0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
180
Okunma
TARAFSIZ OLABİLMEK YA DA KABUĞUNA ÇEKİLMEK
Tarafsız olmak ya da olabilmek… Ne mümkün!
Olaylara ön yargısız, tarafsız bir gözle bakabilmek günümüzde pek mümkün görülmüyor. Eğer böyle bir yola başvurursanız en yakınınızdaki kişiyi, eşinizi, dostunuzu incitmiş, kırmış olabilirsiniz. Bu kırgınlık sizin, insanlardan uzaklaşmanıza ya da insanların sizden uzaklaşmasına sebep olabilir. Çünkü insanlar hep kendi duymak istediklerini beklerler yakınlarından. Eğer öyle yapmazsanız incinirler. İncinmekle kalmayanlar size şiddetle karşılık vermeye, sizi ikna etmeye çalışır. Olur olmaz delillerle karşınıza çıkar. Sunduğu delillere sizin de inanmanızı ister/bekler… Bu deliller de nedense sağda solda, sosyal medyada, onun bunun ortaya attığı bazen iftira, bazen kurgulanmış bilgi ve haberlerdir. Herkes kendi inandığının doğru olduğu hususunda karşısındakine yüklenir. Karşısındakinin de bu bilgi ve haberlere inanmasını bekler. Bu tür tarafgir ifadelere karşı cevap verdiğinizde problem başlar.
Siyasi arenada, iktidar ya da muhalefet savunucuları arasında bir fark yok…
İktidarı savunanlar için, muhalefet hep yalan yanlış bilgilerle iftiralarda bulunuyordur. Söylediklerinin hiçbir önemi yoktur, yalandır, iftiradır. Muhalefeti savunanlar ise temelde iktidarı eleştirmek önyargısındadır ve yapılanların hepsi yanlıştır. Her işte hırsızlık, yolsuzluk, yakınları kayırma ve rant vardır… Her ihale, yapılan her icraat yolsuzluk ve hırsızlık üzerine kurgulanmıştır.
Yapılan iyi ve güzel işlerde bile bir şüphe, bir şaibe arama çabaları… Neredeyse milli güvenlik ve terörle mücadele konularında yapılanlar bile önemsiz, gereksiz icraatlardır. Komşularla ilişkilerimizin kötü olmasında sanki Türkiye sorumlu ve sorunlu, aynı zamanda iktidarın beceriksizliğidir. Askerlerimizin Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ve diğer operasyon bölgelerinde olmalarının gereği yoktur. Yok, eğer var diye düşünüyorlar idiyse de bunu açıkça ifade edemediklerini görüyoruz…
Olaylara, iktidar ve muhalefet yanlısı olmadan bakabilmek pek mümkün değil. Muhalefeti eleştirirseniz hemen iktidar yanlısı, iktidarı eleştirirseniz muhalefet yanlısı hatta hain bile oluveriyorsunuz. İş öyle bir raddeye ulaşıyor ki; beş vakit namazındaki muhalefet yanlısı bir yakınımız Müslümanım, diyen birine “kâfir” yaftasını yakıştırabiliyor. Sırf iktidar yanlılarının Müslümanlık referansları üzerinden/yüzünden, Müslümanlara saldırabiliyor. Müslümanların ne kadar Müslüman olmadıklarını anlatmaya hatta Müslümanlardan uzak durmaya çalışıyor olması bile kendi Müslümanlığının farkındasızlığı çelişkisi içinde boğulup gidiyor. İktidar yanlısı Müslümanlar ise bunun umarsızlığında; bildiğini okuma, gördüğünü yapma gayretinde, hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi hayatına devam edebiliyor.
Ne hale geldik! Müslüman, Müslümana karşı… İktidar da muhalefet de bu durumdan ne rahatsız ne de şikâyetçi… Bir akıntıya kapılmış gidiyor insanlar. Herkes kendi sürüsünü oluşturmaya çalışıyor. Bu sürülerden birine dâhil olanlar da bu sürüye katılmayanları suçluyor ya da soyutlama yoluna gidiyor. Yani bîtaraf olan bertaraf olur anlayışı ve dayatması…
Bizim tarafsızlık dediğimiz şey, tarafgirlerin olaylara tarafsız bakabilme kabiliyetleridir. Hiçbir şeye karışmamak demek değildir! Siz, at gözlüğü takıp karşı tarafa, yalan yanlış bilgilerle, dedikodu, iftira, gıybet gibi yollara başvurup, yargısız infaz yapmaya çalışırsanız bizim tarafsızlığımız sizin tarafgirliğinizden çok daha kıymetlidir.
Her hâlükârda olaylara tarafsız bakabilmek, olayları hakkaniyetle tahlil edip bir taraf oluşturmak pek mümkün görülmüyor. Bunca kirliliğe rağmen temiz kalabilmek, tarafsız olabilmek için bertaraf olmayı göze alanlar belki de en zoru başarmaya çalışıyordur. Her şeye rağmen olaylara tarafsız bakabilmek ya da kendi kabuğuna çekilmek çok daha kıymetli bir tavırdır herhalde…
04.06.2021