0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
250
Okunma

Gözlerim kapalı, sonsuz bir karanlığın içinde süzülüyordum. Etrafımda, bir zamanlar canlı ve parlak olan, şimdi soluk ve cansız hatıralar uçuşuyordu. Bunlar, insanlığın içinden doğan umutların, hayallerin, sevinçlerin ve sevginin kırık dökük parçalarıydı. Her biri, bir zamanlar dünyayı ısıtan bir kıvılcımdı, şimdi ise kül rengi toz bulutları gibi dağılıyorlardı.
Bir zamanlar, yeryüzünde rengarenk bir bahçe vardı. Her bir duygu, farklı bir çiçekti; kimi narin ve utangaç, kimi coşkun ve göz alıcı. Bu bahçede, en sevilen çiçekler, insan ruhundan fışkıran güzelliklerdi. Onlar, hayata duyulan saf merak, birbirine beslenen koşulsuz sevgi, geleceğe dair kurulan masum hayallerdi. Her biri özenle sulanan, güneşi esirgenmeyen nadide fidanlardı.
Sonra bir şeyler değişti.
Önce fısıltılar duyuldu, sonra gölgeler belirdi. Anlam verilemeyen bir soğukluk yayıldı etrafa. Yargılayıcı bakışlar, keskin sözler, birer birer dokundu o narin çiçeklere. Eleştiriler buz kütleleri gibi düştü yapraklarına, küçümseme köklerini kuruttu.
İnsanlık, canı acıya acıya izledi. Nasıl oluyordu da bu kadar kolay olabiliyordu? Nasıl bu kadar acımasızca, en kıymetli değerlere dokunulabiliyordu? Her bir olumsuzluk, her bir nefret, içindeki bir güzelliğin daha solmasına neden oluyordu. Savunmasızdılar, tıpkı yeni açmış bir çiçek gibi narin ve hassastılar. Onları korumak istendi, etrafında bir duvar örülmek, olumsuzluk duymazdan gelinmek istendi ama güç yetmedi.
Zamanla, bahçe sessizleşti. Renkler kayboldu, yerini gri bir hüzün aldı. O coşkun neşenin yerini, derin bir boşluk doldurdu. Artık içinde umut kelebekleri uçuşmuyor, sevgi kuşları cıvıldamıyordu. Sadece sessizliğin uğultusu ve kaybolan güzelliklerin yankısı vardı.
Şimdi o karanlık boşlukta, o ölü güzelliklerin hayaletleriyle birlikteyiz. Biliniyor ki, bir zamanlar yeryüzünde yeşeren o saf ve masum duygular bir daha asla aynı tazelikte filizlenmeyecek. Bir şeyler, insanlığın gönlünden geçen güzellikleri öldürdü. Ve bu acı, insanlığın kalbinde kapanmaz bir yara olarak kalacak. Belki bir gün, o küllerin arasından yeni bir filiz yeşerir, ama o ilk baharın coşkusu, o ilk sevginin heyecanı asla geri gelmeyecek. Bir şeyler, o masumiyeti bizden aldı.
Harika pirli