0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
221
Okunma
Gönlüme sorgu sual edilirse, o zaman bir açıklaması vardır elbet. Ama sorulmaz akla mantığa aykırı görülür. Yol vardır, bir de nizamı. Kronoloji çizgimizden ayrılmak belimizi, boynumuzu büken büyük bir vebal. Beni dinlersen eğer, bi o kadar önem arzedecek konuya azda olsa katkımın olmasını vicdanıma bir borç bilirim.
Seni dinlemek, konuşturmak, dudaklarının her kıvrımında bir serçenin canlılığını seyretmek, sema dönen leylekler gibi delin olmak divanen olmak.
Ama bunu anlatmak ne kadar zorsa, senin de bunu anlamaya çalışman o kadar zor. Önce bir oturmak , yalnız kalmak gerek, mahmur yada esrik olmadan aşkın elinde. Önce bir anlamak lazım gele, bilmediğin sulara, yüzmeyi öğrenmeden dalınmaz elbet. Ne dediğimin ne de söylemeye çalıştığım şeyler elle tutulur cinsten değil. Biraz saklı biraz mağrur. Anlamak, anlamak, yine de anlamak olsa da varış noktamız, ama nedense yine anlayamayız, ön kabullerin kıskacından kurtulmadıkça. Buna imkan tanımayız! ki ne anlaşılmış ne de anlaşılmamış bir konu yok.
Gökyüzünün o berrak silüetiyle yüzüne yansıyan o mahmur gülümseme...
Amacım sana burda, şu anda herhangi bir söylevde bulunmak, bir varmış bir yokmuş masalları anlatmak, yiğitlik naraları atmak hele de ne olup ne olmadığımı anlatmak değil. Bunlar bana içinden ya da üstünden gelemeyeceğim ustalık becerileri gerektiren şeyler, ne yazık ki hepsi bende namevcut. Güneşin o yakıcı sureti, tüm canlılığıyla karşımızda durduğu an göz göze gelmemiz belki kaderin, belki ben ve senin tesadüfende olsa karşılaşmamız.
Ben ölü zamanlar gezgini, diri metropoller dervişi.