Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
TİLHABEŞLİ FİLOZOF

Tomurcuklara Adanmış Zaman

Yorum

Tomurcuklara Adanmış Zaman

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

266

Okunma

Tomurcuklara Adanmış Zaman

Tomurcuklara Adanmış Zaman

Ben, yeri belli bir çağın veya zamanı sınırlı bir olayın tanığı olmayı hiç istemedim. Ben, zamana kayıtlı bir an değil, zamanın kendisinde eriyen bir nefes olmayı diledim. Bir ömür değil, çağlar boyunca süzülen bir ruh... Gözle görünmeyen, fakat hissedildiğinde kalpleri titreten bir varoluş hayal ettim. Her mevsimde bir tomurcuk gibi açan, kokusuyla en karanlık zihinleri bile aydınlatan bir çiçek olmak istedim. İşte bu yüzden yürümeye başladım yola, görünmeyene tutunarak, görünenden uzaklaşarak. Her baharda yeniden doğan doğa gibi, ben de her çağda yeniden doğmak istedim. Ama şimdi görüyorum ki; gökyüzü açık, duvarları olmayan bir zindanın tam ortasında yaşam denen görünmez parmaklıklar arasında tükenmekteyim. Ruhum, bu özgür görünen tutsaklıkta her geçen gün biraz daha daralıyor.

Her şeyin hayalini kurduğum gibi olmadığını fark ettiğimde gözlerimi açmıştım. Uyanışım bir ürkmeyle başladı. Mevsim bahardı belki, ama ruhuma çöken gri perdeler, çiçeklerin bile rengini soldurmuştu. Yaşam bana bir tablo sundu; çiçek mevsimi gelmeden tomurcukları budayan, yeşerecek her umudu bastıran bir tablo. Oysa ben o tomurcuklarla bir hayat kurmuştum. Adı sanı olmayan, belki de varlığı benden başka kimsenin bilmediği o düşsel çiçeklerle örülü bir dünya.

Bu dünya gerçek değil belki, ama orada umutlarım yaşıyor. Orada, kargaların arasında bülbüller de var, zehirli zakkumların arasında menekşeler de. O hayali dünyada her şey daha güzeldi. Zaman orada farklıydı, anlam zamana değil ruha bağlıydı. Ama bu gerçeklik... Bu yeryüzü... Tenime dokunan, yüreğimi delen bu soğuk gerçek... Hayal ettiğim hiçbir şeye yer bırakmıyor.

İçimde bir med-cezir var. Bazen çekiliyorum içime, bazen dalgalar gibi taşmak istiyorum. Ama her defasında kıyıya vurmadan geri dönüyorum. Bu gidiş-gelişler beni tüketiyor. Ay bile uzak artık bana. Belki de bu duygular sahte, belki de suni bir şekilde tetikleniyor hepsi. Med-cezirler, suni depremler gibi içimde oluyor. Birileri benim içime dokunuyor gibi. Sanki görünmeyen eller var, umudumu manipüle eden, ruhuma basınç uygulayan.

Ama ben direnmek istiyorum. Her şeye rağmen. Bu bahar mevsiminde, bir kez daha çiçekler açsın istiyorum. Kuşlar ötüşsün, gökyüzü mavi olsun, çocuklar gülsün. Tüm kuşlar karga değil ki, tüm çiçekler zakkum değil! Dünyayı bize dar edenlerin suratına, bir çiçekle meydan okumak istiyorum. Kendi iç dünyamda başlattığım bu isyanı, tomurcuklara duyurduğum bu umudu gerçeğe çevirmek istiyorum.

Ve sonra... Tüm bunlar olduktan sonra... Belki de usulca çekilirim zamanın kıyısına. Ne bir uğultu bırakırım ardımda, ne de alkışa ihtiyaç duyarım. Yalnızca, rüzgârla taşınan bir çiçek kokusu gibi dokunayım insanların ruhuna. Ne yakarışla anılayım ne methiyelerle, yalnızca derin bir huzur bıraksın adımın geçtiği yerlerde. Zarif, incelikli ama sarsıcı bir iz olayım; mevsimlerin eskitmediği, yılların silemediği... Sadece bir çiçeğin en saf halindeki varoluş gibi, sessiz ama unutulmaz.

Selam olsun, kök salmayı bilen tüm çiçeklere... Ve o acılarla örülmüş coğrafyalarda, köpeklerin ağzında taşınan masum yavrulara... Her gün ekranlarınızdan süzülen, ama bir türlü yüreğinize değemeyen o yakıcı sahnelere... Ben buradayım, buradan haykırıyorum! Ey saraylarda hüküm süren kudret sahipleri! Gün gelecek, o çocukların gözyaşları birer birer karşınıza dikilecek. Artık danışmanlarınız olmayacak yanınızda, ne korumalar ne de kamera arkası makyajlar... Yapay güvenlik duvarlarınız çökecek. O gün, yalnızlığın soğuk nefesi teninize dokunduğunda zebanilerin avuçlarında bir bir savrulacaksınız. Adalet geç gelmeyecek, tam vaktinde çat kapı gelecek!

Ve işte şimdi... Perdeyi indiriyorum. Ama bilin ki, bu sessizlik bir vedaya değil, yeni bir dirilişe gebedir. Sessizlik sanılan bu an, belki de toprağın bağrında bekleyen bir tohumun çatlamaya başladığı andır. Belki de görünmeyen bir kökten yeryüzüne ulaşacak yeni bir baharın habercisidir. Çünkü umut, toprağın en derin yerinde bile kök salmayı bilen bir mucizedir. Ve ben, o mucizenin gölgesinde büyüyen, tomurcuklara adanmış bir ruhum.

Çünkü ben... Tomurcuklara yalnızca sevdalı değil, onların uğruna varlığını adayan, her açan çiçekte kendi ömrünü tüketmeye hazır bir ruhum. Her filizlenen umutta bir nefes, her yeşeren hayalde bir kalp taşıyan... Toprağın bağrında sabırla bekleyen, kokusuyla karanlığı delmeye ant içmiş bir diriliş neferiyim.

Erol Kekeç/17.05.2025/Sancaktepe/İST

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Tomurcuklara adanmış zaman Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Tomurcuklara adanmış zaman yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tomurcuklara Adanmış Zaman yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL