz kız çocuklarımıza daha küçücükken oyuncak bebekler alırız.
Peki ama neden?
Bu çocuk bebekle oynadığına göre anne olmayı istiyor diye mi düşünürüz?
Elbette hayır. Onun fıtratı gereği bebek oynamayı tercih edeceği için.
Çünkü Rabbim ruhuna karmış anaçlık duygusunu, şefkatini.
Ama on üç on dört yaşına gelmiş bir kız çocuğu şiir yazmaya kalksa hemen sevdalandın mı diye kızılır.
Ne kadar yanlış bir yaklaşım.
Kızlar uzun bir süre şiir yeteneğini ailesine bile açamaz, iç güdüsel olarak saklı gizli yazar.
Nitekim ben de on iki yaşlarında yazmaya başladım.
Çiçeğe, böceğe yazdığımı okurdum da sevgi üzerine yazmışsam onu saklar, yanlış anlaşılmaktan çekinirdim.
Ortaokula gidiyorum. 12 yaşımdayım.
Kendimce şiirler yazıyorum. Hatta o zamanlardan ileride bir gün okul kitaplarına gireceğim diye hayal kuruyorum.
Eee kitaba gireceğime göre bir de mahlasım olmalı diyorum kendi kendime. Hatta o kelimenin adının daha mahlas olduğunu bilmeden:)
Kitaplardaki şairlerin, şiirlerinin son kıtalarında isimleri geçiyor, en iyisi ben de kendime bir isim koyayım diyorum.
O zamanlar ilk öğrendim mahlaslar âşık ve garip mahlasları.
Şimdi âşık Nurgül desem herkes beni sevdalandım sanar en iyisi ben Garip Nurgül yazayım. Hem bize de gariplik yakışır diyorum ve Garip Nurgül mahlası ile yazmaya devam ediyorum. Bakıyor musunuz çocuk aklımda bile ne çetin zorluklar yaşamışım farkına varmadan.
Yıllarca yazdım ama şiir defterim hiç ortada olmadı. Sanki şiir yazmak ayıpmış gibi.
Ailem şiir yazdığımı biliyordu. Bazen onlara içinden okuduğum şiirler olurdu. Yakın arkadaşlarım da bilirlerdi ama o kadar.
Şu an 50 küsür yaşındayım hâlâ yazarken itina ederim.
Bir kadın yazar ya da şair ancak kalemi ile kendini ispatladıktan sonra yazarken daha cesur davranmaya başlıyor.
Şu an bile bir hanım şairimiz velev ki aşk şiiri yazmışsa zannediyor ki insanlar şairimiz o yazdığını yaşamış. Hayır efendim ne münasebet.
Yaşamak başka hissetmek, duymak görmek başka başka şeyler. Belki yaşadığını da yazabilir. Ancak, her yazdığı, yaşadığı anlamına gelmez.
Hem şair aşkı anlatır da okuyucu onu sevgiliye yazdığını sanır. Oysa aşk sadece sevgiliye duyulan bir duygumudur. İnsan evladına da büyük bir aşk duygusu ile yazamaz mı?
Hatta minicik bir serçe yavrusuna bile öyle bir şiir yazarsınız ki bir kuş yavrusu için yazıldığı hiç anlaşılamayanilir.
Kimi ilâhi aşkı anlatır, kimi dereleri, çayları, yaylaları anlatır büyük bir coşku ile.
Kimi de yâre yazar.
Çeyiz için daha on iki on üç yaşlarında kaneviçe işlemek de daha olmayan yâre şiirler dizmek değil midir aslında?
Bence hiç farkı yok.
Ama Anadolu’da bir kızın çeyiz işlemesi su içmek kadar doğal ve takdire şayan karşılanırken şiir yazması o kadar takdire şayan karşılanmamıştır maalesef.
Kadın yazamaz. Yazmak âşıkların işi olmalı. Kadına yazılır şiir. Kadın mâşuktur çünkü. Toplumumuzdaki anlayış bu idi maalesef.
Halbuki şiirin içinde güzelleme vardır, koçaklama vardır, ağıt vardır, destan vardır.
Üstelik güçlü ve uzuun bir tarihi geçmişi olan bir milletiz biz.
Bizim milletimiz, bizim balalarımız cenk meydanlarında kılıç sallayarak, daha tüyü bitmemiş körpe kuzularımızı bu kutsal vatan uğruna sayısız şehitler vermişiz.
Alim Alim diye, Mehmed’im diye feryat edip ağıtlar yakan anaların kızlarıyız biz.
Şimdi oğlumuza, kardeşimize Ali’m, Mehmed’im diye yazmaya çekinir olmuşuz acaba yanlış anlaşılır mı diye?
Değil kadın şair olmanın zorluğu insanlar Üstad Karakoç’un bile ‘Mihriban’ı kimdi diye merak edenler, araştıranlar olmadı mı?
Belki de Mihriban sadece bir simge idi.
Asıl anlatmak istediği aşkın ne yüce bir duygu olduğunu, ne ulvî ve anlatılmaz bir duygu olduğunu ifade etmeye çalışmaktı.
Ama biz hep isimlere takılırız, fikirlere değil.
Ne büyük hata.
İşte bu endişe ile kadın şairlerimiz bile aşkı, sevgiyi anlatırken yine bir kadın ismine ithafen yazıyorlar şiirlerini.
Evet, kadın şair olmak zordur bizim coğrafyamızda.
En basit örneğini sosyal medyadan verelim.
Şair ve yazarlar dahi şiire bir sanat dalı olarak bakamayabiliyorlar. Niçin hanım yazar ve şairlerimize hemen özelden yazmaya çalışanlar oluyor mesela?
Bunları aşmamız lazım. Kendimize yapılmasını istemediğimiz hiç bir şeyi başkasına yapmamamız lazım.
Bir hanım şair, gelen arkadaşlık
İsteğini profili inceleyerek, ortak arkadaşları dikkate alarak bu isteği kabul eder ya da etmez. Arkadaşlık isteğini kabul etmek, sen benim özel arkadaşımsın, ben de vakit geçiremiyorum, özelden yazışalım demek değildir efendim.
İstek yollayan bir okurum sanırım, şiirlerimi sayfamdan takip etmek, okumak ve şiirlerimden istifade etmek istiyor diye düşünerek kabul edilir arkadaşlıklar.
Yoksa komşunun komşusunun kapısını çalmadığı şu devirde hiç tanımadığımız insanlarla neden arkadaş olup da çene çalalım.
Bizim gerçek dostlarımız, arkadaşlarımız var zaten.
Ayrıca bizim bir ailemiz var. Eşimiz var, çocuklarımız var, bacımız gardaşımız var.
Lütfen bu yanlış davranışı hiç bir hanım yazar ve şaire yapmayınız.
‘’ Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkalarına yapma’’ hadis-i şerifimiz de böyle buyurmuyor mu zaten?
Sadece kadın şair olmak da zor değil bu memlekette. Kadın şair eşi ve ailesi olmak da zor aslında.
Bu yüzden biz hanım şairler olarak eşlerimize ve evlatlarımıza çok büyük teşekkür borçluyuz.
Bu arada yeri gelmişken her daim destek olup yanımda ve ardımda olan sevgili eşime ve canım yavrularıma bu vesile ile gönülden teşekkür ediyorum.

Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ

Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Zordur anadolu’da kadın şÂir olmak Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Zordur anadolu’da kadın şÂir olmak yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ZORDUR ANADOLU’DA KADIN ŞÂİR OLMAK yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
alperenim
alperenim, @alperenim
11.7.2025 10:10:51
Kutluyorum sizi kardeşim. "Şairleri haykırmayan bir millet, Sevenleri toprak olmuş, öksüz çocuk gibidir." Evet erkekler dahi, erken çağlarda bu baskıyı hissederken, kadınların ruhları kıskaç altında bırakılıyor. Saz çalmak, türkü söylemek de ayıp gelir çoğu zaman. Liseli yıllarımda teybin içerisine duygulu bir kaset koyduğumuz da, dayım: "Aşık mısın ? oğlum" derdi. Eee evet dayı. Bunu sana söyleyemiyorum diye, senin bana sorman mı gerekiyor. Aşk yüce ama aşık olmak ayıp. O zaman kim aşık olacak? Kerem Aslıya, Mecnun Leylaya, Ferhat da Şirin'e aşık olursa yeter. Okur okur ağlarız. Ferhat'ın bütün yaptıkları karşısında Şirin tenezzül etmez, ikna olmaz. Eğer ikna olursa onun da namusu tartışmaya açılır.
Sevmeyen erkek mi olur? Sevmeyen kadın mı olur? Evlenmeyen erkeğe ve evlenmeyen kadına da hoş bakan olmaz? Oda ayıp. Evlenmek şart, sevmek ayıp. Sevmeden evleneceksin. Bu sebepten, asker arkadaşı gibi çiftler görürüz Anadolu'da. Küçükken dedemin yanında babamın kucağına varmak istedim de yitip yıkmıştı sırt üstü. Allahtan dedelerin sevmesi ayıp değildi de kucaklayıp kaldırdı. Allah'ın yarattığı fıtratı kabul etmek kolay, o fıtratın gereğini yaşamak zor. Bir de dönüp, cahiliye dönemi Araplarına laf ederiz. Aydınlatmadığımız her yer karanlıktır. Karanlık çaba gerektirmez. Tıpkı cahillik gibi kendiliğinden çöker. Ama ışık için enerji gerekir. Aydınlanma çaba ister, enerji ister, emek ister. Desteklemezsen fitilin yağı biter. Cahillik karanlık gibi kendiliğinden çökmeseydi, Allah'ın vahyettiği dinler tahrif olur muydu? Bu gün İslam yaşıyor, Kur'an ilahi kudretle korunuyor, sanki okuyan mı var. Müslümanlık yaşamıyor. Mağaralara çekilmiş cahiller içtihatta bulunuyorlar. Mesela: "kızları okutmayın, çarşafa saralım alim olsunlar" diyenlerle 1400 sene önce kızları diri diri gömenlerin duyguları arasında ne gibi farklar olabilir. Ben bu günkü cahilleri daha da cahil görüyorum. Cahiliye devrinde, kız büyürse bir erkeğe eş olur diye utanç duyup, onları gömüyorlardı. Bu günküler, çarşafa sarıp, herkesten gizliyorlar, sonunda istedikleri kişi ile evlendiriyorlar. Anaları dahi karışamıyor. Öncekiler, kızları erkeklerden kıskanır, bedenini gömerlerdi; şimdikiler, kızların bedenleri üzerinde tasarrufta bulunabilmek için akıllarını ve ruhlarını gömüyorlar. Bunun suçu hepimizindir. Artık bir peygamber daha gelmeyeceğine göre, Kur'an bir harfi bile değişmez şekilde ortada duruyorken, kim bir çıra yakacak da ortalık aydınlanacak? Allah bunu bize soracak.
Vaveyla01
Vaveyla01, @vaveyla01
9.7.2025 23:02:00
Yüreğinizden papatyalar eksilmesin hiç 🦋🦋
Yazdığınız her cümleye şapka çıkarıyorum...
Öylesine haklı ve yerinde bir serzeniş ki umarım yerini bulur... O kadar isabetli nokta atışı yapmışsınız ki emeğinize yüreğinize sağlık kıymetli şair 🦋✌️💗
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL