Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Evrencikli
Evrencikli

AH BE RIFKI

Yorum

AH BE RIFKI

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

322

Okunma

AH BE RIFKI

ABİLERİN ABİSİ (AH BE RIFKI)


Öglen guneşi yakıcı sıcaklığıni mahallenin üzerine adeta bir fırın misali bırakırken Rıfkı’nın omuzları, sanki dünyanın bütün yükü binmişçesine çöküktü. Bakışları, kaldırım taşlarında amaçsızca gezinirken, zihninde dolaşan kara bulutlar yüzüne yansımıştı. Karşısındaki bankta oturan, mahallenin eski sakinlerinden, görmüş geçirmiş Selim Öğretmen Rıfkı’nın bu dalgın hâlini fark ederek sordu:

"Hayırdır Rıfkıcığım?"

dedi, sesinde babacan bir tınıyla.

"Karadenizde gemilerin mi battı, ne bu kara kara düşünceler?"

Derin bir iç çekti Rıfkı, sanki ciğerlerindeki son umut kırıntısını da dışarı üfler gibi.

"Ah be Abi,"

dedi, sesi bezgin ve çatallı.

"Sorma gitsin... İşler, Rıfat abimin dediğine göre, bıçak sırtı... Kesat mı kesat."

Selim’in kaşları hafifçe çatıldı.

"Garip,"

diye mırıldandı.

"Yirmi beş yıldır bu mahalledeyim, bilirim. O dükkân sizinle büyüdü sanki, kök saldı şu köşeye. Beş kardeşin emeği var derler... Gördüğüm kadarıyla da maşallahı var, sürekli bir hareket, bir genişleme..."

"Yok be Abi, dışarıdan öyle göründüğüne bakma sen,"

diye itiraz etti Rıfkı, sanki abisinin sırrını korur gibi bir telaşla.

"Rıfat abim diyor ki, ’İşler o kadar kötü ki, size bu parayı bile zar zor denkleştiriyorum.’ Canım abim, yine de bizi mağdur etmiyor."

Selim’in bakışları Rıfkı’nın yüzünde gezindi, sonra sokağın başındaki kahveye doğru kaydı.

"Peki, anlamadığım bir şey var Rıfkı," dedi, sesinde hafif bir merak tınısı. "Siz beş kardeşsiniz, değil mi? Ama ben seni ve diğer üç kardeşi ya kahvenin önünde okey taşlarının şıkırtısında görüyorum ya da köşe başında laflarken... Şu yirmi beş senede sizi dükkânın tezgâhında pek gördüğümü hatırlamıyorum. Ama Rıfat abin... maşallah, altındaki araba her sene model atlıyor, pırıl pırıl geziyor ortalıkta."

"Öyle deme be Abi, vallahi kalbimi kırıyorsun,"

diye atıldı Rıfkı, abisini koruma içgüdüsüyle. Sesi biraz yükselmişti.

"O da içten içe kan ağlıyor, inan bana. Ama ne yapsın? ’İtibardan tasarruf olmaz Rıfkıcım,’ der hep. ’Elalem ne der sonra? Dükkân batıyor desinler istemem.’ Mecbur işte, dimdik duruyor, içi kan ağlasa da..."

"Anladım’’

dedi Selim, sesini yumuşatarak ama gözlerindeki sorgulayıcı ifadeyi silmeden,

"Bunca yıldır bir kere olsun içinize bir kurt düşmedi mi? Dört kardeşsiniz, ’Hele bir dükkâna uğrayalım, ne var ne yok bakalım, şu hesaplara bir göz atalım Rıfat abi’ demek aklınıza gelmedi mi?"

Rıfkı omuzlarını silkti, yüzünde çocuksu bir teslimiyet vardı.

"Biz kimiz ki Abi? İlkokul terkiz çoğumuz, biliyon mu? Rıfat abim lise mezunu ama, maşallahı var, ekonomistten farkı yok. İçimizde matematiği, hesabı kitabı en iyi bilen o. ’Size ne,’ der, ’ben ortağım, hakkınızı koruyorum, her ay paranızı da iyi kötü veriyorum ya, daha ne istiyorsunuz? Oturun oturduğunuz yerde.’ Der. Allah bin kere razı olsun ondan Abi, valla bak, öyle iyi abimiz var ki bizim..."

"Anladım..."

dedi Selim usulca. Bu "anladım" kelimesi, havada asılı kalan pek çok soruyu ve şüpheyi taşıyordu.
Rıfkı, sanki abisinin iyiliğine bir delil daha sunmak istercesine öne eğildi.

"Aslında,"

diye fısıldadı,

"benim bir büyüğüm, Ethem abim var ya, hani ortancamız... Bir ara, bir ay kadar dükkânda takıldıydı. Ne hikmetse, onun şansına mı nedir, o ay işler bir açıldı, bir bereket geldi ki sorma! Çok güzel kâr ettik, valla bak, kısmet işte..."

"Eeee, sonra?"

diye sordu Selim merakla.

Rıfkı’nın yüzü yine gölgelendi.

"Sonrası mı... Sonrası, Rıfat abim bir akşam hepimizi topladı. Dedi ki, ’Size kötü bir haberim var.’ Meğer Ethem abim kasadan gizli gizli para alıyormuş... Rıfat abim görmemiş ama, ’Gizli bir şahidim var, ama size kim olduğunu söyleyemem, yeminliyim’ dedi. Gözleri doldu anlatırken, nasıl üzüldü bilemezsin. ’ Ona da bir zarar gelmesin diye, bir kereliğine affediyorum onu,’ dedi, ’Ama bir daha hiçbiriniz dükkânın kapısından içeri adım atmayacaksınız! Şeytan girer aklınıza, sizi de yoldan çıkarır, bize yanlış şeyler yaptırıverir,’ dedi. Hem de yemin etti Abi, Kur’an’ı öptü üç kere..."

"Anladım,"

dedi Selim tekrar, sesindeki tını değişmemişti.

"Peki, Rıfat abin Ethem’in para aldığını kendi gözleriyle görmüş mü?"

"Yok Abi, dedi ya, ’Ben görmedim emme, güvenilir, size söyleyemeyeceğim gizli bir şahit var’ dedi. Yemin etti diyorum sana, Kur’an öptü..."

Rıfkı birden ayaklandı, ceketini düzeltti.

"Neyse Abi, lafa daldık. Biz şimdi diğer üç kardeşimle Cuma’ya gidiyoruz. Bak, Rıfat abim... kıyamaz bize, ’Siz gidin, Allah kabul etsin, sevabınızı alın,’ der. ’Ben dükkânı beklerim, işler aksamasın, müşteriler mağdur olmasın.’ Biliyon mu Abi, bizim dini vecibelerimiz aksamasın diye kendi Cuma’sından bile feragat ediyor. Canım abim benim, nasıl düşünceli, nasıl fedakâr!"

"Anladım..."

dedi Selim, belki de dördüncü kez. Sesinde ne alay vardı ne de öfke; sadece derin, yorgun bir anlayış ve belki biraz da acıma seziliyordu.

"Anladım Rıfkıcığım. Hadi bakalım, Allah kabul etsin dualarınızı. Hayırlı Cumalar..."

Rıfkı, abisinin fedakarlığından duyduğu memnuniyetle gülümseyerek diğer kardeşlerinin beklediği köşeye doğru yürüdü, arkasında bıraktığı Selim’in düşünceli bakışlarından habersiz...

Ersan Erten
22 Mart 2025



Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ah be rıfkı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ah be rıfkı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AH BE RIFKI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Rû //
Rû //, @r --
11.5.2025 23:21:32
çok güzel bir öyküydü

kaleminize sağlık

tebrik ediyorum

saygı selam ile
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
11.5.2025 23:01:37
Beğeni:
1
Okunma:
322
Yorum:
1
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL