0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
235
Okunma
Ruhumun hicranıyla baş başa kaldığım, insanlardan kaçıp, Allah’a firar ettiğim vakitler...
İçimde suskun bir çığlık büyür. Ne kelimeler sığar bu sessizliğe, ne de bakışlar anlatır derinliğini. Herkes bir şeyler söylerken ben suskunluğun lisanını seçerim. Çünkü ancak sessizlikte yankılanır kalbin asıl feryadı.
O an, bir damla gözyaşı gibi kayar içimde zaman. Ve ben, dünya gürültüsünden uzak, Rabbim’in huzurunda tükenirken tümlenirim. Kendimi en çok yitirdiğim yerde bulurum. Sıyrılırım yüklerimden, insanlar tarafından giydirilen kimliklerden…
Ve bir tek ben kalırım. Yaralı, yorgun ve muhtaç bir kul.
Secdeye kapanırım sonra. Başımı toprağa koyduğumda, sanki kalbimi Rahmân’a sunuyormuşum gibi...
İşte orada, içimdeki hicran dile gelir. "Ben geldim Rabbim," der gibi. Ne kadar eksiksem, o kadar yakın hissederim O’na. Çünkü O, eksiklerimizi en iyi bilen ve en çok tamamlayandır.
Bu kaçış değil, aslında dönüş. İnsanlardan değil, insanlıkla arama giren perdelerdendir kaçışım. Kalabalıkların içinde yalnızlaşınca, yalnızlığın içinde Mevlâ’yı bulmak ne büyük saadet...
Bazen diyorum ki: Kalbim O’ndan başka kimseye emanet edilemeyecek kadar narin. Bu yüzden belki de her yalnızlık, Rabbimle randevudur aslında.
Vesselâm...
Esma Canyurt
5.0
100% (2)