0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
193
Okunma
Ah Asker!
Sen kuleden gözlerini dünyaya dikerken benim karanlık gökyüzümde neler neler geçiyor bir bilsen!
O baktığın yollarda, benim bir türlü bitiremediğim yolculuklarım var Asker!
Düdüğüne kattığın öfken seni bitirmesin. Kim bilir şafağın kaç ve bitmek için daha çok erken.
Ben senin yaşındayken henüz ölmemiştim ve daha tükenmemişti umutlarım.
İki-dört nöbetinde, hayat dilimde bir türküydü.
İçeride hükümlü, tutuklu ve ve mahkum; dışarıda ben, nöbette, hükümsüz ve tutukluydum.
Ah Asker!
Sen sigaranın dumanını öylesine derin derin içine çekerken, ben ne acılar çektim içimin en derinlerinde.
Susmak bazen ölmektir sessizce.
Bırak kimseler anlamasın, günler böyle de geçiyor Asker!
Sen şimdi yak bir türkü, dertlerimiz de yansın be Asker!
Nasılsa hayat biz sevdiklerimizin nöbetini tutarken bir fahişeyle sabahlamayı adet edinmiş. Nasılsa ölen ölür, kalan bizimmiş.
Öyle kara kara düşünme be Asker!
Seni görünce kapanmamış yaralarım depreşir.
Susar, buz kesilirim öylece.
Kalır cenazem cansız bir bedende.
Senin ölümün şehadet olur, benimkisiyse kepazelik.
Ağlamak yok Asker!
Sen ağlayınca annem bulutları kıskandırıyor, sonra şimşekler bizim evden, eksik olmuyor hiç.
Ben susmayı hasret nöbetlerinde öğrendim asker.
Dışarıda hayat gürül gürül akarken içeride nefesimi hapsettim ben Asker!
Üç-beş nöbetinde içimi kanatan soğuk değil bir ihanet olurdu.
Silahıma tutunup "Son gördüğün ben olurum." der ağlardım ve duymazdı kimseler içimdeki çığlıklarımı.
Bilirim, yürek nöbette bir başka yanar Asker!
Bilirim, yollar ve yolculuklar kanatır seni. Ama seni bekleyenlerinin olduğunu bilmek de güzel be asker!
Ya bir de benim halime bak. Ömrünü bir bozuk para gibi harcamış, namert bir çift göz için geride kalan ölü bir beden.
Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan ben, en çok senin hayata kazık atmanı kıskanıyorum Asker!
Beni deviren hayat, senin yüreğinde 20 yaşında sadece.
Yaşamak şimdi en çok sana yakışır be Asker...
15.03.2013
Ethem BABRAK