1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
204
Okunma
SAİT FAİK’E DAİR
10 Mayıs 1954 Pazartesi gecesi saat 24 00 itibariyle sona ermiş, yerini 11 Mayıs 1954 Salı gününe bırakmıştı. Daha gün aydınlanmadan, günün ilk saatlerinde, saat 02: 30’da yazar Sait Faik Abasıyanık Şişli’deki Marmara Kliniği’nin bir odasında son nefesini vererek bu dünyadan bedenen göçtü ve yerine ölümsüz, hiç ölmeyecek yazar ve sanatçı kişiliğini bıraktı.
1954 senesinin Ramazan ayının 8. günü vefat eden Sait Faik, bir gün sonra, 12 Mayıs 1954 Çarşamba günü Şişli Camii’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. O zamanlar bu mezarlık genellikle asrî mezarlık adıyla anılıyordu.
Cumhuriyetten sonra kurulan kimi mezarliklara asri ismi verilmiş. Asri çağdaş anlamına geldiği gibi aile anlamına da geliyor. Asri mezarlıklar dinine, mezhebine, inancına v.b. bakılmaksızın herkesin gömülebildiği mezarlıklarmış. Cumhuriyet’e kadar süregelen ve mezar taşı kitabeleri osmanlıca olan Osmanlı Kabristanları ile bir ayrım yapmak için de asri ifadesi kullanılmış olabilir.
Dünden bugüne meşhurlar İstanbul’da Avrupa Yakası’nda hemen hemen hiç değişmeyen bir adet icabı üç camiden ebedi istirahatgahlarına uğurlanıyorlardı ki, bunlar Şişli Camii, Teşvikiye Camii ve Levent Camii’ydi. Elbette bir de Fatih Camii vardı ama orada daha ziyade muhafazakar aydın ve sanatkarların cenaze merasimleri düzenlenirdi.
Sait Faik ölümünden 4-5 ay önce Burgazada’dan Şişli’deki evine taşınmıştı. Yakın çevresine artık Ada’dan soğuduğunu, sadece haftada bir kere, o da annesini ziyaret etmek için Ada’ya uğradığını söylüyordu.
Gerçek ise çok ama çok daha farklıydı. Sait Faik ne Burgaz’dan soğumuştu ne de herhangi bir memleket köşesinden; o bu dünyadan soğumuş, bıkmıştı. Delirmemek için her fırsatta yazma uğraşına sığınan, daha olmadı meçhul sevgilisine koşan Sait Faik, bu ölüsü kandilli dünya hayatına 48 sene tahammül edebildi.
O vakitler İstanbul’da hava tahminlerinin gerçekleştirildiği Yeşilköy Meteoroloji İstasyonu’na göre, 12 Mayıs 1954 Çarşamba günü öğle vakitlerinde hava bulutluydu. Akşam ise muhtemelen yağışlı geçecekti.
12 Mayıs 1954 Çarşamba günü, Vatan gazetesi Sait Faik Abasıyanık’ın vefatını birinci sayfadan bildiriyor, ayrıca beşinci ve yedinci sayfalarının neredeyse yarısını Sait Faik’e dair yazılara, fotoğraflara ve onun hikayelerine hasrediyordu. Gazetenin yedinci sayfasının üçüncü sütununda, şu ilginç ölüm ilanı yer almaktaydı:
ÖLÜM
Burgazada Deniz Kulübü’nden:
Kulübümüz Şeref Azalarından (Y.N.: Üyelerinden) Muharrir
SAİT FAİK ABASIYANIK’ın
Hakkın Rahmetine Kavuştuğunu Teessürle Bildiririz.
Bir zamanlar Sait Faik’in de üyesi bulunduğu bu kulüp, günümüzde de Burgazada Deniz ve Spor Kulübü ismiyle faaliyetini halen sürdürüyor.
Sait Faik Şişli’de eski adıyla Kırağı Sokağında (şimdiki adıyla Nakiye Elgün Sokağında) bugün de ayakta bulunan gösterişli İkbal Apartmanı’ndaki dairesinde ikamet etmekteydi. 1934 yılına ait İstanbul Şehir Rehberi’nde kaydı bulunan Kırağı Sokağı, Rumeli Caddesi’ne bağlanan ve Şişli Camii’nin tam ardına düşen Abide-i Hürriyet Caddesi’yle kesişen bir sokak. Burada rahatsızlanıp yine Şişli’deki Marmara Kliniği’ne kaldırılmış, başta da dediğim gibi burada 11 Mayıs 1954’te vefat etmişti. Osmanbey’de Halaskargazi Caddesi’nde bulunan Marmara Kliniği 1960’lı yıllara kadar varlığını sürdürmüş, daha sonra yerine herkesin bildiği meşhur Kent Sineması yapılmıştı. Yine 1934 İstanbul Şehir Rehberi’nde bu hastane, ’İtalyan Manara Hastanesi’ adıyla anılıyor.
Sait Faik ismi geçince sıkça yad edilen Uluslararası Mark Twain Derneği, Cyrill Clemens ve birkaç Aydın tarafından 1930 yılında kurulmuştu. Dernek Türkiye’den iki ismi Atatürk ve Sait Faik’i onur üyesi olarak seçmişlerdi. Dernek halen işler mi, yoksa çoktan kapandı mı, bu konuda henüz herhangi bir bilgiye erişemedim.
2006 senesinde, 9 Haziran 2006 Cuma günü, Sait Faik’in Burgazada’da bulunan ve müze olarak kullanılan evini ziyaret etmiştim. Hatta Anı Defteri’ne kendisine dair görüşlerimi yazmış, evde sergilenen kravatlarını, ceketlerini, çalışma masasını fotoğraflamıştım.
Sait Faik geçim sıkıntısı çekmeyen bir insandı. Merhum babasından hem Burgazada’da, hem de Şişli’de iki ev kalmıştı. Annesiyle birlikte idare edip gidiyorlardı. Sait Faik’in deyimiyle ’medar-ı maişet motoru’nu yüzdürüyorlardı. Tabii geçim kavramı göreceli. En zengin insan bile yerine göre para sıkıntısı çekebilir. Benim asıl anlatmak istediğim, Sait Faik’in devrinin hemen hemen bütün şairleri ve yazarları gibi, bir memuriyette, bir bankada, bir masa başı işte çalışmak zorunda kalmamasıydı. Ki zaten hafta yedi gün beş, sabah dokuz akşam beş tarzı bir hayat vasatı, onun bağımsız ve kayıtsız yaşam tarzına hiç de uygun değildi.
Unutulmaz İstanbul hikayecisi, hepsi bir yana küçük insanların bu büyük hikayecisinin naaşı 12 Mayıs 1954 Çarşamba günü saat 11. 00 gibi hastaneden alınarak Şişli Camii’ne götürüldü ve orada yerine getirilen cenaze merasiminin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na nakledildi.
Sait Faik, 1952 tarihli ’Son Kuşlar’ isimli hikaye kitabında ’Bizim için değil ama çocuklar sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşilIikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi.’ diye yazıyordu.
Sait Faik’in ta 1950’lerde, ölmeden iki sene önce sözünü ettiği nesil, bugünkü nesil ve bugünkü ortam olabilir mi acaba?...
---------------------------------------------------------------------
KAYNAKLAR: // Vatan Gazetesi 12 Mayıs 1954 Çarşamba sayısı // Ekşi Sözlük // TDV İslam Ansiklopedisi Web sitesi // İlke Haber Ajansı // Osmanbey, Garbı ve Şarkı Ayıran Hat-Mutlu Tönbekici-Şişli Semt Kitaplığı Yayınları-Aralık 2022 // DergiPark.org // İstanbul Şehir Rehberi-Matbaacılık ve Neşriyat T.A.Ş.-1934 //
---------------------------------------------------------------------------
5.0
100% (1)