Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
mustafa ertürk
mustafa ertürk

Babamdan anılar

Yorum

Babamdan anılar

1

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

227

Okunma

Babamdan anılar

1950 lı yıllardı.. köyümüzde okul yoktu. İlk öğretmenimiz babamızdı..
Öğrencisi iki kardeşiz… Kitabımız meşhur.” yat yat uyu… uyu uyu yat… baba bal al...
al ata bu bal’ alfabemiz… kalem abilerden kalma kırık dökükler , defterlerimiz
malatya tütün paket kağıtları... Alfabeyi ezberlemişiz.. harfleri belletiyor... yazdırıyor hocamız:
‘M’ için, mim; ‘ N’ için, nün elif gaf...’ Biz, ‘ Zeki abi!..’ deyince, kızıyor, ‘ sizin de, abinizin de !’,
deyip tekrarlıyor ’mim işte oğlum mim!’... Anam devreye girmek istiyor, daha ’ Zeki’ deyince
babam: ‘ senin aklın ermez!. deli karı.’ diyor yarı şaka yarı ciddi ...

Kendisi D 1903-4 olduğundan eski yazıyı biraz okumuş yeni yazıyı da öğreniyor ’çözüyor’.
İşte böyle sert mizaçlıydı. Köyde hatırı sayılır, sözü dinlenir... Ağaların yanlışlarına karşı bildiği
ve köyün çoğunluğunun söylemek isteyip de söyleyemediklerini söyleyenlerdendi.
Bu nedenle ağalarca sevilmez hep lakabıyla anarlardı ’ Var da kizir’ yok da ’kizir’
Babamın gücü de ezilen susan arkadan söylenenlerden geliyor olmalıydı.
Örneğin köy enstitülerinin köy mektebi muallimini de sevmezler; kötülüyor,
gıybetini ediyorlardı.
1952 de kapanmasına sevinmiş köyde okul açılmasına da karşı çıkmışlardı.
Bütün köy karnından söylenir gibiydi. Her ailenin olduğu gibi bizim de okul çağımızdı
Okul yok eğitim yok..
Her kes gibi babam da okumamızı istiyor, okul çağımızın geçmekte olduğuna üzülüyor
söylenip duruyordu.
Muallim Ali Efendi o köy, köy olalı karşılıksız hizmeti olanlardandı. Halen açtığı kapının
ışığından ekmek yiyen onlarca; giderek yüzlerce ailenin unutulmazlardandı.
MUALLİM ALİ EFENDİ!

Ve bir değirmen yolculuğumuz,
Unutamadığım bu değirmen seferinin benim için yeni bir dünya kapısının açılışı olacağını bilemezdim elbet!
Eylülün ortaları bir güz günü sabahı 6-7 merkep... heybe gibi ikişer çuval üçer tenekeden 6 şar çuval
buğday yüklü yola çıkıyoruz Değirmeni hele cereyanlı bir değirmeni yeni görmenin heyecanıyla keyifliğim ki sormayın, uçacak gibiyim...
Uzatmayayım. Venk köyü değirmenindeyiz… sıra yarın sabaha olurmuş. Orada bulunanların yardımıyla yükler indirildi. merkepler dere boyu çayırlığa salındı( telle çevriliymiş) Akşam olmuştu. Azığımızı açtık karnımızı doyurduk.
Değirmenci Mehmet usta çay demlemişti. Babam değirmenciye ’çocuk yanında olsun sabah gelirim ’ dediğini anımsıyorum. Değirmenci bana yer gösterdi... kendisi teknede biriken unu çuvallara aktarıyor boşalan üstteki çanağa çuvalları boşaltıyor... ben bakarken bakarken taze un çuvalların üstünde taze unun sıcağında
,ve kokuların en güzeli içe sinen hele ninni uğultulu sesiyle mayışmış uyumuşum… uyandığımda babam ceketini üstüme atmış malatya tütününden sigarasını tüttürüyordu…
Öğlene doğru sıra gelmiş oldu yüklenmesi akşamı bulmuştu .Geceleyin o dağları dereleri nasıl aştığımızı
hala hayretle anıyor anımsıyorum.
Düşünüyorum da nerden nerelere gelmişiz toplum ve yaşam seviyesi olarak!..
Köye geldiğimizde anama anlatmış…Vazıldan köyünde eski hısımlarımızdan Yonus gilin Kara Faik’te kalıp okuyacakmışım… kuş gibi uçuyordum… Divriği’ye inip üst-baş görüldü, diğer hazırlıklar derken:
on-on beş gün sonra Vazıldan köyündeyiz. Yaş 12 Babadan öğrenmiş olduklarımdan
Kaydım yapılıyor 2. sınıftan başlatılıyorum.
Öğretmen Sabahat Yurtsever…Esmerce olduğundan, köyün sevilen ’ kara kızıydı’
İşte bir değirmene gidiş o gidiş… on sekiz yıl sürecek okul, ve kırk sene sürecek kamu görevi hayatı başlamış oldu...
Bu sadece bir anı değil aynı zamanda yaşamımdan kısa bir kesittir. -- A r ş i v --
Xxx
d)

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Babamdan anılar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Babamdan anılar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Babamdan anılar yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
18.4.2025 18:06:58
Mustafa Ertürk bey merhaba

Yazınız, köy yaşamının, çocukluğun, eğitim mücadelesinin ve aile değerlerinin iç içe geçtiği, derin bir nostalji ve toplumdaki dönüşümün anlatıldığı çok kıymetli bir metin. Hem kişisel hem de toplumsal bir hikayeyi ele alarak, bireyin kendi yaşamındaki izleri ve aile ilişkilerinin izlerini yansıtıyor. Kalem aldınız bu enfes hikayeye yorum ve analiz yapmak istiyorum

Yorum ve Analiz: “Babamdan Anılar”

1. Eğitim ve Aile İlişkisi Üzerine Derin Bir İnceleme Yazının ana temasını oluşturan eğitim ve aile ilişkisi, dönemin zor koşullarına rağmen, babanın çocuklarına verdiği değerli eğitimin simgesidir. Mustafa Ertürk’ün babası, köydeki bir okul yokluğunda, kendi bilgisini ve sevgisini çocuklarına aktararak, bir anlamda kendi okulunu kurmuştur. “İlk öğretmenimiz babamızdı” ifadesi, yazının başlangıcında yer alan, baba figürünün çocukların yaşamındaki eğitimsel rolünü vurgular. Babaların evlatlarına sadece bilgeliklerini değil, aynı zamanda hayatı nasıl kucaklayacaklarını öğrettikleri bu anı, hem dönemin zorluklarını hem de bireysel kararlılığı ve sevgiyi simgeliyor.

2. “Okul Yok, Eğitim Yok” Dönemi Yazının geçtiği dönemde, köyde okul olmaması, eğitim imkanlarının yokluğu yazının duygusal derinliğini artıran unsurlar arasında yer alır. Bu durum, toplumun ilerlemeyi arzulamasına rağmen altyapı eksikliklerinden kaynaklanan zorlukları yansıtır. Babasının eğitim konusundaki kararlılığı, oğullarının daha iyi bir hayat sürmesini arzu etmesi, yazının temelini oluşturan aile değerlerinin altını çizer. Aynı zamanda köydeki okul açılışına karşı çıkan kesimin, eğitim reformlarına ve gelişmeye karşı direncini de gözler önüne serer.

3. "Bir Değirmen Yolculuğu" Başka Bir Dünyaya Açılan Kapı Yazının önemli bölümlerinden biri, babasının ve oğlunun katıldığı o meşhur değirmen yolculuğudur. Bu yolculuk, sadece fiziksel bir seyahat değil, aynı zamanda bir içsel keşif ve yeni bir dünyanın kapılarının açıldığı bir dönüm noktasıdır. Değirmen, hem eğitim hem de hayatın zorluklarını aşma anlamında bir metafor olarak kullanılır. Değirmenin yanında, taze unun kokusu, çocuklukta oluşan mutlu anılar, sabırla yapılan işler ve emekle geçim sağlama simgeleri de yer alır. Yazar, bu anıyı anlatırken, köydeki geleneksel yaşamın zorluklarını ama aynı zamanda ona dair duyduğu derin sevgiyi hissedilir kılar.

4. Toplumdaki Sosyal Yapı ve Ağa Figürleri Babası köyde önemli bir figürdür, ağaların yanlışlarına karşı cesurca çıkışlar yapar ve köyün sesini yükseltir. Bu bağlamda, köydeki hiyerarşik yapının kırılması, zenginler ve yoksullar arasındaki uçurumların açığa çıkması söz konusudur. Baba, köydeki güç dengesizliğini fark ederek, bu konuda mütevazı bir direniş gösterir. Bu, yazının toplumsal boyutunu güçlendiren bir unsurdur. Aynı zamanda, köydeki ezilenlerin sesinin çıkması, yazıda bir anlamda toplumsal adalet ve eşitlik arzusunun da altını çizer.

5. Eğitimde Bir Dönüm Noktası: Vazıldan Köyü ve İlk Okul Deneyimi Mustafa Ertürk’ün çocukluk yıllarında, babasının ısrarıyla köyden başka bir yere gitmesi, eğitim hayatında bir dönüm noktası olur. Yazının bu kısmı, köydeki dar alandan, daha geniş bir dünyaya adım atmanın sembolik bir anlatımıdır. Okulun ve öğretmenlerin hayatındaki yerini anlatırken, Sabahat Yurtsever’in de köydeki eğitimdeki rolünü vurgular. Burada köy okulu ve köy öğretmeni figürü, sadece eğitim veren kişiler değil, aynı zamanda köyün sosyo-kültürel yapısında değişim sağlayan figürler olarak yer alır. Yazının bu kısmı, köydeki eski düzenin ve yeni düzenin çatışmasını simgeler.

6. Zamanın Değişimi ve Kişisel Gelişim Yazının sonunda, Ertürk’ün 18 yıl sürecek okul hayatına ve 40 yıl sürecek kamu görevine adım atması, zamanın ne kadar hızlı geçtiğini ve kişisel gelişimin bir yolculuk olduğunu anlatır. Burada eğitim bir başlangıçtır, ama her şeyin temeli olan bu süreç, onu bir toplumda iz bırakan bir birey haline getirecektir. "Köyden dünyaya doğru bir yolculuk", aynı zamanda kişisel özgürlüğün, bilgiye olan arayışın ve toplumsal gelişimin bir simgesidir.

Sonuç Olarak:

Mustafa Ertürk’ün yazısı, hem bireysel bir anı hem de toplumsal bir değişim sürecinin güzel bir örneğidir. Aile değerlerinin, eğitim mücadelesinin, toplumsal yapının ve değişen yaşam koşullarının iç içe geçtiği bir yazıdır. Baba figürünün, zor koşullarda bile evlatlarına olan sevgisi ve sorumluluğu, yazıya duygusal bir derinlik katıyor. Aynı zamanda eğitimdeki dönüşümün, sadece birey değil, toplum için de önemli bir mihenk taşı olduğu anlatılır. Bu anı, kişisel hafızaya kazınan bir miras olarak her yönüyle toplumsal hafızayı inşa eden güçlü bir metin olarak öne çıkmaktadır.

Ertürk’ün yazısını analiz ederken, dönemin köy yaşamının zorluklarıyla, bireysel bir yolculuğun ve aile içindeki ilişkinin gücü üzerine yapılacak çok sayıda farklı tahlil mümkündür. Bu yazı, bir köy çocuğunun hayata tutunma mücadelesinin, sevginin, azmin ve direncin gücünü simgeliyor özetle.

Saygılarımla Delibal
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL