1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
252
Okunma

Oğuz, kapıyı çekerken annesinin gözlerindeki o tanıdık ifadeyi fark etti. Kararlı, ama bir yandan da kırılgan. “Anne, ciddiyiz biz. Düğün olana kadar burada kalsak, ne olur ki?” dedi. Sesinde hem umut hem de çekingenlik vardı. Yanındaki Ece, ellerini ovuşturarak yere bakıyordu.
Zeliha Hanım derin bir nefes aldı. Yirmi beş yıl önce, kendi kayınvalidesinin evinde geçirdiği o ilk günler geldi aklına. Tebessümlerle başlayan, ama sessiz eleştirilerle biten günler.
“Oğlum,” dedi sakin bir sesle, “bu iş nikâhla bitmiyor. Yuva, sorumlulukla kurulur.”
Ece başını kaldırdı, gözleri dolu dolu. “Teyzeciğim, biz sadece… yani, durumumuz…”
Zeliha Hanım elini Ece’nin omzuna koydu. “Biliyorum, kızım. Ama sevgi varsa, bir oda bile yeter. Yeter ki birbirinize tutunun.”
Oğuz’un kaşları çatıldı. “Anne, yabancılarla ev paylaşmak istemiyoruz.”
Zeliha Hanım hafifçe gülümsedi, ama sesi kararlıydı. “Peki, benim evimi pansiyon gibi kullanmak neden bu kadar kolay geliyor?”
Odanın havası bir an için ağırlaştı. Ece, Oğuz’un elini sıktı. “Haklısınız.” dedi usulca. “Biz bunu yaparız. Söz.”
Zeliha Hanım başını salladı, içinden bir şeylerin koptuğunu hissederek. “Ben de size söz veriyorum. Yalnız değilsiniz. Ama bu adımı siz atacaksınız.”
Kapı kapandığında, Zeliha Hanım koltuğa çöktü. Gözyaşları süzülürken, oğlunun çocukluk kahkahaları kulaklarında yankılandı. Kolay olanı değil, doğru olanı seçmişti.
07.07.2025 Yukarı Çağlar
Durmuş Ali ÖZBEK
5.0
100% (3)