0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
298
Okunma

İki gündür kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Grip gibi bir şey olmalıydı, ama üşütmemiştim de.
Sürekli hapşırık, öksürük, bedende halsizlik yatağa düşürmüştü beni.
Gece bir ara ateşlendiğimi hissettim ve burnumun tıkanıklığından, nefes darlığı da çekmeye başlamıştım.
Gözlerimi açıp yatağın içinde şöyle bir doğrulduğumda, yatak odasının kapı önünde, gri-siyah tüylü iri bir kedinin oturduğunu gördüm.
Orada öylece oturmuş, direkt bana bakıyordu…
Gözleri ise gecenin karanlığında sarı bir projektör gibi parlıyordu.
“Allah, Allah” dedim. Nereden girmiş bu kedi içeri?
Hava sıcak diye yatarken, balkon penceresini açık bırakmıştım. Önünde parmaklık olduğundan güvenliydi. Oradan içeri girmiş olabilir desem, onun da önünde sineklik vardı.
Bunları aklımdan geçirirken, kedi hop!!! Bir sıçrayışta ayakucuma çıktı.
Öylece baka kaldım. Ürktüm de zira kedi, o garip gözleri ve içimi delen bakışıyla sanki dünyaya ait gibi değildi.
Bu arada öksürüğüm devam ediyordu ve nefes alma zorluğumda artmıştı.
Yatağın içine doğru kaydım ve gözlerimi kapattım.
Tekrar açtığımda kedinin orada olmamasını diliyordum, ama öyle olmadı. Kedi hala ayakucumdaydı.
Kafasını şöyle bir yukarı doğru kaldırdı sonra dilini çıkartıp gözünü benden ayırmadan, bir yalandı ve bana doğru gelmeye başladı.
Hani karabasan gelir de hareket edemez insan derler ya! Aynı öyle durmuş kediye bakıyordum.
Pikeyi yüzüme çekmek istiyordum, ama yapamıyordum.
Kedi geldi, geldi ve tam göğsümün üzerine oturup, başını boynuma doğru uzattı.
Eyvah! Dedim, vampir gibi, dişleyecek mi boynumu bu benim?
Soluk alıp verişlerim, kedinin nefes alış verişleri ile birbirine karışmıştı.
Kalp atışlarımın tik takları, kulağımda çınlıyordu adeta.
Gözlerimi sıkıca kapattım ve çaresiz kediye teslim oldum.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum.
Gözlerimi yeniden korkuyla açtığımda, sabah olmuştu. Ne üzerimde, ne de görünür bir yerde kedi-medi yoktu.
Hemen kalkıp etrafa bakındım. Balkon penceresini kontrol ettim. Cam hala açıktı ve sineklik de sapasağlam yerinde duruyordu.
Ne yaşamıştım ben öyle!
Rahmetli annem hayatta olsa ve bunu ona anlatsam “Senin yine bir tarafın açıkta kalmış kızım“ derdi.
Ne oldu bilemedim yani!
Ancak ateşim düşmüş, öksürüğüm kesilmiş, burun tıkanıklığım da yok olmuştu. Sanki kedi göğsümün üzerine yattığında, içimden hastalığı ve kötü enerjiyi kendi içine çekip, beni iyileştirmişti.
Artık bir rüya mıydı, yorsa bir kabus muydu gördüğüm bilmem.
Ben gece hasta yattığım yataktan, sabah resmen şifalanmış olarak uyanmıştım.
*