Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Ferda,ca
Ferda,ca
VİP ÜYE

“Kendi Tapınağımın Mahkumu”

Yorum

“Kendi Tapınağımın Mahkumu”

( 3 kişi )

2

Yorum

14

Beğeni

5,0

Puan

287

Okunma

“Kendi Tapınağımın Mahkumu”

“Kendi Tapınağımın Mahkumu”



Gölgemle tartışıyorum aynanın karanlığında
Kemiklerin arasında yankılanan sessiz çığlıklar
Krallığım çürüyen tahta oturmuş, ben tahttan indim,
İsyan, taç takmış bir deli kendi tapınağımın mahkumu.

Kara güller açar, zehirli, unutulmuş ve solgun
Dikenlerinde biter hayal kırıklıklarımın izleri
Ayna kırılır, yansımalar çoğalır, çoklu kişilikler
Her biri bakar bana, felaketimin yoldaşları gibi.

Kendimden üstün biri vardım, gölgemde yabancı
Gülüşümden çaldım, düşürdüm maskelerimi birer birer,
Karanlıkta büyüdüm, besledim yaralarımı sessizce
Aynalar bile kaçtı benden, hüzün ve sessizlikle dolu.

Yabancı bir kral gibi sürgünüm kendi sarayımda
Tahtımın altında çürüyen sırlar, açgözlü ve soğuk
İsyan eden bendim, değil mi? Kendi efendim,
Ama efendi bile korkar, esir olur kendi yıkımında.

Aşk mı dedin..
Yaralı bir leyleğin kanadına yazdım adını
Göğe çırpınışlarımda sen vardın
Dudaklarımın uçurumunda bekleyen cellat
Ve ben... kalbimi zincirledim senin idam sehpasına.

Kelebekler kanat çırparken, fısıldar içimde hayat
Mezarlardan yükselen sessiz fısıltılar gece yarısı
Masum bir gülüş saklıdır solgun yaramın içinde,
Bebek sesi yankılanır karanlığın tam ortasında

Nazik ellerim titrer ölülerin soğuk kucağında
Gülüşüm bir mırıldanış, mezar taşları arasında
İsyan değil, suskun bir ağıttır bu yalnızlık
Naifliğimin kıyısında, varoluşun uçurumunda.



Deneme Yazısı:


I. Bölüm — Sessiz Çığlıkların Yankısı

Gölgemle tartışırken, aynanın karanlığında, hayatın kırılgan ve acı dolu yanlarını keşfediyorum. Kemiklerin arasında yankılanan sessiz çığlıklar, içimdeki derin yaraların, ifade bulamayan duyguların simgesi. Krallığımın çürüyen tahtında yalnız bir hükümdar olarak, kendi isyanımla baş başayım. Tahttan indim, ama taç takmış bir deli gibi kendi tapınağımın mahkumu oldum.

II. Bölüm — Kırılan Aynalar, Çoğalan Benlikler

Unutulmuş duygular, tıpkı karanlıkta açan kara güller gibi; zehirli, solgun ve suskun. Dikenlerinde biriken hayal kırıklıklarımın izleri, içimdeki sancının kalıcı izleri. Ayna kırılır, yansımalar çoğalır ve her biri bana bakan çoklu kişilikler doğar. Bu parçalanmış benlikler, felaketimin sessiz yoldaşlarıdır.

III. Bölüm — Yabancıya Dönüşen Benlik

Kendimden üstün sandığım o benlik aslında yabancıydı; gölgemde yaşayan biri. Gülüşümü çaldım, maskelerimi düşürdüm. Karanlıkta büyüyüp, yaralarımı sessizce besledim. Aynalar bile benden kaçtı; hüzün ve sessizlikle dolu bu iç dünyada yalnız kaldım.

IV. Bölüm — Kendi Sarayımda Sürgün

Kendi sarayımda yabancı bir kral gibi sürgünüm. Tahtımın altında açgözlü, soğuk sırlar çürürken, isyan eden yine benim. Kendi efendim olsam da, bu yıkımda esir oldum. Çünkü en büyük esaret, kendinden kaçamamakmış.

V. Bölüm — Aşkın İdam Sehpası

Aşk, yaralı bir leyleğin kanadına yazdığım bir isim oldu. Göğe çırpınırken, sen vardın; dudaklarımın uçurumunda bekleyen cellat. Kalbimi zincirledim kendi ellerimle, idam sehpasına. Sevgi bazen en ağır mahkûmluktur.

VI. Bölüm — Kelebeklerin Fısıltısı ve Gece Yarısı

Kelebeklerin kanat çırpışı gibi hayat, içimde fısıldar. Gece yarısı mezarlardan yükselen sessiz fısıltılar arasında, solgun yaralarımın içinde masum bir gülüş saklıdır. Karanlığın tam ortasında yankılanan bebek sesi, yeniden doğuşun ve umudun işaretidir.

VII. Bölüm — Suskunluğun Ağıdı

Nazik ellerim titrerken, ölülerin soğuk kucağında
gülüşüm mezar taşları arasında mırıldanır. Bu yalnızlık isyan değil, suskun bir ağıttır. Naifliğimin kıyısında, varoluşun uçurumunda, insan kendisiyle yüzleşir; suskunluk, sözcüklerden daha ağır bir yük olur.

Ferdaca

Yazar Notu:

Bu deneme, şiirin karanlık ve parçalanmış iç dünyasını derinlemesine inceleyerek, insanın kendi benliğiyle olan sancılı mücadelesini anlatır. Kırılganlık, yalnızlık, isyan ve aşkın karmaşık ilişkileriyle örülü bu yolculuk, varoluşun uçurumlarında dolaşırken, aynı zamanda yeniden doğuşun da kapısını aralar.

Okuyucunun kendi içindeki gölgelerle buluşmasını ve orada yeni bir ışık yakalamasını umut ederim.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

“kendi tapınağımın mahkumu” Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz “kendi tapınağımın mahkumu” yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
“Kendi Tapınağımın Mahkumu” yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
şaire şebnem örs
şaire şebnem örs, @airc-ebnemc-rs
23.5.2025 20:17:35
5 puan verdi
Çok güzeldi .. tebrik ederim kaleminizi..
Etkili Yorum
Mustafa KURT
Mustafa KURT, @mustafa-kurt
23.5.2025 19:24:58
Siz derin bir edebi derinlik kazanmışsınız, ya şiir ve edebiyatla uğraşarak ya da bu işin eğitimini alarak. Anafikrinide yazıp koymuşsunuz. Şiir okuyup anlamayı bu kadar kolaylaştırıyorsunuz. Yeterki okuyucu istesin.

Tebrikler çok beğendim, emeğinize sağlık
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL