0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
234
Okunma
ZİLLİ HAYAT
Yedi yaşımdan elli bir yaşıma kadar zilli hayatı yaşadım. Yedi yaşımda okula başladım. Elli bir yaşımda emekli oldum.
Bu süre içinde ders zili, teneffüs zili, paydos zili, bayrak töreni zili, yatılı okullarda yemek zili, yat zili, kalk zili, etüt zili…
Emekli oldum. Evim okul binasıyla bitişik olduğu için zil sesinden yine kurtulamadım. Sözünü ettiğim okul son senelerde zil yerine müzik nameleri getirdi de tatlı bir öğrenci sesinin kısa açıklaması eşliğindeki müziği severek dinliyorum. “Arkadaşlar, teneffüs saati, arkadaşlar, ders saati.” gibi Anonsları eşliğindeki müzik, kulağa hoş geliyor.
Maddi ve manevi olarak hayatta da çok kullanıyoruz zili. Koyunlarda çan, Kapılarımızda geleni bildiren haberci, bisiklette, uyarı sesidir.
Deyimlerimize girmiş, zil. Birisinin aşırı heyecanlandığını ya da korktuğunu “Etekleri zil çalıyor.” Cümlesiyle açıklıyoruz. Aşırı alkol alanı, “Zil zurna sarhoş!” diye kınıyoruz. Çok acıkınca “Karnımız zil çalıyor.”
“Böyle güzel kızları, ZİL takıp oynatmalı” diye türkü söylüyor, sonra da edepsiz, şirret kadın anlamında “Zilli” diye aşağılıyoruz.
Demek ki bazı başka sözcükler gibi ZİL sözcüğünü de olur olmaz yerlerde, olur olmaz anlamlar yükleyerek kullanıyoruz ne yaparsınız bizim de böyle bir huyumuz var işte