0
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
317
Okunma

İnsan diyorum…
Yani düşünen, hatırlayan, hatırladığıyla bir yön çizen, gerektiğinde yanılan ama yanılgıdan ders çıkartabilen varlık. En azından öyle olması beklenir. Ama bugün baktığımızda, insanın neyi unuttuğu değil, neyi unutmamakta direndiği daha çok can yakıyor. Olanı inkar etmesi değil sadece, olmayanı var gibi yaşaması, olmayanı kendine yakıştırması...
Geçmiş, bugünle kıyaslandığında yüceltilen bir müze parçası değil, geleceğe ışık tutması gereken bir öğretmendir. Ne yazık ki bu öğretmeni artık kimse dinlemiyor. İnsan, geçmişini kendi hatalarıyla birlikte taşımayı değil; sanki hiç yaşanmamış gibi geride bırakmayı tercih ediyor. Çünkü hafıza, aynı zamanda bir yük. Ama unutuyoruz: Hafızasız bir insan, yönsüz bir gemidir. Nereye gittiğini bilmeden savrulur; üstelik buna “özgürlük” adını verir.
İnsan, kendini ne zaman tanımazdan gelmeye başladı, işte o zaman başladı bu çözülüş. Şükür duygusunu kaybetti önce. Sahip olduklarına razı olmak bir eksiklikmiş gibi gösterildi. Yetinmek, gelişime engel bir kusurmuş gibi algılandı. Sonra paylaşmayı unuttu. Paylaştıkça çoğalmak yerine, çoğaldıkça yalnızlaşmayı seçti. Herkes kendine duvarlar ördü ve sonra o duvarların ardında kalan boşluğa başarı dedi.
Oysa insan paylaşmadan neyi anlayabilir?
Duygusunu paylaşmayan, vicdanını da büyütemez.
Korkusunu paylaşmayan, başkasının korkusunu anlayamaz.
Ve en çok da acısını gizleyen, bir başkasının acısına duyarsız kalır.
Şimdi bakıyoruz, insan sadece yükseliyor ama yukarıya değil, sadece yükseğe.
Yani yüceliği değil, görünürlüğü hedefliyor.
Derinliği değil, yüzeyi...
Bilgeliği değil, bilgiyi biriktiriyor; ama ne için?
Kendini tanımak için değil; kendini pazarlamak için.
İşte tam da burada başlıyor o boşluklar.
Sahip olunan her şeyin ortasında hissedilen o tarifsiz eksiklik...
İsmi var, başarıları var, tanınmışlığı var amma bir tek kendisi yok.
Bu yüzden diyorum azizim,
İnsan artık tanınmak için yaşıyor, ama kendini tanımadan.
Ne zaman ki insan, ben demeyi meziyet sandı
Ne zaman ki başkasının yoksulluğunu kendi zenginliğine referans yaptı
Ne zaman ki ötekinin düşüşü kendi yükseliği sayıldı
İşte o zaman bencillik saltanatını ilan etti.
Ve biz döndük başa.
İnsanın insana uzaklığı arttı, insanlığın sıcaklığı eksildi.
Bir insan kendine yakışanı yapar deriz. Ama nedense
Kendine yakıştırdığı şey artık kibir, çıkar, hız, görkem, gösteriş oldu.
Ve biz buna hala “insanlık hâli” demeye devam ediyoruz.
Ama unutmamamız gereken şudur,
İnsana en çok yakışan şey vicdanıdır.
Şükürle serinlemiş bir kalp,
Paylaşarak çoğalmış bir el,
Tanıyarak değişmiş bir yüz…
İnsan diyorum azizim…
Kendini hatırlarsa, belki hepimiz kurtuluruz.
Ama kendini tanımazsa, kimse bir daha hatırlanmaz.
*
Mehmet Demir
30424