0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
288
Okunma
İSLÂMIN EVRENSEL İLKESİ:Sevgi ve Hoşgörü
İslam, yalnızca birey ile Allah arasındaki bağa değil, insanın insanla olan ilişkisine de büyük önem verir. Bu ilişkinin temel taşlarından biri sevgidir; diğeri ise hoşgörüdür. Kur’an-ı Kerim’in ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) hayatının derinliklerine bakıldığında, bu iki erdemin ne kadar merkezi bir yere sahip olduğu açıkça görülür.
İslam, sevgiyi sadece inananlar arasında değil, tüm mahlûkata yöneltilmesi gereken bir duygu olarak sunar. “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiyâ, 107) ayeti, Hz.Peygamber’in örnekliğinde tüm insanlık için bir merhamet ve sevgi çağrısıdır. Bu çağrı, öfkenin değil anlayışın, kinin değil affın, ayrımcılığın değil kardeşliğin sesi olmuştur.
Hoşgörü ise İslam’ın barış ve selam dini olduğunun bir başka göstergesidir. Farklı inançlara, hayat tarzlarına ve düşüncelere karşı saygılı olmak, bir zayıflık değil, güçlü bir imanın göstergesidir.
Hz. Muhammed’in Medine Sözleşmesi ile farklı din mensuplarıyla barış içinde bir toplum inşa etmesi, hoşgörünün sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde de uygulanabileceğini göstermektedir.
İslam’ın evrensel ilkeleri, insanın fıtratına hitap eder: adalet, merhamet, eşitlik ve özgürlük.
Sevgi, bu ilkelerin yumuşak yüzü; hoşgörü ise birliğin kapısını açan anahtardır. Günümüz dünyasında artan kutuplaşmalar ve anlayışsızlıklar karşısında, bu iki ilkeye sımsıkı sarılmak, sadece bir dini gereklilik değil, aynı zamanda insani bir sorumluluktur.
Gerçek bir mümin, hem kalbinde sevgiyi taşır hem de dilinde ve davranışlarında hoşgörüyü yaşatır. Çünkü bilir ki, Allah’ın rahmeti geniştir; sevgisi sınırsız, affı sonsuzdur. O halde bizler de bu yolda yürürken, kalplerimizi kin ve öfke yerine sevgiyle, yargı yerine anlayışla, dışlama yerine kucaklamayla doldurmalıyız.