Değerli öğretmen arkadaşlarım,
Sayın veliler,
Sevgili öğrenciler…

Halkın desteğinden mahrum hükümetlerin ve hatta devletlerin varlığını sürdürmeleri çok zordur. Çünkü devletleri, hükümetleri ayakta tutan gerçek güç, halkın gücüdür.
İşte bu gerçeği çok iyi gören Atatürk, 23 Nisan 1920’de bölge temsilcilerini toplayarak, halkın tam destek ve güvenini kazanmış ve yeni kurulacak devletin temellerini de atmıştır.
Bir gerçeği, artık herkesin görmesi ve kabullenmesi gerekir.

Türk halkının tasvip etmediği hiçbir hareket, hiçbir fikir, hiçbir icraat başarıya ulaşamaz. Tarihin defalarca şahit olduğu gibi, Türk milletinin, millî varlığının tehdit edildiği veya tehlikeye düştüğü zamanlarda, yedisinden yetmişine herkesin tek vücut olduğunu, herkesin canını ve malını devleti ve milleti için vermeye hazır olduğunu gördük ve yine aynı şeylere bugünlerde de şahit olmaktayız.
Atatürk’ün “Kuvvet birdir ve o, milletindir.” sözünün yeniden teyit edildiğine, her şeye rağmen milletçe dimdik ayakta olduğumuzun göstergesi olarak birliğimizi, dirliğimizi bozmak, ilerlememize engel olmak isteyenlere karşı, Türk milletinin gücünü, Türk insanının kararlılığını ve iradeli duruşunu, millete ve devlete sahip çıkışını hep birlikte gördük.
İradesini özgürce kullanan bu yüce millet, egemenliğin kime ait olduğunu, gerçek gücün kimde olduğunu, bir kez daha çok net şekilde ortaya koymuştur.
Şunu herkes iyi bilmelidir ki; millete rağmen hiçbir hareket, hiçbir eylem, hiçbir ideal başarıya ulaşamayacaktır…
105 yıl önceki işgalcilerden medet ummak, hâlâ onlardan yardım dilenmek, hâlâ başkalarının sahipliğine, himayesine sığınma arzusuyla hareket etmek bu millete ihanetten başka bir şey değildir.
Mademki “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” kendini milletin üzerinde görmeye çalışan, devletin bütün kurumları da dâhil, istisnasız herkes, milletin iradesine saygı duymak zorundadır.
Aklı başında olan insanın gerçeği kabullenmesi, en büyük erdemliliktir.

Şu da bir gerçek ki, muktedir olmayan iktidarlar asla başarılı olamazlar. Halkımızın verdiği görevi, lâyıkıyla yerine getirme gayreti içinde olan iktidarların, icraat yapabilmesi için de devlet kurumlarının aynı anlayışla, yani millete hizmet etme anlayışıyla hareket etme mecburiyetleri vardır.
Muktedir bir iktidarın, hatta bir bütün olarak devletin, halkına hizmet için ve halkı adına siyasi iradesini, nüfuzunu özgürce kullanması, en tabii hakkı olmalıdır.
Doğru ve güzel işlerde ayak bağı olanları, bu halk zaten çok iyi görüyor, biliyor ve ona göre kararını veriyor.

Demokratik kurallar çerçevesinde herkes elinden geleni, istikbalimiz olan çocuklarımız için yapmalı; onlara daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye bırakma gayreti içinde olmalıdır.
Bunun için, millî egemenliğimizi, millî birlik ve beraberliğimizi zedelemeye; ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan vatanımızı ve cumhuriyetimizi bölmeye, parçalamaya kalkışanlara fırsat vermemeliyiz. Bunlara karşı, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı uyanık, bilinçli, millî ve manevî değerlere sahip nesiller olarak yetiştirmek mecburiyetindeyiz.

Sevgili gençler!
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin toplandığı gün olan bu günü, 23 Nisan gününü, büyük önder Atatürk, Türk çocuklarına “Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak armağan etmiştir.
Bu bayram, millilik özelliği yanında, bütün dünya çocuklarının bayramı olarak da evrensel bir özellik kazanmıştır. Bu mutlu günde, bir araya gelerek birlik, beraberlik, kardeşlik, dostluk ve sevgi duygularının bütün gönüllerde yer etmesini sağlamak en büyük idealimizdir.
Sözümüz, iradesine pranga vurduranlara!
Feryadımız, yüreklerini sevgiye kapatanlara!
Haykırmamız; ruhunu, vicdanını, insanlığını kaybedenlere!
Çocuk masumiyetinde, tertemiz ve art niyetsiz duygularla el ele veren, birbirini kucaklayan huzurlu bir Türkiye için…
Kalkınan, ilerleyen, güçlenen ve hakça paylaşmayı başarabilen bir Türkiye için…
Birlik, bütünlük ve dirlik içinde kenetlenen bir Türkiye için…
Millî egemenliğimiz için,
Güzel bir dünyada hep birlikte yaşamak için…

Bu güzel günümüz hepimize hayırlı olsun!..
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!..

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Hikmet Çiftçi
(Dünden bugüne)