1
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
346
Okunma

Sessizliğin içinde yazılmış bir hikayeydi benimkisi...
Ne bir ses vardı etrafta, ne de bir kıpırtı.
Sadece ben...
Ve içimde yankılanan o derin sessizlik.
Dış dünya susmuş değildi, ben duymuyordum artık.
Kendi içime gömülmüş, düşüncelerimle baş başa kalmıştım.
Bir masa dolusu kitap önümde, sayfaları çeviren bile ben değilim sanki.
Zihnim orada değil, yüreğim başka bir zamana takılı kalmış.
Sessizliğin içinden süzülen duygularla yüzleşiyorum.
Hiçbir nota, hiçbir söz yardım etmiyor.
Bu yalnızlık benden doğmuştu, kimsenin sesiyle anlatılamazdı.
Oturuyorum, kendime bile yabancı gibi.
Bir boşluk büyüyor içimde, ne tarafa baksam onunla karşılaşıyorum.
Bir kalabalığın ortasında değilim, ama içimde bir izdiham var.
Sadece görünmüyor, sadece ben biliyorum.
Ve bir yerde kırılıyorum.
Bir kelimeye değil, bir insana değil.
Sadece... kendime.
Çünkü en çok ben susturmuşum kendimi.
En çok ben görmezden gelmişim duygularımı.
O an anlıyorum: yazmalıyım.
Çünkü konuşacak kimsem yok belki de…
Ama bir kağıt var önümde, dinleyen gibi.
Kalemimle sessizliğimi delip geçiyorum.
Cümleler dökülüyor içimden, ne bir melodiye ihtiyaç duyuyorlar, ne alkışa.
Yazmak...
İlk defa bu kadar gerçek geliyor.
Bir çığlık gibi, ama kimsenin duymadığı.
Bir dua gibi, ama sadece içimden geçen.
Ve bir sığınak gibi, ama yalnız bana ait olan.
Vesselam...
Esma Canyurt