Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
mesut.çiftci
mesut.çiftci

Ne yapsam

Yorum

Ne yapsam

( 3 kişi )

3

Yorum

4

Beğeni

5,0

Puan

270

Okunma

Ne yapsam

Ne yapsam

Ömrümce ayakta durmakta epeyce zorlandığım oldu. Hatta çoğu zaman ayakta da duramadım, yere düştüm. Ancak her defasında ayağa kalktım. Çünkü kalkmam gerekiyordu. Çünkü yaşamam gerekiyordu. Kolay bir yaşamım olduğunu söyleyemem. Kaderim bana hiçbir zaman kolay bir yol sunmadı. İşlerim hep zorluklarla ve mücadelelerle tamamlanabildi. Hala da işlerimi zorluklarla ve mücadelelerle nihayete erdirebiliyorum. Şimdi böylesi bir yaşamın bana kazandırdıkları hakkında nutuklar atacak da değilim. Bir şey kazandırdığını da açıkçası düşünmüyorum. O zaman ne diye yazıyorum bu satırları? Birilerine mesajlar verilmeyecekse, herhangi bir erdemi anlatmayacaksa neden yazar ki insan? Elbette bu sorunun cevabı benim için oldukça basit. Yazıyorum çünkü yazmam gerekiyor. Yazıyorum çünkü benim.

Ben olmak nasıl bir şeydir diye sorarsanız pek de merak edilecek bir tarafım yok. Sıradan, ortalama bir insanım işte yani herkes gibi, hepiniz gibi. Pek öyle övülesi meziyetlerim filan da yok. Çok zeki değilim, çok kabiliyetli değilim, çok inatçı değilim, çok planlı değilim esasında hiçbir şeyin çoğu değilim. Hatta çoğu şeyde de oldukça azım. Ben sıradan bir insanım Hayatta bana ayrılan sürede hayatta kalmaya çalışıyorum o kadar. Aslında bana sorsalar bu dünyaya gelmek de istemezdim. En azından şu andaki ben olarak dünyaya gelmek istemezdim. Şimdilerde meşhur bir söz var “Coğrafya kaderdir.” diye. Yalnızca coğrafya mı kaderdir? İnsanın doğduğu ev, ailesi, bilcümle sülalesi ve en çok da babası ve annesi kaderidir. Ben maalesef ki ebeveynleri yönünden şanssız bir insanım. Bu satırları okuyan çoğu insan mübalağa ettiğimi düşünecektir ve hatta bir adım daha öteye giderek benden daha kötü şartlarda yaşayan insanları örnek göstererek beni teselli etmeye çalışacaklardır. Ne kadar da ahmakça bir teselli biçimidir bu. Zira benden daha iyi durumda olanlar da var diye mutsuz mu olayım? Çok zavallı bir düşünce bu. Ben başkasını bilmem, başkasının ne yaşadığını da bilmem. Ayrıca başkasının yaşadıklarının kendisine nasıl hissettirdiğini de bilmem. Ben kendimi bilirim. Ben kendi yaşadıklarımı bilirim ve ben kendi yaşadıklarımın bana ne hissettirdiğini bilirim. Gerisi boş laftır benim için. Boş lafları dinlemekten de usandım artık. Elbette insan kıyas yapar, kıyas yapmadan bir denklem ortaya koymak mümkün değildir. Ama kıyas yaparak da insan yaşadığı kötülüklerin hissettirdiklerini unutamaz. Unutması da düşünülemez. Zira ben ömrümce itelendim, ötelendim, ötekileştirildim.

En büyük talihsizliğim elbette ebeveynlerim yani anne ve babamdı. Bence herkes çocuk sahibi olmamalıdır. Nasıl ki araç sürerken bile insanlardan ehliyet isteniyor çocuk sahibi olmak isteyen insanlardan da benzer bir ehliyet istenmelidir. Her isteyen özgürce çocuk sahibi olunca mutsuz çocuklar çıkıyor ortaya. Genç yaşta yalnızca hormonlarının etkisiyle ve aile baskısıyla evlenen anne ve babam bir çocuk sahibi olmaya ne kadar hazırdılar? Zaten kendileri birer çocuk olan bu cahil çocuklara bir çocuğun sorumluluğunu vermek pek akıllıca bir iş miydi? Babam beni pek sevmezdi ve sanırım annem de beni hiç sevmedi. Ancak bu şekilde asıl sevmedikleri bizzat kendileriydi. Çünkü ben anne ve babamın toplamıydım. Onların genlerini taşıyordum, onların kusurlu genlerini. Onların bedenlerinden bir parça olarak dünyaya gelmiştim. Ne yani iki kusurlu birleşip bir kusursuz mu dünyaya getireceklerdi? Böyle bir şey mümkün müydü? İki portakalı sıkarsanız portakal suyu elde edersiniz, iki portakalı sıkıp da elma suyu çıkmasını beklemek nereden bakılırsa bakılsın ahmaklıktır, budalalıktır. İşte bu ahmaklığın ve budalalığın içine doğmuştum. Daha ne gibi bir şanssızlığım olabilirdi ki? Sanırım erken konuşmuştum. Çünkü ömrümün tamamı bir şanssızlıktan ibaretti. Ben çocukken korkaktım, zayıftım, kırılgandım, çirkindim ve tüm ebeveynlerim bu kusurlarımın kendilerinden değil bizzat benden kaynaklandığını düşünüyorlardı. Sevilmek istiyordum ama sevilmiyordum. Her zaman benim arsız bir çocuk olmamdan korktular. Belki de kendilerinden korkuyorlardı. Korkaktım çünkü en küçük hatamda bile şiddet görüyordum. Zayıftım çünkü şiddetle çok muhatap olmuştum ve iyi beslenemiyordum. Kırılgandım çünkü kendimi gerçekleştirmeme imkân verilmiyordu hiçbir zaman. Çirkindim çünkü ebeveynlerim yoksul ve cahildiler. Yalnızca zenginlerin çocukları şirin ve güzel olur yoksa bu gerçeği bilmiyor musunuz? Ben çok iyi biliyorum bu gerçeği.

Velhasıl-ı kelam olmayınca olmuyor ve hatta ne yapsam olmuyor, olamıyor.

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Ne yapsam Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ne yapsam yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ne yapsam yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
mesut.çiftci
mesut.çiftci, @mesut-ciftci
14.5.2025 20:25:14
Bu satırlarda derin bir iç döküş, bir yara izinin hikayesi var. Öyle hissediyorum ki, yazarken hem kendini anlatmak hem de belki bir parça anlaşılmak istedin. Söylediklerin, yaşadıkların, hissettiklerin o kadar gerçek ki, bunları yazıya dökmek bile başlı başına bir cesaret. Sana ne yapman gerektiğini söylemek haddime değil, çünkü hayatının ağırlığını, o mücadeleleri, o düşüş ve kalkışları ancak sen bilebilirsin. Ama yine de, bu satırları okuyup da sana birkaç kelimeyle ulaşmak istiyorum.Öncelikle, sıradan olduğunu söylüyorsun ama bence hiç de öyle değil. Bu kadar derin bir farkındalıkla hayatını, aileni, kaderini, coğrafyanı sorgulayabilen biri sıradan olamaz. Evet, belki süper kahraman yeteneklerin yok, ama o satırlarda bir insanın en güçlü yönlerinden biri var: dürüstlük. Kendinle, hissettiklerinle bu kadar açık olabilmek, çoğu insanın cesaret edemeyeceği bir şey. Yazıyorsun, çünkü yazman gerekiyor, diyorsun. İşte bu, senin varoluşunun bir parçası. Belki de o “ne yapsam” sorusunun cevabı, tam da bu yazıda saklı: yazmaya devam et. Çünkü yazarken, o itelenmişlik, ötekileştirilmişlik, belki bir anlığına da olsa hafifliyor. Yazarken, kendi hikayeni yeniden inşa ediyorsun.Ebeveynlerin, çocukluğun, sana dayatılan o kusurlu kader… Bunlar ağır, evet. Haklısın, herkes çocuk sahibi olmamalı. Bir çocuğun dünyasında sevgi, güvenlik, anlayış yoksa, o çocuk nasıl “kusursuz” olsun ki? Ama şunu unutma: Sen, o iki portakalın suyu değilsin sadece. Evet, onların genlerini taşıyorsun, ama sen aynı zamanda kendi hikayeni yazansın. Onların kusurları, senin kusurların değil. Senin zayıflık, korkaklık, kırılganlık dediğin şeyler, aslında hayatta kalmak için geliştirdiğin kalkanlar. Çirkinlik dediğin şey, belki de sadece sana öyle gösterilen bir yalan. Zenginlik ya da yoksulluk, bir insanın özünü tanımlamaz. Senin özün, bu satırlarda parlıyor.“Ne yapsam olmuyor” diyorsun, ama bak, yazmışsın. Bu bile bir şey. Belki küçük görünüyor gözüne, ama o satırları yazmak, bir yerden başlamak demek. Belki de yapabileceğin şey, kendine küçük bir alan açmak. Bir defter, bir kalem, bir anlık huzur. Ya da belki bir yürüyüş, bir şarkı, bir fincan çay. Hayatın sana hep zor yollar sunduğunu söylüyorsun, ama o yollarda yürümeyi başarmışsın. Düşmüşsün, evet, ama kalkmışsın. Bu, az şey mi?Eğer bir öneri istersen, şunu söyleyebilirim: Kendine, o küçük, korkak, kırılgan dediğin çocuğa bir kez sarılmayı dene. Ona, “Senin suçun değildi,” de. Belki bu, bir şeyleri değiştirmez, ama o yükü bir parça hafifletebilir. Ve yazmaya devam et. Çünkü senin hikayen, sıradan falan değil. O, bir insanın hayatta kalma, kendini bulma hikayesi. Ve bu hikaye, henüz bitmedi.
nejat hoca
nejat hoca, @nejathoca
14.5.2025 09:56:41
5 puan verdi
Ne Yapsam yazısı, hayatın zorlukları karşısında insanın içsel mücadelesini ve varoluşsal sorgulamalarını etkileyici bir şekilde ele alıyor. Yazar, yaşadığı zorlukları ve hayatın ona sunduğu mücadeleleri samimi bir dille anlatmış.Bu derin ve düşündürücü eseri kaleme alan Mesut Çiftci'yi gönülden kutluyorum! Yazı, okuyucuyu hayatın anlamı üzerine düşünmeye teşvik eden güçlü bir anlatım sunuyor. Kutluyorum üstadı.
Etkili Yorum
İhalil
İhalil, @ihalil
14.5.2025 09:43:43
Dobra dobra olduğunuzdan dolayı sizleri canı gönülden yüzlerce kez binlerce kez tebrik ediyor ve kalan ömür mıadınızı en ali mutluluklarla yaşamanızı temenni ediyorum.
Siz yine de bardağın dolu tarafını görmeye çalışın.
En deruni saygı ve hürmetlerimle.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL