Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
hacengiz
hacengiz

BEYİN, Kâinat; Ölçülemeyen Cennet

Yorum

BEYİN, Kâinat; Ölçülemeyen Cennet

1

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

239

Okunma

BEYİN, Kâinat; Ölçülemeyen Cennet

BEYİN, Kâinat; Ölçülemeyen Cennet

Beynim bayram etti. Çünkü beynim, arka arkaya, kendisiyle ilgili iki eserle buluştu. Birincisi, Dr. Frank Vertosick Jr.’ın, TÜBİTAK Yayınlarından çıkan, “Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün” adlı kitabı. Diğeri, sevgili dostum Zafer Güder’in dijital olarak gönderdiği, Prof. Dr. Türker Kılıç’ın, “Bağlantısallık ve Yaşamdaşlık” adlı kitabı… Her iki yazar da beyin cerrahı… Beyni enine boyuna, her yönüyle incelemiş bilim insanları.
Kendisini anlatan kitapları okumaya hazırlanırken beynim mutlu oluyor. Kendinin derinlemesine tanıtılmasından, kendisiyle ilgili sorulara cevap bulmaktan kim memnun ve mutlu olmaz?
Vertosick’in yazdıkları bir öyküye hatta romana konu olacak nitelikte… Onun yazdıklarını sonraya bırakalım. Şimdi, Prof. Türker Kılıç’ın kitabından ilginç gözlem ve tespitleri paylaşalım, onunla ilgili görüşlerimi sunayım ve biraz da sorgulayalım!
Kitapta ilk dikkatimi çeken ve zihnimde derin bir iz bırakan iddia; “insan beyninin insanüstü yeteneklere sahip olduğu” iddiası ve peşinden gelen, "insanüstü zekâ" kavramı oldu. Çok ilginç değil mi: İnsanın içinde, insanın bir parçası ama insanüstü! Demek ki hepimiz aslında, kafataslarımızın içinde insanüstü bir değer, büyük bir zenginlik taşıyoruz. Ancak büyük çoğunluğumuz bunun farkında bile değiliz! Farkında olmadığımızı nereden biliyorum? Çünkü farkında olsak kullanırdık. Kullandığımız zaman da bugünkü halde olmazdık. Kişi olarak, toplum olarak bugünkü halde olmazdık.
Prof Kılıç; bizi yeni bir kavramla tanıştırıyor: YAŞAMDAŞLIK! Buna göre, “toplum birbirinden ayrı bireylerin toplamıdır anlayışından, toplum bireysel ağlardan ve topluluklardan oluşur” tespitini yapıyor. “Birlikte bilmek, birlikte merak etmek” gerektiğini savunuyor. “MERAK, yaşamdaşlığın en önemli özelliğidir” diyor.
Kılıç, bilinci, “seçim yapabilmek” diye tanımlıyor. Ona göre, yaratıcılık da “daha önce yapılmayan ve yaşanmayan”dır. Beyin ise, “yaşam yaratan organdır.”
YAPAY ZEKÂ için, “tanım gereği, yapay zekâ, bilgi işleyen ve seçim yapmayı öğrenen bir bilgi sistemi olduğu için BİLİNÇLİLİK özellikleri taşır” diyor.
Değerli bilim insanı, ayrıca, şunları söylüyor: “Yaşamımızı belirleyen esas unsur madde değil, enerjidir. Enerji maddeyi yaratır.
Yaşamdaşlığın yeni bir hukuk anlayışı olacak; buna EKOLOJİK HUKUK diyenler var.
İYİLİK ve YARATICILIK: Yeni uygarlığı üretebilmek için şart! Buna, zekâ ve çalışkanlığı eklemek gerekiyor.
On yıllık bir çalışma sonunda, insan beyninin simülasyonunu elde etme amacının ulaşılamaz bir hedef olduğu ortaya çıkmıştır.”
Bunların hepsi benim aklıma yatıyor. Hocayla hemfikirim, onu destekliyorum.
Kılıç Hoca, bizi yepyeni bir kavramla daha tanıştırıyor: Laniakea! Bu kelime Hawaii dilinde, “ölçülemeyen cennet” anlamına geliyormuş. Kitaptan anladığım kadarıyla, Hoca bunu, 20 milyar galaksilik kâinatı tanımlamak için kullanıyor. Bunu da beynimizle ilişkilendiriyor. Yani “insanüstü” beynimiz, her bir beyin, birer “laniakea”. Peki insan çocuğu bu zenginliğin kıymetini biliyor mu? Hayır! Çünkü bilse ondan yararlanır, onu kullanırdı.
İnsan beynini neden kullanmaz?
Herhalde bedava olduğundan. Bişeyin kıymeti olması için illa parayla ölçülmesi, çok çok çok pahalı olması lâzım! Tanrı, bu inanılmaz zenginliği kafataslarımızın içine bedavadan yerleştirince hiç kıymeti ve önemi olmuyor anlaşılan.
Bedava deyince, çok faydalı ama bedava olduğu için hiç iltifat görmeyen bir zenginlik daha var: Oksijen! Derin nefesle içimize doldurabileceğimiz oksijen. Bunu TV kanalları, sosyal medya, gazeteler o kadar çok anlattı ki bilmeyen kalmadı. Ama uygulayan var mı? Pek yok!
Haplardan mucize bekliyoruz. Bir hap atacağız, ağrımız-sızımız kalmayacak, 25 yaşlarımıza dönecek, atik-tetik dinç ve enerjik olacağız. Olmuyor, hapı yuttuğumuzla kalıyoruz. Oysa derin nefes egzersizleri mucizeler yaratıyor! Tabii o da bedava… Onun için onu uygulamak da hiç aklımıza gelmiyor. Hiç değerli değil!
Tekrar kitaba dönelim: Türker Kılıç, sayısı 100 milyar olarak öngörülen beyin hücrelerinin meydana getirebileceği beyin kapasitesini 2 üzeri 100 milyar olarak veriyor. Oysa ben beyin kapasitesinin 100 milyar üzeri 100 milyar olması gerektiğini savunuyorum. Gerçi, her iki halde de ortaya hesaplanması imkânsız rakamlar çıkıyor ama benim hesaplamamda, daha ilk çarpımda devasa bir rakam elde ediliyor.
Türker Hoca, fikirlerinin Spinoza ve Mevlana’nın öğretilerine yakın olduğunu, onların da kendi söylediklerine benzer şeyler söylediğini dile getiriyor. Kitapta, “Spinoza’nın anlamak ve bilmek sevincine uzanan akılcılığı”yla kendi tezlerinin yakınlığını vurgulayan Kılıç’ın, Mevlana’nın hangi öğreti veya akılcılığını kendi düşüncelerine yakın bulduğunu anlayamadım. Nitekim Mesnevi’nin hiçbir yerinde, Mevlana’nın “bağlantısallık ve yaşamdaşlık”la ilgili bişeyden bahsettiğini de hatırlamıyorum.
Burada yazdıklarımız çok kısa bir özet… Prof. Türker Kılıç’ın eseri mutlaka okunmalı. Kitabı bana göndererek bu büyük zenginlikten yararlanmamı sağlayan değerli dostum Zafer Güder’e yürekten teşekkür ederim.


Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Beyin, kâinat; ölçülemeyen cennet Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Beyin, kâinat; ölçülemeyen cennet yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BEYİN, Kâinat; Ölçülemeyen Cennet yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
M.Y.
M.Y., @m-y
26.9.2025 12:44:57
Yazınızda kırıntı kabilinden de olsa birkaç ufuk açıcı cümle var.
saygılar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL