Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Oğuzhan KÜLTE
Oğuzhan KÜLTE

VAZGEÇİLMEZİMİZ KİTAPLAR

Yorum

VAZGEÇİLMEZİMİZ KİTAPLAR

( 1 kişi )

1

Yorum

5

Beğeni

5,0

Puan

307

Okunma

VAZGEÇİLMEZİMİZ KİTAPLAR

VAZGEÇİLMEZİMİZ KİTAPLAR

Bir söz “ Seçiş hürriyetimizin sınırsız olduğu tek dünya kitaplar dünyası.”dır der. Evet, her konuda seçenekler vermeyen veya yeterince seçeneği sağlamayan hayat, söz konusu kitaplar olunca ne kadar da bonkördür oysa. Doğru seçilmiş kitaplar; ruha meditasyon, hayallere daha canlı renkler, güne ve yarınlara büyük bir motivasyonun ta kendisidirler.

Büyük bir genelle yapılır mı bilmem ve fakat okuduğumuz kitap adedince bir duruş sahibi olduğumuz konusuna olumlu bakanlardanım. Her ne kadar her okurun göreceği fayda görecelik arz etse de eline kitap değmemiş veya seyrekçe bu eylemi yapmış olanlarla , kitaplarla içli dışlı olanların duruşları, bakışları, hedefleri, görüşleri ve daha çokça açı bakımından büyük farkları ve artıları vardır diğerlerine göre. Bu hususta tarihimizden en görkemli örneklerden biri de şüphesiz bu cumhuriyetin kurucularından en önde gelen kişilik olarak Mustafa Kemal`in ayrı bir yeri vardır. O`nu bizler için ortaya koyduğu, çok yönlü devrimleri, çağdaşlaşma hamleleri, yok oluştan yeniden doğuşa taşıyan ilhamıyla kitapların verdiği feyzden ayrı düşünmek büyük bir hata olurdu. Değil mi ki bazen iki satırlık bir söz koskoca ömre damga vurup yeni kapıların, fırsatların, şafakların kapısını aralarken bize, koskoca bir medeniyete biteviye bir güneşin doğuşu olmasın bu…

Öyküler vardır bizi alır götürür uzaklara. Esin veren hayatlara imrenilesi bir bakıştır bu. Öyküler vardır zorlukların en ağırlarından hayatları ve onun içindeki cesurca yürekleri yankılandırır güne. Her okuduğumuz kitapta türü ne olursa olsun bir yolculuktur bu başlayan. Bulunduğumuz zeminin önemi yiter, zaman mefhumu anlamını kaybeder ve sayfaların içinde gezinirken olayların bir öznesi oluruz zamanla.

Her birimizin hayatı da bir şekilde tamamlanmamış bir kitaptır aslında. Bizler, okumak, izlemek, gözlemlemek, araştırmak gibi türlü yollarla hayatı zenginleştirirken, bir ömrün içine binlercesini daha katar oluruz bu sayede. Söyleyişlerimizde zarafet, duruşumuzdaki asalet buradan gelir kanımca. Başkaca hayatların sıklıkla özneleri olabilme tecrübelerini değerce kim yadsıyabilir ki.
Hayatı tüm çelişkileri ve muammalarıyla birlikte kabullendiğimizde yeni öykülerin de başlangıçlarının yine kendi tercihlerimizden geçtiğini görürüz nasılsa. İş hayatındaki köklü bir değişimin sancıları, yarınlar için sonu mutlak başarıya veya kitaplar dolusu tecrübeye dönüşen bir öykünün başlangıcı olabilir belki de. Kendi hayatımıza yön verir ve onu daha bir zenginleştirme çabasına girmişken, kitapları daima en güçlü favorilerden biri olarak görüyorum. Çoğumuzun böylesi bir tercihi ik sıralara koyduğunu da düşünenlerdenim. Zira, uzak diyarların insanları olarak farklı coğrafyaların kültürlerini deneyimlemek, görülememişleri görmek, duyulmamış olanları ilk elden duymak vb çokça şey, arzu edilen kazanımların oranında bir maddi karşılığı da gerektirmektedir elbette. Bu anlamda sözünü ettiğimiz ve dahası dile getirmediğimiz kazanımları da toptan ele alan ve okuruna göre de kazanımları sunmada cömert bir zemin olarak kitaplar ne de muhteşem kaynaklardır değil mi? İçinde yer alan öyküleri bizzat yaşamış ve veya kuvvetli ihtimalle en azından gözlemlemiş insanların kaleminden hayata bakmak eşssiz bir deneyimdir kanımca.

Bugün ilk on sıraya giren ve uzun yıllarca da arşivleri yerini koruyabilecek güçteki filmlerin çoğu veya büyük bölümü dayanağını kitaplardan alanlar değil midir? Hayal gücümüze kim ket vurabilir ki? İnsanlar ne çok deneyimle zenginleşirse, hayatı anlama ve kavrama noktasında da oldukça doyum veren çıkarımlara ve onların sayesinde de zaman ve imkanlarına en uygun tercihlere yönelebilirler. Manzaraya daha yukarıdan bakan insanların bakışına sahip olmakla neredeyse aynı anlama gelen bu deneyim, birileri için belki de kırk yıllık bir mesafe iken biz bunun kitaplar aracılığı ile kırk satırlık olduğunu söylesek, abartı olur mu acaba? Bir sıradan konuya dair hiçbir deneyimi olmaksızın karar verme arefesindeki bireyin, konuya dair birkaç sayfalık araştırma yapma neticesindeki tercihleri arasında sizce de anlamlı bir fark oluşmaz mı?

Yukarıda dillendirilen görüşe en büyük eleştirinin “Çok gezen mi çok okuyan mı bilir?” sorusuyla gelebileceğini elbette tahmin ediyor ve bu ciddi soruya da cevap veriyoruz o halde. Bu eleştirel cümlenin dillendirildiği yıllardaki okumalar ile şimdiki okumalar arasında oldukça büyük farklılıklar var. Teknolojinin son hızla ilerlediği günümüzde dünyanın neresinde olursanız olun herhangi bir kaynağa ulaşabilmeniz, dili ne olursa olsun onu anadilinize çevirmeniz, kitabın içeriklerine dair sayısız görsele ve videoya ulaşabilmeniz ne de mümkün değil mi? Kıyı hayatına dair bir deneyimi olanların ille de Alanya kıyılarını görmeleri pek bir gereklilik olmadığı gibi bu manzarada adım atan bir özne olamamak da büyük bir kayıp değildir arık. Üç boyutlu mimariden sanal olarak dördüncü boyuta da evrilen teknodünya, yapay zeka ile birlikte hayal gücünü oldukça ötelere doğru zorlamakta ve bu anlamda bu zorlayışın sınırı da yok gibi görünmektedir.
Geçenlerde bir bilimsel paylaşımda sözü edile ve geleceğin dünyasında akıl ile madde arasında veya akıl ile varlık arasında kurulan bağlantılarla el değmeden nelerin yapılabileceğine dair çıkarımları izlediğimde doğrusu buna pek şaşırmadığımı dile getirmek isterim. Konuya dair öyle çok kitap okumuş ve makaleyi gözden geçirmiştim ki, kuantum fiziği konu bile bunların içinde sadece ilk adım gibi kalıyor. Burada dile getirmeye çalıştığımız şey, hayatın her bir sahasından görüşlerin, gözlemlerin, deneyimlerin her ne şekilde elde edilmiş olurlarsa olsun bir şekilde kitap içeriğinin konusu olmasıdır. Baş döndüren hızlardaki ve her sahadaki bu evrilim meraklıları için bir şekilde kitap içeriği olmakta ve bu anlamda kitaplar ister sanal ortamda isterse de gerçek ortamda olsun bireysel olarak da toplumsal olarak da bizlerin ;kültürlenmemizin, aydınlanmamızın, güncel kalabilmemizin ve meraklarımızın da ortak kaynağı olarak varlığı sürdürmeye devam edecektir kuşkusuz.

Hayata dair esas sorgulamaların peşinde olanların elinden düşmeyen kitaplar, kafamızın içindeki binlerce cevap bekleyen sorunun da çözüme kavuşmasında ve veya bunların gerçekten değerli ve yanıt bulması gereken sorular olup olmamasında ne de büyük değere sahiptir. Taşlar üzerinden ceylan derilerine, papirüslerden orijinal haldeki kâğıtlara değin tüm medeniyet örgüsü bir kitaplaşma peşinde değil midir? İskenderiye adı bu konuda niçin önelidir? Büyük felaketlerden sonra yerin belki de onlarca metre altında kalan bu büyük medeni miras, binlerce yılın kadim uygarlıklarının emeği değil miydi? Bizleri ve geçmişimizi de kayda alan ve manyetik hususlardan da bozulma riski taşımayan kitaplar, son derece ileri teknolojik ürünlere rağmen, halen en sağlam seçenek değiller mi? Sezar`ın hakkını Sezar`a vermek gerekirse, binlerce terabaytlık bir üründe tüm hayatı taşımak yerine, kitapları bu anlamda ağır da olsalar daha garantili bir taşıyıcı olarak görmekteyim. Aksi geçerli olsaydı, asırların mirası günümüze kadar bu denli sağlamca gelemezdi kuşkusuz. Tarihi konusunda halen büyük tartışmaların yapıla geldiği bazı yazıtlar, el yazısı tabletler, kim bilir kaç bilim insanının inceleme konusu olmuş ve halen de o günlerdeki performanslarını korumaya devam etmektedir.

Kitaplara değinmişken, onların bir güçlü yanını daha dile getirmek gerekiyor. Bir kitabın başkalarının da okuyabileceği, ilham bulabileceği ve kısacası yararlanabileceği hale gelmesi, büyük emekleri ve bu ölçüde de değerlendirme kriterlerini sağlamasını gerektirir. Rastgele kaleme alarak satışa sunulan kitaplar elbette gereken yankıyı uyandıramazlar. Gücünü sağlamca ortaya koymuş ve nesnelce konuları da ele alabilmeyi başarmış olanlar oldukça uzun soluklu bir hayatın da nesnesi olurlar. Çoğunu arşivimizde tuttuğumuz ve veya bir zamanlar okuduğumuz ve esin bulduğumuz, sonrasında da hediye ettiğimiz romanları, denemeleri, şiir kitaplarını, bilimsel içerikli diğer eserleri bir düşünün. Bizden sonra daha kaç neslin yararına işlev görecekler kim bilir.

Günümüz perspektifinden bakıldığında üretim malzemesi sonuç olarak ağaç ve kısacası odun olarak tabir edilen kitaplar, nasıl bir değişimle bu hale gelmiş iseler, kitapların içerikleriyle şereflenenlerin de mucizevi bir değişim yaşamalarına şaşırmamak gerekir. İki kapağın arasında kopan türlü fırtınalar, sürükleyici ve nefes nefese öyküler, bilimsel konulardaki hassas veriler ve orijinal görüşler pek kıymetlidir elbette. Bizlere hayata dair çokça veriyi en kestirme yoldan sağlarken, başladığımız yere göre de daha ileriki hayat görüşlerine ivmelenmemizi sağlayan kitaplar kusursuz ve vefalı dostlarımızdır da. Her kitabın mutlaka bir işlevi olduğunu söyleyemesek bile, doğru seçimlerle elde edilen ve içeriğinden yararlanılan kitaplar, yılarca tedavi görüp bir türlü istenen faydayı elde edemeyenlere dahi ışık olabilirler. İhtiyaca göre binlerce çeşitliliği ile kitaplar, hayata dair her yolculuk için mutlak referanslar, rehberler, metadorlar olabilir doğru ellerde.

Siyasetin, diplomasinin dünya üzerindeki yeri zamana ve zemine göre değişse de kitapların kurduğu hâkimiyetin insanlıkla birlikte devam edeceği besbellidir. Hayatın tüm yönlerini bir birikimcilik, sentez, kronolojik sıralama ve öykü, roman, makale, vb tadında veren türleriyle kitaplar, güncel kalabilmenin de anahtarı gibidir. Bazen bir kitabı okumadan Orta Çağı, kiminde bir medeniyeti, kiminde de bir inancı algılamak, ona göre duruş alabilmek pek mümkün değilken, bunları mümkün kılabilen bir kitap uyumun yeni düzene uyumun, dünleri anlayabilmenin de en kestirme aracıdır kuşkusuz.

Yaşımız, mesleğimiz, coğrafyamız, hayat görüşümüz ne olursa olsun, bize ve aslında çıkmak istediğimiz yola uygun bir kitap mutlaka vardır. Her birimizin kitap seçimindeki ölçülerden biri de bu anlamda ne veya neleri aradığımız sorularıyla da ilgilidir elbette. Sonuç itibariyle bir yolculuk ise şu hayat, onu daha kolay sindirmemizi, başkalarının dünyalarından bu manzaraya bakmamızı, diğerlerinin sesi, nefesi, çektikleri acıların da hissettikleri ulvi duyguların da paydaşı kılabilen kitaplar, insanoğlunun kanımca en büyük icadıdır. Kitapsız kalmak, okumaktan elini eteğini çekmek nefes almaktan vazgeçmek gibidir. Kitaplarınızla birlikte dünyanızın zenginleşmesini, bakış açınızın iyiye, güzele ve değerlere uzanmasını, ilhamı elde edecek ve doğru tercihlere de yelken açacak gücü bulabilmenizi diliyor, saygılarımı sunuyorum.

Oğuzhan KÜLTE

Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

VazgeÇilmezimiz kitaplar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz VazgeÇilmezimiz kitaplar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
VAZGEÇİLMEZİMİZ KİTAPLAR yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
30.4.2025 16:38:03
5 puan verdi
Saygıdeğer Oğuzhan Külte Bey Merhaba,

Eserinizin her bir satırında, kelimelerin derinliğine olan tutkunuzu ve metinlerinizle ortaya koyduğunuz anlayışınızı rahatlıkla hissedebiliyoruz. Kitaplar, sadece birer bilgi kaynağı olmanın ötesine geçer, insanın ruhuna dokunan ve içsel yolculuklara çıkaran birer rehber olurlar. Yazın dünyasında duyduğunuz bu derin sevda, okurlarınız için çok değerli bir armağandır.

Yazdığınız bu eser, sadece kelimelerle değil, yüreğinizin her bir izini taşıyan bir anlatımla şekillenmiş. Her bir kelime, özgün bir anlam taşırken, okurun zihninde derin izler bırakma amacı gütmektedir. Bu yazı, sadece kelimelerin bir araya gelmesi değil, adeta bir düşünce dünyasının inşasıdır. Zihinsel yolculuklara açılan kapılar, okurun içinde yeni ufuklar keşfetmesine olanak sağlar. Birçok farklı bakış açısını açığa çıkaran bu yazı, sadece bireysel bir deneyim değil, aynı zamanda toplumsal bir dokunuşu da içinde barındırmaktadır.

Özellikle de dilin yapısal öğelerine verdiğiniz özen, edebi anlamda metninizi güçlendiren bir temel oluşturmuş. Her bir durak, her bir uyak ve ses özelliklerinin bilinçli bir şekilde kullanımı, yalnızca estetik değil, aynı zamanda anlam açısından da metni derinleştirmiştir. Bu tür bir yazım anlayışı, edebiyatın sadece anlatıcıya değil, okura da bir sorumluluk yüklediğini gösteriyor. Kelimeler aracılığıyla bir diyalog kurma isteği, okurun yüreğinde bir etki bırakma arzusudur.

Sonuç olarak, eserinizin her satırında hem bir içsel yolculuk hem de toplumsal bir yansıma görmek mümkün. Kelimelerle kurduğunuz bu güçlü köprü, hem geçmişi hem de bugünü anlamada bir araç olmuştur. Edebiyatın gücünden beslenen bu çalışma, okura sadece düşünmeyi değil, hissetmeyi de öğretir.

Yazın Dünyasında Yol Arkadaşınız,
Delibal Celil ÇINKIR

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL