0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
310
Okunma
Yaralı bir yürek ne yapar?
Sığınacak omuz bulamazsa…
Susar.
Dikenli bir bahçede çiçek olmaya çalışır.
Her adımı batarken yine de yürümeye devam eder.
O gün, aynaya baktığında yüzünü değil, hatıralarını gördü.
Gülümseyen bir yüzün arkasında, kaç kez ağladığını sayamayan biri vardı.
“İyi olacağım,” demişti herkese.
Ama yüreği, her “iyiyim” deyişinde biraz daha çatlamıştı.
Kimse duymadı.
Çünkü o, kimseye duymasınlar diye sessizce kanadı.
En büyük sancılar sessiz yaşanırdı ya hani...
İşte öyleydi.
Bir akşam, elleriyle tuttu kalbini.
"Tam burası" dedi.
“Acıyor hâlâ.”
Sonra bir karar verdi.
Yaralarını başkalarıyla değil, kendiyle saracaktı.
Çünkü anlamıştı:
Yara ne kadar derin olursa olsun, kabuk yine içerden oluşuyordu.
Ve bazen…
Sarılmak için bir çift kol değil,
bir çift cesur göz gerekiyordu aynaya bakan.
O gözlerle baktı kendine.
İlk defa gerçekten…
“Tamam,” dedi.
“Canım yanıyor ama geçecek.
Ve geçince…
Ben bambaşka biri olacağım.”
Kendi kendine sarıldı o gün.
Ve ilk kez o gün,
bir yara kendi kendini sarmaya başladı.
5.0
100% (3)