0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
186
Okunma
Bazen içimde bir şeyler sıkışıyor.
Tarifi yok.
Ne tam bir acı bu ne de bir huzursuzluk.
Sanki içimde bir yer, yaşamayı unuttu.
Veya hiç yaşayamadı.
Olacak gibiydi…
Tam olacak gibiydi.
Bir bakış daha, bir kelime daha, bir adım daha…
Ama olmadı.
Sanki kader bile sustu orada.
Sanki zaman, buraya kadar dedi.
Birine anlatmaya kalksam, cümlelerim eksik kalıyor.
Çünkü yaşanmamış bir şeyi nasıl anlatırsın ki?
Ne anı var, ne iz…
Ama ağırlığı, en derin izden daha ağır.
Yaşanmış olanlar bir yere kadar taşınır.
Zamanla yerini kabullenişe bırakır.
Ama yaşanamayanlar…
İşte onlar, öylece kalır.
Ne yaşanır, ne unutulur.
Sadece olsaydı diye iç çekilir.
Bir ihtimalin cenazesi bile kaldıramaz bazen insanı.
Ben susuyorum çoğu zaman.
Sustum artık.
Çünkü ne zaman konuşsam,
O hiç yaşanmamış şeyler boğazıma diziliyor.
Birbirine karışıyor kelimeler.
Ve her susuşum, içimde bir yangına dönüşüyor.
Bazı hikâyeler yazılmadan bitiyor.
Bazı duygular hiç doğmadan ölüyor.
Ve bazı insanlar,
Hiçbir zaman biz olamadan
Yabancılaşıyor birbirine.
Keşke demekten yoruldum.
Ama en çok da şunu biliyorum:
Yaşanabilecekken yaşanamayan şeyler,
İnsanı içinden içinden yakan sessiz yangınlardır.
Ve ben...
İçimde bir yangınla yaşamaya alışıyorum artık.
Vesselâm...
Esma Canyurt
5.0
100% (1)