0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
143
Okunma

Bazen hayat nefes almaktan zorlandığımız, boğulduğumuzu hissettiğimiz anlarla doludur. Tıpkı "havanın olmadığı yerde azalır insan" der gibi... Ruhumuzun, kalbimizin oksijene ihtiyacı varken, biz kendimizi bir kafesin içerisinde yada yanlış duraklarda beklerken buluruz. O duraklar ki, bizi ne ileriye taşır ne de geri dönecek cesareti verir. Sadece orada, zamanın ve enerjimizin sessizce tükendiğini izleriz.
Yanlış duraklar; belki tükenmiş bir ilişki, belki ruhumuzu beslemeyen bir iş, belki de asla ait olamayacağımız bir ortamdır. Buralarda durmak, her geçen gün içimizdeki ışığı biraz daha söndürür. Beklemekle geçer ömrümüz, oysa bilemeyiz ki beklediğimiz tren asla gelmeyecek. Bıraktığımız her bir nefeste, içimizden bir parça daha eksilir. Sanki görünmez bir el, bizi yavaş yavaş bizden alıp götürür.
İnsan azalır oralarda. Coşkusu, hayalleri, yaşama sevinci... Hepsi birer birer solar. Bazen bu azalmayı fark edemeyiz bile, çünkü o kadar yavaş ve sinsice ilerler ki, kendimizi bir boşluğun içinde bulduğumuzda şaşırırız. Ta ki bir gün, içimizdeki o derin boşluğu hissedene, nefes alamadığımızı anlayana kadar.
Belki de bu bir uyanıştır. Hava olmayan yerden gitmeli insan. Yanlış duraklardan cesurca inip, yeni bir nefes arayışına çıkmalı. Çünkü her birimizin içinde filizlenmeyi bekleyen bir umut, kanatlanmayı bekleyen bir ruh var. Ve unutmayalım ki, insan hava olan yerde, doğru duraklarda yeniden çoğalır, yeniden can bulur. Yeter ki, o yanlış duraklardan inme cesaretini gösterebilelim.
Vesselam...
30.06.2025