0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
199
Okunma

BAŞIMIZA GELENLER.
Türk kültüründe hatırat yazmanın mühim bir yeri ve önemi vardır. Büyükler, başlarından geçen acı hakikatleri, kendilerinden sonrakilerin ibret alması için güzel bir âdet hâline getirmişler.
Bize küçük görünen bir iş, bazen büyük bir işe mâni olur yahut bundan sonra “Başımıza gelecekler” için gafletten uyanmaya vesile olur. Binaenaleyh, her görülen, bilinen şeyin bir daha tekerrür etmeyeceği zannedilmemelidir. Yaşananlar, bize ibret almayı gerektirir.
Bilindiği üzere, 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşı öncesi Rumeli kıtası isyan ve savaş ateşiyle kavruluyordu. Bu harp ki, 19. Yüzyılda Türk tarihinin dönüm noktalarından birini teşkil eden ve Rumî 1293’e rastladığından tarihimize “Doksanüç Harbi” diye geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbidir… Bu savaşta ordu akın akın Erzurum cephesine sevk ediliyor, teyakkuz hâline geçmesi emrediliyordu. Ruslar halka insanlık dışı muameleler yapıyordu.
Rusya 24 Nisan 1877’de Osmanlı Devleti’ne savaş ilan eti. Sırbistan, Romanya ve Karadağ Prenslikleri de Osmanlı Devleti’ne isyan ederek Rusya’nın yanında yer aldılar. Yunanistan da düşmanca bir tavır takınınca Osmanlı Devleti savaşta yalnız kaldı.
93 Harbi, Tuna ve Kafkasya cephelerinde cereyan etti. Tuna cephesi başkumandanı, Serdâr-ı ekrem Müşir Abdülkerim Nâdir (Abdi) Paşa idi. Emrindeki kuvvetler üç orduya ayrılmıştı. Bunlardan Garp Ordusunun başında Müşir Osman Paşa, Şark Ordusunun başında Müşir Ahmed Eyüp Paşa, Cenup ordusunun başında ise Müşir Süleyman Paşa bulunuyordu. Bu cephedeki denge Osmanlıların hayli aleyhineydi.
Abdülkerim Nâdir Paşanın düşmanın Tuna’yı geçmesine seyirci kalmasıyla harp yarı yarıya kaybedildi. Hâlbuki Osmanlılar için en büyük ümit, Rusları Tuna seddi üzerinde durdurabilmek ve bu seddi aşmalarına engel olabilmekti. Serdâr-ı ekrem bir müddet sonra Divan-ı harbe verilip mahkûm olmuştur.
Bu savaş sonucunda yıllarca huzur ve emniyetin hâkim olduğu Balkanlar elimizden çıktı. Askerlerimizin birçoğu esir düştü veya cephelerde öldü. Aynı akıbete düçar olmamak için, bizden öncekilerin başından geçenlere bakılmalıdır.