Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Mehmet DEMİR
Mehmet DEMİR

Şehrin Gölgelerinde Kaybolan İnsanlık

Yorum

Şehrin Gölgelerinde Kaybolan İnsanlık

3

Yorum

6

Beğeni

0,0

Puan

398

Okunma

Şehrin Gölgelerinde Kaybolan İnsanlık

Şehrin Gölgelerinde Kaybolan İnsanlık

Bizler o devasa modern şehirleri, medeniyetin en büyük göstergesi olarak kabul ederiz. Yüksek binaları, ışıl ışıl yolları, her an bir yerlere yetişen insan kalabalıklar, İlk bakışta da görüldüğü gibi oralarda hareketin hiç bitmediği o hayatın hız kesmediği bir dünya gibi görünüyor olması. Ancak bu devasa yapılar arasında kaybolmuş, bir noktadan diğerine savrulan o insanlar, aslında hiç olmadığı kadar yalnızdırlar.
Eskiden şehirler onda yaşayan toplulukların bir nevi ruhunu taşırdı. Dar sokaklarda yankılanan çocuk sesleri, kapı önlerinde yapılan sohbetler, birbirine karışan yemek kokuları bir aidiyet hissi yaratırdı. Şehir, insanın evi gibiydi. Şimdi ise dev gökdelenler arasında gökyüzünü göremeyen, birbirine selam vermeyi unutan insanların yaşadığı bir labirente dönüştü. Komşuluk ilişkileri öldü, sohbetler ekranlara hapsoldu, dostluklar ise vakit bulunamadığı için adeta zamansızlığa kurban gitti. İnsanlar artık sadece birbirinin yanındalar ama birbirinden uzak yaşıyor.
Şehirler büyüdükçe, içindeki insan küçüldü. Toplumun bir araya gelmesini sağlayan mahalle kültürü, yerini bireyselleşmeye bıraktı. Eski zamanlarda bir dostun kapısını çalmak doğalken, şimdi haber vermeden yapılan bir ziyaret rahatsız edici bulunuyor. Eskiden çeşme başında paylaşılan su, şimdi damacanalarla evlere kapanmış durumda. İnsanlar birbirine muhtaç olmadan yaşamayı bir başarı olarak görüyor, oysa belki de en büyük kayıp burada yatıyor.
Yolları genişlettikçe mesafeler sanki dahada uzadı, ulaşım kolaylaştıkça insani ilişkiler çok daha zorlaştı. Bugün şehirde belki bir çoğunun arabası var, ama neredeyse hiç kimseler birbirine ulaşamıyorlar. Binalar yükseldikçe insanın gökyüzüyle olan bağı koptu sanki. Bir zamanlar yıldızları izleyerek hayal kuran çocuklar, şimdi devasa reklam panoları arasında büyüyor. Teknoloji ilerledikçe iletişim koptu, herkes birbirine daha çabuk ulaşılabilir oldu ama kimse kimseye gerçekten dokunamıyor.
Şehir, insana başlangıçta sunduğu her şeyi birer birer geri alıyor. Onu daha güçlü kılarken, aynı zamanda en büyük zayıflığını yaratıyor: Yalnızlık. Kalabalıklar içinde kaybolmuş, yüzlerce insanla iç içe yaşarlar ama kimseyle derin bir bağ kuramayan bireyler yetiştiriyorlar. Şehir, insana kendince özgürlük sunduğunu vaat ediyor, ama aslında onları kalın beton duvarların içine adeta hapsediyor.
Peki çare ne, şehri terk edip köye dönmek mi, belki ama esas mesele, nerede yaşadığından çok nasıl yaşadığındır. Belki de esas unuttuğumuz şey bizlerin birbirlerimizin varlığına ihtiyacımız olduğu gerçeğidir. Kapılarımızı, gönüllerimizi, sözlerimizi yeniden birbirlerimize açmadıkça, şehir ne kadar büyürse büyüsün, içindeki insan hep eksik kalacak.
*
Mehmet Demir
2425

Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şehrin gölgelerinde kaybolan insanlık Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şehrin gölgelerinde kaybolan insanlık yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şehrin Gölgelerinde Kaybolan İnsanlık yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
gölgesiz
gölgesiz, @golgesiz
2.4.2025 09:21:47
Duygularımızda betonarme evlerın arasında yok oldu 👏🏻👏🏻👏🏻kaleminiz kavi duygunuz daım ola hocam🦋🍂🍁
Etkili Yorum
Gönül Pınarı
Gönül Pınarı, @gonul-pinari
2.4.2025 06:18:38
Elinize emeğinize sağlık anlamlı ve anlatımı güzel bir paylaşımdı, bence de "... esas mesele, nerede yaşadığından çok nasıl yaşadığındır..." kaleminiz daim olsun. Saygılar selamlar
Etkili Yorum
Esrakilic1982
Esrakilic1982, @esrakilic1982
2.4.2025 03:10:12
Ne güzel anlatmışsın şehirleri… Ama bilmez misin dostum, şehir dediğin biraz da insanın içindeki hüznü taşır. Çocuklar artık sokaklarda mendil kapmaca oynamıyor belki, ama belki de bir bankın üstüne oturup düşler kuruyorlar hâlâ. Şehirde yalnızlık var, evet, ama o yalnızlık biraz da bizim ellerimizle büyütülmüş bir yalnızlık. İstesek, vapurda yanımıza oturan birine selam versek, parkta bir ağacın gölgesinde iki laf etsek, belki şehir de eski günlerine döner biraz. Mahalle dediğin dört duvarla değil, insanla yaşar. Bir gün belki yine bir çocuk, elinde topuyla kapını çalar da "Amca, oyun oynayabilir miyiz?" diye sorar. O gün geldiğinde, işte şehir de o eski ruhunu geri kazanır belki.

Şehirleri anlatırken, insanın ta yüreğine dokundun. Kalabalıklar içinde kaybolmuş insanları düşündüm bir an. Tramvayda boş bir koltuk bulunca sevinenleri, sokakta yürürken birbirine çarpmamak için ustalıkla kıvrılanları… Hüzünlü ama güzel anlattın, teşekkür ederim. Şimdi biraz deniz havası alıp, martılara selam vermek gerek belki de…
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL