0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
206
Okunma
Memur
Cemil’in memuriyet hayatı giderek zorlaşıyor. Ay başını getiremiyorlar. Evin kirası artıyor. Oğlu Emir’in okulunda "yüzme kursu" açılıyor ama ücreti yüksek. Emir de diğer çocuklar gibi kursa katılmak istiyor ama Cemil, oğlunun heyecanını yüzünde acı bir gülümsemeyle izlemek zorunda kalıyor. Bu sahnelerde karakterin çaresizliğini detaylı veririz: Mesela markette kasada eksik para çıkınca sepetten birkaç şeyi sessizce çıkarır...
Cemil’in yakın arkadaşı Halil, "Akşamları dolmuşu çalıştır, geliri bölüşürüz." diyor. Ama bir sorun var: Memurların ek iş yapması yasak! Yakalanırsa memuriyeti yanabilir. Burada Cemil’in büyük bir iç çatışma yaşamasını işleriz. Ayşe ise karşı çıkar: "Bir şekilde idare ederiz Cemil, riske girme." Ama Emir’in gözündeki "Ben de gidecek miyim babacığım yüzmeye?" sorusu, Cemil’in kararını verir:
"Ne olursa olsun oğlumun gözleri umutsuz bakmayacak!"
Cemil gizlice akşamları dolmuş sürmeye başlar. İlk başta işler yolunda gider. Fakat bir gece bir sarhoş yolcu, dolmuşta olay çıkarır, Cemil sakinliğini koruyarak bu zorlu anı atlatır.
Bir başka gece, ıssız bir sokakta üç genç araca biner. Ücret vermek istemezler. Cemil direnir, tartışma büyür. Gergin bir sahne: Yumruklar, küfürler... Neyse ki bir polis arabası tesadüfen geçerken gençler kaçar.
Burada okuyucu "Şimdi yakalanacak mı?", "Şimdi kavga mı çıkacak?" diye endişelenir.
Cemil’in dolmuş kullandığı, iş yerinden bir memur arkadaşı tarafından fark edilir. "Bunu şef de duysa biter işin" tehditi alır. Cemil bir yandan geceleri dolmuşla canla başla çalışırken gündüz dairede göz hapsindedir.
Tam her şey düzelecek derken bir gece dolmuşta fenalaşır: Kalp sıkışması, baş dönmesi... Arabayı kenara çeker, elleri titreyerek direksiyonu bırakır. O sırada bir telefon gelir: Emir hastalanmış, hastanedeler!
Cemil hastaneye koşturur. Ayşe ona sarılır: "Sana ihtiyacımız var. Sağlığına, varlığına."
Cemil dolmuşu bırakmaya karar verir. Artık başka yollar arar. Biriktirdiği küçük parayla sabahları simit-poğaça satmaya başlar. Küçük ama onurlu bir adım...
Bir gün Emir okuldan bir kağıt getirir: "En Sevdiğim Kahraman" konulu bir kompozisyon. Emir babasını anlatmıştır:
"Babam yorulsa da, vazgeçse de, yine kalkar. Çünkü o bizim kahramanımız."
Cemil o satırları okurken gözleri dolar, ama bu sefer umutla...
Kamil Erbil