1
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
447
Okunma

Yıkılan bir gönül, yalnızca kırılmak,la kalmaz, onu kıran kişiyi de bir daha geri dönülmez bir yola sokar.
İnsan sadece söyledikleriyle değil, sustukları ve unuttuklarıyla da yargılanır.
İnsan, kendine en büyük zararı, çıkarı uğruna sustuğu zaman verir.
Bugün, dostluklar sahne dekoru kadar geçici, yeminler kartondan yapılmış gibi kolayca yıkılıyor. Herkes kendi menfaatinin peşinde ve herkes ne yazık ki en çok da kendini kandırıyor.
Düşenin yanında değiliz artık hatta en güçlü tekmeyi düşene atmayı marifet sayar olduk.
Önce düşene vurulmaz dedik, sonra ilk tekmeyi attık.
Kendi söylediklerimize bile sadık kalmadık.
İyi olmak değil, iyi görünmek derdindeyiz düşünsenize birine yardım ederken bile kameralar açık mı bakan izleyen birileri var mı diye soruyoruz. Vicdanı içimizde değil, sosyal medya etkileşiminde arıyoruz ve ne yazık ki böyle bir çağda hakikat susar gösteriş ise bağırır.
İmanla bu yola çıktım diyenlerin menfaatte nasıl saptığı, doğruyuz diyenlerin yalanla iç içe geçtiği bir yoldayız artık ve bu yolun sonunda saraylar da olsa, hanlar da olsa artık hiç bir şey değişmez.
Hepsi aynı yere çıkar, toprağın altına ve orası herkese eşit davranır zira toprak, ünvan sormaz kimseye.
Mezar taşları kimseye ayrıcalık tanımaz kalitesi haricinde, orada gönül kıran da, dua alan da aynı yere girerler.
Onun için yapılan iyilik unutulur bazen, lakin yıkılan bir gönül unutmaz bir kez yaralandı mı bir kalp, sadece hisseden değil, vuran da eksilir hayattan. Gönül, bir dergahtır orası bir kez yıkıldı mı kapısı bir daha açılmaz ve sen, o kapının dışında kalırsın. İster zengin ol, istersen güçlü eğer insanlık yoksa, hiçbir kapı sana açılmaz.
Unutma..
İnsan, yaptığıyla değil geride bıraktığı güzelliklerle hayırla dürüstlükle duayla yaşar.
*
Mehmet Demir
29423