0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
279
Okunma

BİZ SEKSENLERİN NESİLLERİYİZ
Ben o yılları hasretle ve özlemle anıyorum ve ben diyorum ki bizler iyi ki o yılların çocukları olmuşuz
Sözlerime nereden başlayacağımı bilmezken bir yerlerden başlamam gerektiğini düşünüyorum
Belki şimdiki nesil hayretler içinde diyecek ki bana o dönemlerde iyi ki çocuk olmamışız iyi ki yaşamamışız hani bir söz vardır anlatılmaz yaşanır işte o söz tamda burada anlam kazanıyor.
Biz kendi oyuncağını kendisi yapan bir nesildik şimdiki gibi oyuncak beğenmeyen alış veriş mağazalarında çocuğum hangi oyuncağı daha çok beğenir diye telaş içinde kararsız kalan anne ve baba mız olmadı ama biz yaşadığımız çocukluktan hiç pişmanda olmadık biz çocukluğumuz da mevsime göre kendi oyuncaklarımızı yapar oynardık.
Marka takıntımız hiç olmadı gerçi seçme hakkımızda yoktu bizim bir kara lastik ayakkabıyı yıllarca eskiyene kadar giyerdik ilkokula başlarken alınan bir çantayı ve kara önlüğü okul bitene kadar (beş yıl) kullanmak zorundaydık.
Fakirdik ama huzurluyduk belki her şeyi alıp yiyemiyorduk istediğimiz gibi giyinemiyorduk ama yediğimiz inde giydiğimiz inde kıymetini biliyorduk biz yeme sekte dün bizde yedik giyme sekte ondan benimde var diyen bir nesildik
Teknolojinin olmadığı çağda yaşadık biz bilgisayar oyunları yerine gerçek oyunlar oynardık biz diyorum çünkü tek başına değil beraber oynardık telefon yoktu önceden haberleşir randevulaşırdık herkeste o randevuya uyardı televizyon ve internet yoktu ama akşamları güzel sohbetler olurdu.
mesela radyoda temsil olurdu akşamın belirli saatlerinde o kadar gerçekçi ve severek dinlerdik ki adeta televizyonda oyuncuları görürcesine ve hatta o temsilin konusunun içinde bulurduk kendimizi
Biz her yere yürüyerek giderdik ne bir bisikletimiz oldu nede babamızın arabası vardı uzağa da yakına da yürüyerek giderdik gerçi çokta ihtiyaç duymazdık vasıtaya dünyamız küçüktü ama herkesin kocaman yüreği vardı
Her akşam ya misafir olurdu ya da gidilirdi soğuk kış gecelerinde sıcak sobanın başında sıcak çay eşliğinde tarifi mümkün olmayan sohbetler büyük küçük herkesin katılabildiği konular konuşulurdu zaman nasıl geçer anlamazdık
hiç unutmuyorum bir yere misafirliğe gideceksek erkenden yemek yerdik ve acele ederdik babam derdi ki hadi acele edin misafir gelmeden çıkalım yani şunu demek istiyorum her akşam ansızın misafir gelebilirdi telefon yoktu ara yıp ta müsait misiniz denmezdi kapılarda kilit yoktu herkes çat kapı girebilir di o denli güven vardı
iş paylaşımı yapılırdı büyük küçük demeden herkes bir işin ucundan tutardı çeşmeden su getirilecek (evlerde su yoktu) odun kesilecek büyük baş küçük baş hayvanların yemi verilecek altı temizlenecek soba yakılacak hayvanlar otlatılmaya götürülecek (hiç unutmuyorum birkaç bayramın ilk günü hayvanları otlatmaya götürmüştüm) vs. haftada bir banyo yapardık (pazartesi günleri) ama hiçte kokmazdık o kadar sert soğuk kışlar geçirirdik ama hastalanmazdık
Bir gün dişim ağrıyor dedem rahmetli ile terzinin sağır derlerdi (mekanları cennet olsun) çarşıda onu arıyoruz neyse bulamadık eve dönüş yolunda denk geldik o da çarşıya gidiyormuş benim torunun dişi ağrıyor dedi dedem yol kenarına (hendek deriz) oturttu beni aç ağzını bakayım derken adam ne ara kerpeteni çıkarmış tuttu benim dişi daha dur demeden çekti oracıkta meğer adam cebinde taşırmış kara kerpeteni ama yinede güzeldi çocukluğumuzun günleri.
Aslında yazılacak çok şey var ama okumaktan sizleri sıkmak ta istemiyorum kısaca seksenli yılları özetlemeye çalıştım umarım sıkılmadan okursunuz
13 Nisan 2025 Pazar ALİ BALABAN