0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
266
Okunma

İki nefes arasıdır hayat.
İlk soluğu alırız, ikinciyi vermeden bir ömrü tamamlayacağımızı sanırız.
Oysa her alınan nefes bir başlangıç, her verilen nefes bir vedadır.
İnsan, çoğu zaman yaşarken değil, yutkunurken anlar gerçeği; boğazına oturan bir düğüm gibi hayatın ağırlığını.
Bizler, zamanın önemsiz tanıklarıyız.
Gökyüzüne bakarız, yıldızlara hayran kalırız, sonsuzluk zannederiz.
Oysa kendi ömrümüz, o yıldızın yanıp sönmesi kadar kısa bir kıvılcımdır.
Bir doğarız, bir büyürüz, bir severiz...
Sonra, anlamaya vakit bulamadan göçeriz.
Yaşam, beklenmeyen fırtınalarla dolu bir deniz gibidir.
Hangi limana yanaşacağını bilmeyen bir gemi gibi sürüklenir insan.
Hayaller kurar, gelecek planları yapar;
Oysa ölüm, pusulasız bir rüzgar gibi ansızın çarpar yüzüne.
İçimizde kırılgan bir umut taşırız.
Her gün yarın der erteleriz, sonra der yine erteleriz.
Biriktiririz sevgilerimizi, sözlerimizi hatta vedalarımızı.
Biriktiririz de, bir çoğunu daha söyleyemeden yitip gideriz.
Çünkü iki nefes arasıdır hayat yaşam ve ölüm gibi.
Ertelemek, aslında hayatın tabiatına aykırıdır.
Ne tuhaftır ki insan, en çok kendi sonuna hep kör kalır.
Bir gün her kapının kapanacağını biliriz de, yine de sonsuzluk gibi yaşarız.
Oysa hayat, yutkunamadığın bir anda sona erecek kadar da narindir.
Ve unutulmamalı ki ölüm, sadece yaşlılara, hastalara ait bir gerçeklik değildir olmazda.
Her nefesin, her adımın yanı başındaki görünmez yoldaştır.
Gelmek ve gitmek arasında sıkışıp kalmış birkaç kelimelik bir hikayedir ömrümüz.
Bu dünyanın dünyalıklarla dolu yükünü taşırken sırtımızda, bir gün bedenimizin bile bize ait olmadığını öğreniriz.
Her sevda, her zafer, her hayalin gelip geçici olduğunu akıl edemeyiz yada öyle olsun isteriz...
Oysa toprağın o sabırlı kucağında sessizce kaybolur gideriz her birimiz.
İşte hayat budur
Alınan ilk nefesle başlayan, verilen son nefesle tamamlanan bir yürüyüştür başlangıcı bilinen sonucu ise bilinmeyen bir yürüyüştür, ne bir adım geri, ne bir adım ilerisi olmayan...
Onun için biz yalnızca olduğumuz kadar ve yalnızca yaşadığımız kadarız hayatın gerçeği bu.
Bunu bildiğimizde, her an daha kıymetli olur.
Bir dostun sesi, bir çocuğun gülüşü, güneşin batışı, yıldızlı bir gece...
Hepsi, alınan o kıymetli nefesler gibi değer kazanır.
Çünkü biz biliriz ki, her güzel şey iki nefes arasına sıkışmıştır.
Ve her güzellik, bir gün susacak olan kalbimize emanettir.
Sonunda, sessizce kapanır gözlerimiz.
Hiçbir kelime tamamlanmaz, hiçbir veda eksiksiz söylenmez.
Yalnızca bir nefes alınır, bir nefes verilir.
Ve biz, o iki nefes arasındaki hayatın hikayesi oluruz.
*
Mehmet Demir
28424