0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
167
Okunma

Teknolojinin gelişmesi, bireyselleşmeye ve küresel yalnızlığa sebep oldu. Derdimiz olunca, ya tevekkül edip bazı şeyleri görmezden geliyoruz; ya da (varsa) bir yakınımızla paylaşarak üzerimizden atmaya çalışıyoruz.
Peki; sıkıntımızı başkalarıyla paylaşmak istemiyorsak, ne yapacağız? Atalarımızın ve değerli psikologların önerdiği gibi; kâğıt kalem alıp yazacağız ya da suya anlatıp rahatlayacağız. Suya ek olarak; evcil hayvan, evdeki bitkiler… vb de olabilir.
Derdimizi suya anlattığımızda bu bizi rahatlatır ama dönüp kendimizi eleştirme imkânımız olmaz. Yazdığımız yazıyı daha sonra okuduğumuzda ise; belki de dert ettiğimiz şeyin, o kadar da önemli olmadığını ve ne yapmamız gerektiğini düşünebiliriz. Bu yüzden, yazmak daha mantıklı görünüyor. Bir de; yazıyı yazanın bir başkası olduğunu düşünürsek, eleştiri yaparken daha tarafsız olabiliriz.
İçimize attığımız şeyler, bizi rahatsız ediyorsa; bir defter alıp, bunları yazmak (günlük tutmak) iyi gelebilir. Defter birinin eline geçerse, hiçbir özelimiz kalmaz tabii… Zaten, insanın yakınlarından saklayacağı özel konuları da olmamalı. Saklayacak bir şeyimiz yoksa; vicdan azabı çekmez, bunalım da yaşamayız.
Ayrıca, haksızlığa uğradığımızı düşündüğümüzde, duygusal olduğumuzdan; duygulu şiirler yazabilir; resim, heykel, giysi tasarımı, fotoğrafçılık vb… yaratıcılığı olan aktiviteler de yapabiliriz. Ya da istediğimiz konularda küçük hikâyeler, denemeler yazabiliriz.