0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
175
Okunma
Geçmişe Özlem.
Ev her ne kadar fiziken sessiz olsa da, hatıralar, sesler, kahkahalar ve yaşanmışlıklar o duvarlara sinmiştir. Bu yüzden bazen bir eşyanın yerinden, bazen mutfaktan gelen bir kokuya kadar her şey, çocuklarınızın veya torunlarınızın sanki hâlâ oradaymış gibi bir his uyandırmasına neden olabilir.
Ayrıca insan kalben bağ kurduğu kişilerin yokluğunu zamanla bir eksiklik değil, bir varlık gibi de hissetmeye başlar. Onlar fiziksel olarak yanınızda olmasalar da, düşüncelerinizde, kalbinizde ve dualarınızda hep sizinle oldukları için, sanki hep evdeymişler gibi gelir.
Ailenize, çocuklarınıza, torunlarınıza duyduğunuz bağlılık çok güçlü olduğu için zihniniz onları her an sizinleymiş gibi algılamak ister. Sevgi, zaman ve mekân tanımaz; bazen bir fotoğrafa bakmadan bile o insanı yanı başınızda hissedersiniz.
Bu duygu çoğu zaman yalnızlıktan değil, aksine geçmişteki dolu dolu yaşanmış bir hayatın etkisinden kaynaklanır. İçinizde o kadar çok anı, ses, koku, gülümseme birikmiştir ki, onlar sizinle yaşamaya devam eder
“Evde kimse yok ama ben yine de salondan gelen hafif bir ayak sesi duyar gibi oluyorum. Mutfağın kapısı hafifçe aralanıyor sanki… Oysa biliyorum, eşim ve ben yalnızız. Ama nedense içim, hâlâ çocuklar burada gibi… Biri üst kattan inecek, diğeri balkondan seslenecekmiş gibi geliyor...”
"Sanki Evde Hâlâ Kalabalık Var"
Bazen öyle dalıyorum ki…
Çocuklardan birinin ya da bir torunumun adını sesleniveriyorum birden. Sanki odadalar, bir köşede oynuyorlar ya da yukarıdan inmek üzereler gibi.
Hanım şaşkın gözlerle bakıyor bana:
“Bizden başka kimse yok ki evde,” diyor.
Haklı… Ev sessiz.
Eğer bu durum sizi zaman zaman hüzünlendiriyor ya da sıkıştırıyorsa, evet, bu biraz “ya bir gün hiç kimse kalmazsa?” duygusuna da işaret edebilir. Ama bu korku sizi yalnızca daha çok sevmeye, geçmişi daha çok sahiplenmeye yöneltiyor olabilir.
Acaba bu bir yalnızlık korkusu mu, yoksa sadece çok sevdiklerimi hâlâ içimde taşımam mı?
Ev sessiz olabilir…
Ama benim içimde hâlâ bir bayram sabahı kalabalığı var.
Ve galiba ben bu kalabalığı, yokluklarına rağmen sevmeye devam ediyorum.
Bir hekimin notu şudur:
"İçinizde taşıdığınız kalabalık, yalnızlığınızın değil, dolu dolu yaşanmış bir ömrün yankısıdır."
Bu, bir rahatsızlık değil.
Tam tersine: Zihniniz, geçmişin sağlam dayanaklarıyla bugün baş etmeye çalışıyor.
Yani bu seslenişler, o "evde biri varmış gibi" duyguları aslında zihninizin iyileşme çabalarının duygusal yansımalarıdır.
Kamil Erbil