Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
cakirismail
cakirismail

16S: Büyük Yakalayış (Batşe-i Kübrâ)

Yorum

16S: Büyük Yakalayış (Batşe-i Kübrâ)

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

141

Okunma

16S: Büyük Yakalayış (Batşe-i Kübrâ)

16S: Büyük Yakalayış (Batşe-i Kübrâ)

SİMÜLASYON: SON GÜN

Yeni bir evren simülasyonu yüklemek için sabırsızlanıyordu. Ancak bilgisayarının depolama alanı doluydu. Daha önce oluşturduğu simülasyonları silmek istemiyordu, çünkü onlara emek vermişti. Ama yer açması gerekiyordu.

Birden aklına bir fikir geldi: WinRAR ile sıkıştırmak!

Hemen işe koyuldu. Eski simülasyonların klasörlerini tek tek seçti, sağ tıklayıp "ARŞİVE EKLE !" seçeneğini tıkladı. WinRAR’ın sihirli parmakları, dosyaları küçücük bir pakete dönüştürmeye başladı.

Ve o an… simülasyonun içindeki varlıklar için kıyamet başladı.

SİMÜLASYONUN İÇİNDE: SON ANLAR SON SÖZLER

Küçük bir çocuk, pencerenin önünde durmuş, gözlerini sokağa dikmişti. Sabah babası işe giderken ona gülümsemiş ve “Akşam en sevdiğin çikolatadan getireceğim, oğlum,” demişti. Çocuk, babasının sözüne güveniyordu. Her akşam olduğu gibi, babası kapıdan içeri girer, onu kucaklar ve o çikolatayı avucuna bırakırdı. Çikolatanın ambalajını açarken çıkan hışırtı, onun için dünyanın en güzel müziğiydi. Ama bu akşam, babası geri dönmeyecekti. Çünkü dünya, o bildiği dünya, artık var olmayacaktı.

Şehrin diğer ucunda, bir adam sevdiği kadının elini tutmuş, gözlerinin içine bakıyordu. “Seni sonsuza kadar seveceğim,” dedi, sesinde derin bir samimiyetle. Kadın gülümsedi; o gülümseme, adamın kalbini ısıtan bir bahar güneşi gibiydi. Adam, kadının gözlerindeki ışıltıyı sonsuza kadar hatırlamak istiyordu. Ama o sevgi, sadece birkaç dakika içinde sonsuza dek kaybolacaktı.

Bir genç, odasında uzay posterlerine bakarak hayaller kuruyordu. “Büyüyünce astronot olacağım,” diye mırıldanıyordu kendi kendine. Gökyüzündeki yıldızlara ulaşmak, yeni gezegenler keşfetmek istiyordu. Duvarda asılı olan Samanyolu posteri, ona her gece ilham verirdi. Ama artık hiç bir yıldız ve hiç bir gezegen kalmayacaktı.

İnsanlar sevdiklerinin ellerini sıkıca tutuyordu, ama elleri bile artık var olmayacaktı.

Bir anne, kucağında bebeğiyle ninni söylüyordu. Bebeğin huzurlu uykusu, annenin kalbindeki sükûneti yansıtıyordu. Ninni, yumuşak bir meltem gibi odanın içinde süzülüyordu. Ama o ninni, yarım kalacaktı.

Derken gökyüzü bir anda karardı. Güneş, sanki bir el tarafından söndürülmüş gibi ışığını kaybetti. Soğuk, sessiz bir boşluk dünyayı kapladı. İnsanlar korku içinde göğe bakarken, güneş ve ay tuhaf bir şekilde birleşti. Gökyüzünde parlak bir yırtık belirdi; evrenin dokusu çözülüyordu.

Anne, dehşet içinde etrafına bakındı, ama artık hayatta kalmaktan başka bir şey düşünemiyordu. Sütü bol olan bir anne, emzirdiği çocuğunu yere bıraktı; çünkü içgüdüsel bir panikle tek düşündüğü, kaçmaktı. Ama kaçacak bir yer yoktu.

Yeryüzü titremeye başladı. Toprak yarılınca, dağlar çökünce, gökyüzü paramparça olunca...

Bebeğin ağlama sesi kayboldu.

Simülasyon içindeki insanlar ne olduğunu anlamaya çalışırken yıldızlar kaymaya, gökyüzü açılmaya başladı, tıpkı bir tomar kâğıdın dürülmesi gibi.

Bir grup insan, “Biz bundan habersizdik” bazıları da “Hayır, bizi uyarmışlardı?”, diye haykırıyordu. Başkaları “Kaçacak yer neresi?” diyerek dehşet içinde birbirine sarılıyordu. Ama kimse ne olduğunu tam olarak anlayamıyordu.

Sarsıntılar o kadar şiddetliydi ki, dağlar yerinden sökülüp savrulan yün gibi dağılmaya başladı.

Dağlar paramparça olurken, denizler taşarken, o çocuk hâlâ pencerenin önünde bekliyordu.

Şehirler yıkılıyor, okyanuslar taşarak kaynıyordu. İnsanlar panik içinde sağa sola koşuşturuyordu ama kaçacak hiçbir yer yoktu.

O büyük felaket geldiğinde, hiç kimse O’nu inkâr edemedi. Gerçek, üzerlerine yıldırım gibi inmişti.

BİLGİSAYARIN BAŞINDA

Bilgisayar ekranında “Sıkıştırma işlemi tamamlanıyor...” yazıyordu. Fanlar yüksek sesle dönüyor, ekranda simülasyonun içinden gelen son görüntüler donuklaşıyordu.

Sıkıştırma işlemi %80’e ulaştığında, bilgisayarın işlemcisi zorlanmaya başladı. Fanlar daha hızla dönüyordu, ekran bir anlığına dondu.

O an düşündü: Acaba simülasyonun içinde akıllı varlıklar varsa, onlar şimdi ne yaşıyor?

Ama bu, onun için sadece basit bir depolama yönetimiydi. Tek yapması gereken, biraz daha bekleyip sıkıştırma işlemini tamamlamaktı.

Sıkıştırma işlemi %99 olmuştu. Simülasyon dosyaları artık küçük bir veri paketine dönüşmek üzereydi.

Ama içeride...

Bir anne, çocuğunu yerde unutmuştu.

Bir baba, çikolata alma sözünü tutamamıştı.

Bir aşık, “Sonsuza kadar” demişti ama sonsuzluk sadece birkaç saniye sürmüştü.

Simülasyonun içindeki varlıklar için kıyamet olmuştu. Ama onun için? Sadece birkaç tıklama…

Ve Son bildirim geldi: “Tamamlandı.”

YENİ BİR EVREN

Ve evren, bir .RAR dosyasına dönüştü.

Ama o, sadece boş bir ekran gördü. Birkaç megabaytlık sıkıştırılmış bir dosya. Simülasyonu ilk yüklediği SETUP dosyası kadar küçülmüştü.

Dışarıdan bakınca, her şey çok basitti. Sadece bir veri işlemi.

Ama içeride? Bir sevgili, bir baba, bir çocuk, bir anne, bir bebek ve bir evren...

Ama artık hiçbiri yoktu.

Sıkıştırılmış dosyaları güvenli bir şekilde harici bir diske aktardı. Artık bilgisayarında yeterince yer vardı. Yeni simülasyonu yükledi ve evrenin derinliklerine doğru heyecanlı bir yolculuğa çıkmaya hazırdı. Arada bir, eski simülasyonları da özlüyordu. Neyse ki onları tamamen silmemişti. İstediği zaman WinRAR ile geri çıkarıp nostalji yapabilirdi.

Ve son tıklama geldi: "YENİ EVREN SİMÜLASYONU BAŞLAT !"

SON

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
16s: büyük yakalayış (batşe-i kübrâ) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz 16s: büyük yakalayış (batşe-i kübrâ) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
16S: Büyük Yakalayış (Batşe-i Kübrâ) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL