1
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
317
Okunma

Sivasta bir deyim vardır, "olanın bin derdi var, olmayanın bir derdi" diye.
İşte ben o bir derdi olanlardanım.
Yıllar içinde iyileşmesede bir nebze kabuk bağlayan, ama o yönde bir rüzgâr estiğinde hemencecik kanayıveren bir yara...
Anneler, kadınlar, çocuklar, ayrılık, ölüm, yaşam, aşk sevda vs. Her konu ele alınır, hepsinin varlığı yokluğu tartışılır, çareler aranır, dertler dinlenir.
Bir çok gün vardır kutlanan, insanların dertlerine derman olmak, çare aramak için...
Senede bir gün var ki eve kapanıp dışarıya bile çıkmak istemediğim.
O gün rahmetli annemin yanına gitmezdim hiç.
Çünkü ben onun gözlerine bakamazdım, oda benim.
Benim acımı yüreğinde hisseden ve gözlerimdeki gizli hüzünlerimi tek farkeden kişiydi canım annem.
Ben Rabbimin verdiğine de, aldığına da karşı değilim hâşâ, ne verdiyse başım gözüm üstüne.
Ama her imtihan gibi çok zor bir sınav bu. İnşâllâh kazananlardan oluruz sonunda...
Biliyorum ki bir çok hanım kardeşim çaresi olduğu halde, yokluk nedeniyle anne olamadı. Bizlerin hiç yanında olmayan bir toplumun, biz hep yanındayız oysa.
Mutlu günlerinde şahitlik yapar, acı günlerinde birlikte ağlarız.
Bizler birbirimize de sahip çıkmıyoruz.
Acısını yüreğine gömmüş, toplumun içinde sessiz sedasız yaşayıp gidiyoruz.
Yuvasız kuşların aksine, yuvasına kuş konmayan garipleriz biz.
Çok isterim beni anlayan kardeşlerimle konuşmayı, dertleşmeyi.
Çünkü beni aynı yaradan muzdarip olanlar anlar biliyorum.
Benim gibi derdi bir tane olanlar orda mı?
Ağır bir enkaz altında yüreğim,
"SESİMİ DUYAN VAR MI"?