1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
351
Okunma
Bugün şeytan; artık kutsal metinlerde ,efsâne kitaplarında anlatılan, uzakta bir yerlerde gizli duran ürkütücü bir varlık değil; bilâkis, hayatın merkezinde taht kurmuş, varlığı unutulmuş, nefislere sindirilmiş ve her ân yeniden üretilen dijital bir varoluştur. O, korkuyla değil, alışkanlıkla; reddedilerek değil, inkâr edilerek var olur. Çünkü insanın en büyük yenilgisi, kötülüğe yenik düşmesi değil, kötülüğün varlığını fark edememesidir. Bundan sebep onu fark etmeden tanıyamaz, tanımadan karşı koyamaz, karşı koymadan da kendinizi ondan muhâfaza edemezsiniz. Bilinmelidir ki; asıl felâket, kötünün varlığı değil, iyinin kayıtsızlığıdır.
Bugün şeytan; algoritma sûretinde tecessüm eder, hukukun satırlarıyla yürür, reklâmın câzibesiyle nefisleri baştan çıkarır. İnsanı hürriyete çağırır gibi görünür, lâkin onu kendi kurduğu nizâmın esîri kılar. Ferdiyeti vaat eder, ancak onu tecrit ederek yalnızlığa mahkûm eder. Şeytanın zaferi, insanın kendi zincirlerini özgürlük zannetmesidir. İşte bu çağ, şeytanın hitâbının takdîs edilip hakîkatin ya susturulduğu ya da güzelleştirilip tahkîr edildiği bir zamândır. Hakîkatin sesi kısıldıkça, bâtılın sedâsı gürleşir; vicdan susunca, şeytan dile gelir. “Özgürlük adıyla arzular zincirlenir, hakikat susar; çünkü şeytan artık konuşmaz, kod yazar.”
Bu satırlar, sadece bir karakteri anlatmaz; bir çağı, bir sistemi, bir zihniyeti ortaya koyar. Her bölümde şeytanın bugünkü görünümleri, sadece dinî açıdan değil; toplumsal, psikolojik, siyasi ve bilgi kuramları yönünden de incelenmiştir. Modern dünyanın sekülerleşmiş zihninde, dijital çağın vesvese dolu algoritmalarında, gerçek-ötesi çağın sahte hakikatlerinde, suskunluğun suç ortaklığında, diplomasi diliyle meşrulaştırılan zulümlerde ve nihayet aile kurumunun mahremiyetinin bozulduğu alanlarda şeytan; her yerde, herkesin dilinde ve kalbinde faaliyet göstermektedir.
Bugün şeytanın yüzü yoktur; çünkü herkes farkında olmadan onun suretini taşır, onun diliyle konuşur ve onun kurduğu düzende yaşar. Çünkü hakikatin yenilgisi, kötülüğün sesinin yükselmesinden değil, iyilerin sessiz kalmasından kaynaklanır.
Bugün “medeniyet” adı altında dayatılan şey çoğu zaman estetikleştirilmiş bir barbarlıktır. Sosyal medya, bireyin mahrem alanını ifşa sahnesine çevirirken, ailenin kökü algoritmalarla kurutulmakta; evlatlar cinsiyetsizlik ideolojisine terk edilmekte; mahremiyet, iffet, sadakat gibi kadim kavramlar ’çağ dışı’ diye damgalanmaktadır. Tüm bunlar olurken, şeytan sadece susmaz; aynı zamanda bu suskunlukları hukuk diye tesciller.
“Modern çağda şeytan kılık değiştirmez; çünkü onun giydiği elbise artık toplumun normudur.”
Uluslararası hukuk, adaleti değil; güç ilişkilerini tahkim eder hâle gelmiştir. Zulüm, yasalarla korunmakta; hakikat, özgürlük adına sansürlenmektedir. Şeytan artık açıkça kötülük yapmak zorunda değildir. Çünkü artık iyiliğin anlamı yok edilmiştir. Bireyler tepki vermez, çünkü neyin yanlış olduğunu bile tarif edemez hâle gelmiştir.“Hakikat boğulurken herkes kendi rahatına sarıldı. Çünkü şeytan konforu çok iyi pazarladı.”
Bu metin bir uyarı değil; bir teşhis metnidir. Burada anlatılan şeytan, korku değil sorumluluk doğurmalıdır. Çünkü mücadele edilecek olan şey, bir varlık değil; bir sistemdir. Bir inanç değil; bir çarpıtma biçimidir. Bir günah değil; günahın meşrulaştırılma yöntemidir.“Şeytanı alt etmek istiyorsan, önce onu nerede alkışladığını fark et.”
Bu satırlar, şeytanı yalnızca bir ’kötülük figürü’ olarak değil; bir çevrim, bir sistem, bir toplumsal sinyal olarak kavramaya çalışan bir çağrıdır. Mücadele artık metafizik bir savaş değil; kültürel, kavramsal, ahlaki ve epistemik bir direniştir. Bu direnişin cephanesi kutsal kitaplardan, felsefi uyanıştan, vicdani sezgiden ve toplumsal adalet arayışından beslenmektedir.“Hakikatin çığlığı duyulmaz hâle gelmişse, şeytan yalnızca kazanmamış; koro kurmuştur.”
“Şeytan çağında yaşıyoruz. Ama artık şeytan çamurdan değil; çipten, sistemden, trendlere göre yazılmış manifestolardan inşa ediliyor. Eskiden fısıltıyla kandırırdı; şimdi senin adına karar verir. Onun dilinde özgürlük, sadakatsizliktir. Onun sözlüğünde hakikat, yalnızca en çok tıklanan olandır. Onun evreninde aile, engel; vicdan, kusur; ahlak, çağ dışı sayılır. Ve en kötüsü: Onu inkâr etmek değil, onu taklit etmek normalleşti. Artık o bir kişi değil; hepimizin gündelik dilinde, tercihlerinde, ilişkilerinde ve sessizliklerinde bir sistem olarak dolaşır. İşte bu yüzden şeytanla mücadele etmek, yalnızca bir günahı değil; bir çağın tamamını sorgulamakla mümkündür.”
Bu satırlar bir ikazdır. Ama aynı zamanda bir teklif, bir umut ve bir diriliş çağrısıdır. Şeytanı tanımak, onu alt etmenin ilk adımıdır. Ama daha ötesi, onunla birlikte nefes almamayı, onunla aynı dili konuşmamayı, onun gibi düşünmemeyi seçmektir.“Şeytanı yenmek, onu kovmak değil; ona benzememeyi seçmektir.”
5.0
100% (2)