0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
264
Okunma
Gecenin bir vakti, mutlu olmamın gerektiği yerde ben gözyaşlarına boğulmuş öylece oturuyorum. inanır mısınız? Çok uzun zaman sonra beni mutlu edecek bir şeyle karşı karşıyayım hemde.Delilercesine istediğim bir şey avuçlarımın içinde ve ben ellerimi sımsıkı kapatmaya bile korkuyorum. Belki de farkında olmadan bu mutluluğu kendime layık görmekten bile çekiniyorum, bilmiyorum. Avuçlarımın içindeki kırık hatıralara öylesine alışmışım ki hayalini kurduğum mutluluğu görmek bile acı verici bir sancıya dönüşüyor. Yeniden kaybetme ihtimali varolan diğer bütün ihtimallerin önünü kesiyor. Çünkü ben ne zaman mutlu olduğuma inansam hayat tam o an önüme bir ket vurmakta hiç gecikmedi. İnsan üzülmeyi kendine alışkanlık haline getirebilir miymiş? diye düşünürdüm eskiden. Meğer alışkanlıktan fazlasına da dönüşebilirmiş.
şimdi içimde birbiriyle çelişen iki ses var. Biri üstesinden bir şekilde gelebileceğime beni inandırmaya çalışıyor. kabullenmeyi başarabildiğim acıları gerekçe göstererek. Bir diğeri ise bunun bardağın son damlası olduğunu, daha fazlasıyla karşılaşmamak için her şeyden vazgeçmeyi göze alabileceğimi söylüyor. Bense biliyorum bu iki yolda beni bir yere çıkarmayacak.
Böylesine bir belirsizlikte kalıyor olmak içimde her geçen gün bir şeyleri yitirmeme sebep oluyor sanki. Bütün istanbul’u ateşe verecek kadar öfkeliyim bu adaletsizliğe. Lakin öfkem bir beni kül ediyor. Artık hayatın yaşanılabilir bir yer oluşunu kendime hiçbir çünküyle bile mümkün kılamıyorum.
Hayatımızda ki bütün yaşanmışlıklar bizden belirli parçaları değiştirmek için varolurlar. Her Seferinde bu yeni değişimlerle devam edebilmektir asıl mesele. Bunun, gayet farkındayım. Benim kabullenmek istemeyişim, şuan ellerimde tuttuğum mutluluk için verdiğim nice çabaların çöp oluşundan ziyade bende yaratacağı tahribatın sonunda, kalan hayatımın her noktasında bu acıdan taşıyacağı izlerin oluşturduğu hayal kırıklığını hiçbir zaman tam anlamıyla yutamayacağımı bilmemden kaynaklanıyor.
Sonrasında verdiğim her kayıpta bu ukteyle ne kadar alakasız olursa olsun, gözyaşlarımın hep Onun için dökülecek gözlerimden. En mutlu anımda yüzümde kocaman bir gülümseme varken, aklıma geldiğinde mutluluğum ve gülümsemem sahteleşecek.Yalnız başıma herhangi bir yerde kahvemi içerken, gecenin ortasında su içmeye kalmışken, Sabahları ilk uyandığımda yatakta öylece uzanırken, okuduğum bir kitapta takılı kaldığım paragrafı düşünürken bu acı hep kalbimde bir süveyda olarak kendini hatırlatacak. Tam bu nokta da söylenecek başka bir şey kalmadı. Zaten söylenenlerinde bir anlamı kalmadığını farketmişsinizdir.