Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
hayalihanım
hayalihanım

BÖLÜM 22

Yorum

BÖLÜM 22

0

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

184

Okunma

BÖLÜM 22

Çocukluk zamanlarında yazlıkta denk geldikleri zamanları andılar. Jale çoğunu unutmuştu, o kadar uzun zaman geçmişti ki… Bu sene birbirlerini tanımamışlardı. Jale onu ilk gördüğünde, Mete’nin abisi Kerim sanmıştı ama emin olamamıştı. Onlara limon almaya gittiği gece onu hiç hatırlamamış olmasına rağmen, şimdi anlattığı çocukluk anılarını çok net hatırlıyordu. Bu adam hafızasının karanlığında kalmış tozlu raflara ışık tutuyor, ona uzun zamandır farkında olmadan arayıp, özlediği o sıcak hissi anımsatıyordu. O anlattıkça geçmişin parçaları birbirine oturuyor, her anı çocukluğunun yapbozundaki büyük resmi tamamlıyordu. Karşısındaki esmer adam, çocukluk zamanlarında onunla birlikte yaramazlık peşinde koşan en yakın arkadaşı Mete’ydi. Yüzleri, sesleri, hareketleri zamanla değişmiş, içlerinde kalan çocuksu özleri onları kendi yollarında yürütmüştü. İki yol ayrımının tekrardan birleştiği yola girdiklerinde değişimin uyandırdığı şaşkınlıkla afallamışlardı. Değişim, geçmiş yılların zihinde bıraktığı acı tadı sevmeyenler için kaçınılmazdı. Jale onu uzun zaman önce hafızasının kuytu köşelerinde unutmuş, yeni haliyle tekrardan tanışmak zorunda kalmıştı. Mete’nin çocukluğunu biliyor olsa da o artık içinde kelebekler uçuran farklı bir adamdı. Yıllar onun ruhunu bir hamur gibi şekle sokmuş, fırına vermişti.
Mete’nin gözünde, aralarındaki arkadaşlık zamanın yoğurduğu bir hamurdu, yıllarla harmanlanmış, ağır ateşte usul usul pişerken yavaşça kızarmış, adını henüz koyamadıkları leziz bir aşka dönüşmüştü. O, kendi payını kavrulup yanmadan ocaktan almayı başarmıştı. Jale, kalbinin kıyısında usulca yükselen bu sessiz ateşi zamanında fark etmeli, onu söndürüp, kendi payının kokusunu önce derin bir nefesle içine çekip teslim olmalı ve soğumadan lezzetine varabilmeliydi.
Yazın hafif esen meltemi, mutfağın aralığından usulca süzülürken, iki yürek ağır ağır pişen lezzetin etrafında dans ediyordu. Zaman, tıpkı nadide bir baharat gibi, ince ince harmanlanıyor; ne erken ne geç, tam kıvamında kalıyordu. Közün hafifçe yakan usul dokunuşu, ellerin uyumuyla birleşiyor; sabırla mayalanan hisler sofraya seriliyor, anın büyüsüyle renkler ve tatlar adeta şarkı söylüyordu. O mutfakta, zamanın nazik elleriyle yoğrulan her lezzet, aşka açılan kapı gibi aralanıyordu.
Ötede kumdan kale yapan küçük bir oğlan, ayağa kalkıp kahkaha atarak annesine koştu. Jale oğlana gülümserken, “Onu affet sevgilim. Yaralı bir ruhun ömrü de kısadır. Ruhunu acıtma, kalbini kötü duygularla deşip, içinde kin tutma. Affedici bir yüreğin, pişmanlığı da az olur. Ya yıllar sonra bir gün, anneciğin vefat ederse… Ona küstüğün için pişman olmayacak mısın? Bunu biraz düşün, ani kararlar verme.”
Jale güneşin, tenini yaktığını hissettiğinde vücuduna güneş kremi sürmeye başladı, “Hava dün nasıldı, şimdi nasıl? Epey ilginç doğrusu... Hava da senin gibi dengesiz işte!” Eliyle siyah güneş gözlüğünü yüzünden yavaşça çıkaran Mete, “Dengesiz olan ben miyim? Dün gece bana tokat attın, bugün yanıma oturmuş güneşleniyorsun. Dengesiz olan kim, bu apaçık ortada!” dedikten sonra kalkıp denize doğru yürümeye başladı. Arkasından gelen Jale onu bileğinden tutup durdurdu, “Bana baksana sen, yüzüme iyice bak! Bu beni son görüşün!” dedikten sonra sinirli bir şekilde havlusunu ve plaj çantasının içinde ne varsa toplamaya başladı. Mete şaşkın bir halde ona bakıyor, bu beklenmedik ani çıkışı sindirmeye çalışıyordu. Elbisesini üzerine geçiren Jale, arkasında bıraktığı adama dönüp bakmadı. Erkeklerin hepsi aynı değil miydi? Nasıl olsa birkaç gün sonra onu unutur, başka bir kadınla dolaşmaya başlardı. Kumda düşe kalka, hızlıca yürümeye çalışırken, içinde yanlış bir şey yaptığına dair bir his uyandı. Buna rağmen adımlarının temposunu arttırdı. Hayatına hep yanlış erkekler almıştı, ilişkilere olan güveni sarsılmış, aşktan da soğumuştu. Tüm bunların suçlusu Mete miydi? Tek sorun yeni bir aşka hazır değildi, belki de hiçbir zaman hazır olmayacaktı. Yeni bir aşk, kumsalda derine sakin adımlarla yürümek, denize alışana kadar üşümek demekti. Jale denize iskeleden atlamış, soğukluğuna alışamamış, vakit kaybetmeden çıkmıştı. Korkusunun üzerine yürümüş, fakat karşısına çıkan ilk engelde arkasına bakmadan kaçmıştı. Aşkın, arkadaşlıklarını bozmasından korkmuştu. Mete’nin söylediği gibi cesur bir kız mıydı? Eğer öyle olsa, ikisi de cesur insanlar olduğundan uyum sağlamazlar mıydı? Belki de sorun cesur bir kız olmasından kaynaklanıyordu. Bir mıknatısın birbirini çeken zıt kutupları değillerdi. Aşkta iki taraftan birinin korku ile beslenmesi, hep daha çok sevmesi mi gerekirdi?
Arkadaşlıkları, aşk ve sevgi arasındaki ince çizgi üzerinde yürürken dengesini kaybetmiş, boşluğun dibi görünmeyen sonsuz karanlığında kaybolmuştu. Bir yerlerde filizlenen aşkın tohumunu, o görmeden hangi rüzgâr alıp götürmüştü? Geride kalan boşluğun hayalinde, aşk da arkadaşlık da yoktu.

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bölüm 22 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bölüm 22 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BÖLÜM 22 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL