Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
hacengiz
hacengiz

Kâinatın Boşluğu Doldurma Yasası Müthiş

Yorum

Kâinatın Boşluğu Doldurma Yasası Müthiş

( 1 kişi )

3

Yorum

1

Beğeni

5,0

Puan

469

Okunma

Kâinatın Boşluğu Doldurma Yasası Müthiş

Yaşlıların ne işi, işlevi, yararı var?
Yaşınız yetmişe dayanmış, çoktan emekli olmuşsunuz, uzun zamandır resmî bir işiniz, bir üretiminiz yok.
Siz niye yaşıyorsunuz?
Bundan sonra ne işe yararsınız?
Çevreye, eşe-dosta, evrene, insanlığa ne verebilir ne gibi bir katkıda bulunabilirsiniz?
Genç bir emekli olarak, çeyrek asırdan fazla iş yapmaya, üretmeye, kurumlarda görev almaya çalıştım. Görev aldığım, tam zamanlı çalıştığım işler oldu. Hemen hemen hepsi bitti. Gönüllü faaliyetlerine giriştim. Pek çoğu halen devam eden gönüllü faaliyetlerim oldu. Yazı işine girdim, yazmaya, yazarlığa davrandım. Yazmayı çok seviyorum, bu işle profesyonelce uğraştım. Kendimi yazmaya adadım. Farklı konularda beş kitap vücuda getirdim. Yayımladım. Kitapları tanıtamadım veya tutmadı. İlgi görmedi. Yani işe yaramadı.
İnsanın yaptığı iş işe yaramayınca, kendisinin de işe yaramadığı hükmüne varıyor. İşe yaramıyorum diye düşünüyorsun.
Ben de öyle düşündüm. İşi olmayan, işe yaramayan bir kişinin büyükşehirde ne işi var? Gideyim memleketime, ihtiyar ama kendi işini kendi görebilen annemle altlı üstlü oturayım dedim. Artık burada hiçbir iş yapmayacağım, hiçbir şey yazmayacağım, hiçbir işe, hiç kimseye karışmayacağım. Bu evren için varlığımla yokluğum bir olacak.
Olacaktı!
Memleketime geldim. Düşündüğümden biraz erken, bir buçuk ay erken gelmek zorunda kaldım. Çünkü annem aniden hastalandı. Onun hastane-doktor işleri için önce Afyonkarahisar’a gittim. Oradaki tedavi ve bakım on gün kadar sürdükten sonra birlikte Sandıklı’ya geldik.
Evet, şimdi, altlı-üstlü oturuyoruz. Fakat iş-güç yapmayarak, kimseye karışmayarak, işe-güce yaramayarak değil! Benim bakımıma ihtiyacı olan yaşlı bir hastaya bakmak görev ve yükümlülüğüyle…
Meğer benim işim, işlevim de anneme bakmak, ona yardımcı olmakmış!
Ne dersiniz?
Doğa, evren veya Tanrı hiçbir boşluğu kabul etmiyor!
Boşluk muhakkak dolduruluyor. Yaşıyorsan, bir işin, bir işlevin var. Muhakkak senin bu evrende, bu hayatta yapacak bir işin, bir görevin var. Muhakkak sana muhtaç olan birisi var. Yaşıyorsan, mutlaka bir faydan var. Birine faydan var.
Faydan yoksa yaşamana da gerek yok!
Gerek kalmıyor.
15 Mart 2025

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Kâinatın boşluğu doldurma yasası müthiş Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kâinatın boşluğu doldurma yasası müthiş yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kâinatın Boşluğu Doldurma Yasası Müthiş yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Yekta Attila
Yekta Attila, @yekta-attila
11.5.2025 17:25:24
Emeklilik... Aslında, işinin ustası olmuş insanın 'artık, seninle işimiz bitti' denilip uzaklaştırılması iyi bir fikir değil bence...
Emekli, madem ki bir ustalık mertebesidir, kurumlar, kuruluşlar ve özellikle üretim merkezleri yararlanmaya devam edecek bir anlayışla yapılanmalı, maddi bir beklentisi de olmayacak veya çok az olacak emeklinin 'püf noktasını bilme' yeteneğini değerlendirmeli...
Mesela, kırsalda bu yapı doğal biçimde vardır ve verimin de belki en önemli girdilerinden biridir...
Ne yazık ki, çalışmaya ve üretmeye inancı olmayan bir yere evrildiği için, kültürümüz emekliliği hak ettiği gibi algılayamıyor...
Bunda en büyük rolü oynayan motivasyon kaynağı 'devlete kapılanmak, memur olmak, maaşa bağlanmak' anlayışı...
Kentleşme sürecimizin çok çok yeni olmasından geliyor bu; insanımız kır/köy deyince 'gerilik' düşünüyor...
Gerçi, işin rengi değişti, artık, kır/köy kıymete bindi, fakat yine de toplumu dönüştürecek ivmeye ulaşamadı...
Her gün şahit olduğumuz dünya gerçekleri en doğrusunun bu, kır/köy olduğunu, geleceğin sağlam zemininin bu olduğunu hatırlatıp dursa da...
Bu konu 'emeklilik işte!' deyip, geçiştirilemeyecek kadar hayati bir mesele...
Yazınız vesilesi ile düşündüm, teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Etkili Yorum
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
11.5.2025 13:42:59
Yazınızın edebi değeri, akıcı ve samimi kendinize has bir üslubu bir
yana içeriğine -kusura bakmayın- katılmıyorum.
Her yaşın kendine haz özellikleri güzellikleri var.
Var olmak her zaman fiiliyat değildir.
Ben 79 yaşındayım. 1996 dan beri de emekliyim. Neredeyse 30 yıla yakın bir emeklilik süresi. Peki ne yaptım bu sürede?
Emekli olduktan sonra hiç bir işte çalışmadım. Askerlik gibi bir meslek yeterince yormuştu zaten beni. Köşemde oturdum. Çocuklarım gerek gördüğünde onlara akıl verdim. Yol gösterdim. bayramlarda elimi öpmeye gelen torunlara harçlık verdim. Onları mutlu ettim, sevindirdim.
Onlarla birlikte ben de mutlu oldum ben de sevindim.
Alın size yaşamak için bir neden işte...

Hele bu yazma tutkusu o apayrı bir mutluluk. Bazen sorduklarında;
"Yazıyor ve yaşıyorum" derim.
Sizi tanıdığım için çok mutluyum.
Selam ve Saygılarımla...
Etkili Yorum
Suat Zobu
Suat Zobu, @suat-zobu
11.5.2025 12:28:05
5 puan verdi
Senin tarzını severim sevgili dost.
Yazıların bir dosya kağıdını geçmez.
Bir solukta okunur.
Bu kadar bir yazıyla anlatır anlatacağını. Köroğlu mektubu gibi uzayıp gitmez.
Bu günkü yazıda da şahsen ben anlayacağımı anladım.
Üzüldüğüm kısımda oldu, memnun olduğum kısım da.
Memnun oldum annenizin sağlığının düzelmesi, altlı üstlü oturarak ona bakacak olmanız.
Yaşlılık o kadar zormuş ki hanımla şimdi düşünüyoruz sonumuz ne olacak diye.
Benim kayınvalide hayatta. Atatürk'ün vefat ettiğinde doğmuş. Senden benden fazla Atatürkçü. Evin her tarafı bayrak ve Atatürk resimleriyle dolu.
Biz Ankara'da oturuyoruz kayınvalide Konya'da. Laf aramızda birazda huysuz. Dört oğlan, dört gelin Konya'da. Onları istemiyor. Bizimki ayda bir iki defa Konya'ya gider gelir. Ankara'da dur deriz durmaz. Yaşlılık zor.
Bir dokun bin ah işit demişler ya birden nerelere geldik.
Gelelim yazının diğer içeriğine, 5 kitap büyük başarı. Tebrik ederim. Bizler bir Fakir Baykurt, Yaşar Kemal olma derdinde değiliz. Bilen biliyor sıkma canını. Hep söylüyorum yazdıklarımız bizden fazla yaşayacak.
"Artık yazmayacağım" ne demek?!
Lütfen bunu yapma.
Yaz lütfen.
Az da olsa okuyan okusun. Lütfen.

Selam ve saygılar sevgili dost.
Sağlıklı günler.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL