Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Duran çardak
Duran çardak

BİR İLAÇ HİKAYESİ

Yorum

BİR İLAÇ HİKAYESİ

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

381

Okunma

BİR İLAÇ HİKAYESİ

Bir İlaç Hikâyesi
Eczanedeki bayan bir torba dolusu ilacı uzatıp “Buyur amca ilaçların hazır deyice”, ”Borcumuz nedir?” diye sordum: ”Ödemesi yok amca, geçmiş olsun” dedi, gülümsedim. Yanlış anlamış olacak ki “Amca neye güldünüz? Dedi. “önemli değil, yıllar önce ilaçla ilgili bir anı hatırladım, ona güldüm”. Gülümsedi.” Sakıncası yoksa bizimle de paylaşabilirmişsiniz?” Dedi. “Tabii neden olmasın, dedim; yalnız bir bardak çayınızı içerim haberiniz olsun.” Müşteri yoktu semaverde yeni çay demlemişler henüz içmeye başlamamışlardı. “Sen otur amca hemen getireyim, isterseniz kahve yapayım”.
Eczacı tanıdık idi akşam saatleri müşteride az olunca çaylar geldi. Sohbet başladı.
“Bundan yirmi üç yıl önce idi. Aralık ayı içinde gününü hatırlıyorum perşembe günü idi ama tam tarihi aklımda kalmadı. Rahatsızlandım. Bir baş ağrısı. Bir üşüyorum anlatamam. Çalışıyoruz arkadaşlar dediler bir doktora git. O zamanlar şimdiki gibi hasta hane yok. Çalışanların gidebileceği Samat’ya denilen bölgede bir hasta hane var. Muayene olmak başlı başına bir dert. İş yerinden vizite kâğıdı alacaksın, hasta hane önünde sıra olacaksın. Sıran gelirde muayene olabilirsin. Özel çalışan doktorlar var onlarda istirahat raporu veremiyorlar, verseler dahi sigorta kurumu kabul etmiyor. Neyse uzatmayalım arkadaşlar ikna ettiler. İnsan kaynaklarından ertesi güne vizite kâğıdı aldım. Akşam eve geldim. Yattım. Hanıma saat 22 de uyandırmasını söyledim. “Bir şeyler yese idin bari aç karına yatma dedi. Kalkınca yerim dedim. Sonra çay yapmış, yiyecek bir şeyler de hazırlamış uyandırdı. Kötü olmuştum. Yüzümü yıkadım. Elbisemi değiştirdim. Bir bardak çay içeyim dedim. Midem bulandı. Geç kalıyorum yemeyeceğim dedim. “Nasıl gideceksin bu halde” dedi. Üzgündü kendisi gelemezdi. Beşikte yeni doğmuş bebesi vardı, diğerleri küçüktü yalnız bırakamazdı. “Merak etme ben giderim Allah’ın izni ile deyice elime küçük bir poşet tutuşturdu. Börek var yemeye çalış Allah yardımcın olsun dedi.
Son otobüs23,30 da geçiyordu. Hızlı adımlarla durağa vardığımda otobüsün ışıkları göründü fazla beklememiştim. Hemen bindim. Otobüs Çatalca-Eminönü arasında çalışıyordu. Fındık zade de indim. Samatya ya vardığım zaman saat01,30du geç kalmıştım. Önümde uzun bir kuyruk vardı. Liste yapmışlardı ben 88.ci sıradaydım. Sıra gelir mi diye sordum birine 100 e kadar alıyorlar dedi. Hayırlısı inşallah dedim yapacak bir şey yok. Evi yakın olanlar evlerine gittiler, bizde bir duvar dibi bulup beklemeye başladık.
Saat 8,30 da sıra ile içeri almaya başladılar. Bekliyoruz önümde 15-20 kişi kaldı kapı kapandı. Öğle paydosu imiş, oranın müdavimlerine sordum, öğleden sonra devam ediyorlarmış. Yapacak bir şey yok bekliyoruz. Sonunda bizde hastane kapısından içeri girdik. Görevliye vizite kâğıdını ve sigorta defterini verdim. Baktı inceledi. Bir numara yazdı doktora geldik. Doktor yazdığı reçeteden başını kaldırmadan sordu. “neyin var” Rahatsızım dedim bütün vücudum ağrıyor ”yazdığı kâğıdı uzattı” ilaçlarını al “dedi. “sıradaki” diye bağırması ile kendimi kapının dışında buldum. Gelen adam beni dışarı itmişti. Oradan reçete kayıt kuyruğuna girdim. Sıra geldi imzalattım. Oradan vezne kuyruğuna girdim. Sıra çabuk geldi ilaçların parasını yatırdım aldığım makbuzla eczane yazan yerde kuyruğa girdim. İnşallah saat 16 olmadan sıra bana gelirdi. Yoksa yarın tekrar gelmek zorunda kalırdım. Saat15.40 sıra bana geldi makbuzu ve reçeteyi içeri verdim. Elinde iki beyaz bir kırmızı iki adet hap ile geldi. İlaçların diye elime tutuşturdu. Bunlar mı diye itiraz edecek oldum. Sıradaki diye bağırdı. Arkamda sabırsızla bekleyen adam beni iterek pencere önünden uzaklaştırdı. Elimde üç adet hapla kalakalmıştım. Ne işe yaradıklarını ne olduklarını bilmiyordum. Ağız dolusu bir küfürle yere savurdum. Eve geldiğimde saat 19 olmuştu. Bitkin yorgun divana uzandığımı hatırlıyorum. Kendime geldiğimde sabah olmuştu. Gözümü açtığımda hanım başucumda ağlıyordu korkmuştu. İyiyim korkma bir şeyim yok deyince bütün gece inledin. Uyandıramadım dedi.
Çayları tazelerken eczacı kız:
Allah devlete millete zeval vermesin. Zor günlermiş o zamanlar babamda anlatırdı, neler çekmişsiniz “dedi. Âmin dedik Allah devlete millete zeval vermesin.
Yıl 2025 ilaca da doktorada ulaşmak daha kolay. Allah kimseyi düşürmesin. Muhtaç etmesin. Devlete zeval vermesin. Devlet güçlü ise insan mutlu.
25 Haziran 2025

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir ilaÇ hikayesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir ilaÇ hikayesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR İLAÇ HİKAYESİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL