0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
108
Okunma
UNUTMA
BİR MAYIS
SADECE TAKVİMDEKİ
BİR GÜN DEĞİLDİR
1886’nın baharı...
Chicago sokaklarında yankılanan bir ses vardı;
--"Günde 8 saat çalışmak istiyoruz!"
O zamanlar bu, neredeyse bir isyan gibi algılanıyordu.
Çünkü işçiler günde 12-14 saat çalıştırılıyor, ne tatil ne izin biliyor...
Hak aradıklarında kapı önüne konuluyordu.
İşçiler ayağa kalktı...
Talepleri netti;
İnsan gibi yaşamak...
1 Mayıs’ta başlayan grevler büyüdü.
4 Mayıs’ta,
Haymarket Meydanı’nda bir miting düzenlendi.
Tam o anda,
bir bomba patladı.
Kaos çıktı...
Kimin attığı bulunamadı.
Ama bedel ödetilecekti.
O bombanın failleri bulunamadı, ama fikirleri suç sayılanlar darağacına gönderildi.
Adı geçen sekiz kişi arasında en çok dört isim hafızalara kazındı;
🔹 Albert Parsons,
🔹 August Spies,
🔹 George Engel,
🔹 Adolph Fischer.
Ne bombaya dokundular, ne birini öldürdüler.
Ama “eşitlik” dedikleri için cezalandırıldılar...
Dönemin “adaleti”,
onları fikirleri için astı.
Albert Parsons’a,
son bir teklif sunuldu;
--“Pişman olduğunu söylersen affedileceksin.”
Ama o dimdik durdu ve dedi ki;
-- “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım.”
Ve 11 Kasım 1887 sabahı darağacına yürüdüler.
O yürüyüş,
yalnızca dört canın son adımı değildi...
Milyonlarca insanın geleceğine atılan bir adımdı.
Çünkü onlar birini öldürdüğü için değil, hak talep ettikleri için idam edildi.
Albert Parsons’un çocuklarına yazdığı mektup bugün hâlâ iç sızlatır;
“Bir gün anlayacaksınız...
Babanız haklı bir dava, uğruna gitti.
Kendiniz için değil,
tüm insanlık için yaşayın.
Korkmayın...
Erdemli olun...
Ve...
hayattan nefret etmeyin...”
📚📚📚📚📚📚
İşte bu yüzden;
1 Mayıs bir tatil değil, bir hafıza meselesidir.
Unutursak, tekrar eder.
Bu insanlar,
idealleri uğruna asıldılar...
Onlar susturuldu ama sesleri hâlâ yankılanıyor;
--“Haksızlık karşısında susma...
Çünkü bir gün, o ses senin için de gerekebilir.”
📚📚📚📚📚📚
Not: Yazı alıntıdır
Hayırlı sabahlar 🌺
5.0
100% (1)